(Bu bölüm kısa bir yer olsa da +18 içerir.)
Ilgar'ın ağzından...
"Burası benim odam beğendin mi?" diye sordum ona dönerek. Çok korkuyordu. Ağlamaktan bütün yüzü kıpkırmızı olmuştu. Arada sırada doğru düzgün nefes alıyordu ve evet, bunların hepsini o anlamasa da fark ediyordum ama yapabileceğim bir şey yoktu, ben katı bir adamdım. Ona birazdan yapacaklarım hiç de iyi olmayacaktı. Umursamamaya çalıştım, onu istiyordum. "Soyun." dedim. Bana baktı. Yavaşça soyunmaya başladı. İç çamaşırıyla kaldıktan sonra bir kaşımı havaya kaldırdım, "İç çamaşırını da çıkarmayı düşünüyor musun?" Bana yalvaran gözlerle baksa da işe yaramadı. Şimdi tamamıyla çıplaktı. Dudağımı istemsizce ısırdım. "Yatağa yat." dediğimde ruhunun iyice emildiğini herkes görebilirdi. Çok yorgundu, ve güçsüz. Tişörtümü tek hamleyle çıkarıp üzerine çıktım. Başımı boynuna gömdüm. Arada sırada yanlışlıkla emmek yerine ısırıyordum. Ay da ısırdığım zaman acıyla da olsa inliyordu ve bu benim hoşuma gidiyordu. Boynunda iz bıraktığımdan emin olduktan sonra göğüslerine yöneldim. Uçları küçük olsa da umurumda değildi. Onları da emmeye başladım. Göbeğine doğru ilerledim. Göbeğine küçük bir öpücük bıraktıktan sonra alt tarafına geçtim. Ucunu yavaşça ağzıma aldım. İnledi. İnlemesiyle birlikte sırıttım. Bu sefer doğru düzgün ağzıma aldım ve bana saatler gibi gelen bir süre içinde onun boğuk inlemelerini dinledim. Pantolonumu ve iç çamaşırımı çıkardıktan sonra ona arka tarafından girdim. Ağladığını biliyordum ama şu anda umurumda bile değildi.
...Ona yaptığım işkence sonunda son bulmuştu. Biter bitmez yorganı üzerine çekmiş ve vücudunu bir top haline getirmişti. Vücudu titriyordu. Ben de yorganın altına girdim ve vücudunun görünen tek kısmı olan saçlarıyla oynamaya başladım. Aklıma söyledikleri geldi, babasının ölümünden beri kana fobisi olduğunu söylemişti. Yani en azından öyle imâ etmişti. Bölük pörçük konuştuğundan ne dediğini pek de anlayamıyordum ama olsun. "Ay, baban... ona ne oldu?" diye sorduğumda kafasını yorgandan kaldırdı ve bana sert bir ifadeyle baktı, "Siz bunları bilmeyi hak etmiyorsunuz." Söylediği şey çok sertti. Yutkundum. Benden korkmuyor muydu? Bana sırtını döndü ve kafasını tekrar yorganın altına gömdü. Ona arkadan sarıldım. Bu sıralar çok fazla yaptığım şeylerden birisi bana arkasını döndüğü zaman veya beni istemediği zaman ona arkasından sarılmaktı. Böylece onu sinir ediyordum. "Bana sarılmayın." dediğinde güldüm. Yerimden kıpırdamadığımı fark ettiğinde bana döndü. "Babam intihar etti. Artık sorunun cevabını aldıysan beni rahatsız etmekten vazgeç. Bilerek yaptığını biliyorum." Bunu söylerken kaşları çatılmıştı. Demek böyle ağır şeyler geçirmişti. Az önceki aptal gülümsememin yerini şimdi bir somurtma almıştı. "Ay, saçını okşayabilir miyim?" Normalde ona böyle şeyleri sormazdım ama az önce bana söylediği şeyden sonra içimden bir pislik olmak gelmiyordu. Tekrar bana döndü ve başıyla 'evet' dedi. Parmaklarımı saçlarının içinden narince geçirdim. Gözlerini kapadı. Uyumaya ihtiyacı olduğu çok belliydi. Gözlerinin altı mosmor olmuştu. O çok güçsüzdü ve ben onun güçsüzlüğünü daha çok ortaya çıkarıyordum.
...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÖLE(gay) //ASKIDA
Romance17 yaşındaydım, gençliğimi daha çok yaşayacağımı düşünürken o benim hayatımı çaldı. O benim umutlarımı çaldı. Mutluluklarımı çaldı. 20 yaşındaki bir adam beni parçalara böldü. Beni kullandı. Beni kölesi yaptı, ve en kötüsü de beni ne kadar yıprattığ...