Bölüm 11.

582 67 3
                                    

"Üz-üzülme Sehun-ah. Biz yanındayız." Sehun gözyaşlarına boğulmuşken ondan geri kalmayan Luhan bir çocuk gibi ağlamaya devam ederek gözyaşlarının akmasını elleriyle durdurmaya çalıştı ve aniden genç olanı kendisine çevirerek ona sarıldı. 

Sehun ağlamayı durdurmuş..sadece donmuş vücudunu ağlamaktan gözleri ve burnu kızarmış sevimli kızıl kafalının kollarına bıraktı.

Öyle rahattı ki o kısa kollar..sanki Tanrı'nın eseri olan bir bulut havuzunda yüzüyordu.

Kyungsoo Sehun'un bayıldığını gördüğünde Jongin'in belini saran kollarından kurtulup sahibinin yanına koştu.

"Sehun! Sehun kendine gel! Noldu sana?!" Kyungsoo sarışını sarsmaya devam ederken bağırıyordu. Göz yaşları haberi olmadan yanaklarından aşağı süzülmeye başlamıştı bile.

Luhan ise kollarındaki çocuğun çöküşünü izlerken yeni kalbinin tüm göğsü genişliğinde büyüyüp patlamaya hazır vaziyette durduğunu sandı. 

Dehşetle açılmış gözlerini sarışına dikti. 

Jongin durumu kontrol altına almaya karar verdi ve iki kısa adamı da Sehun'dan zorlukla da olsa uzaklaştırdı. Onu odanın ortasına dümdüz yatırdı ve üstüne çıktı. Kendi parmaklarını onunkilere geçirdi ve boynuna doğru eğildi Sehun'un. Dudaklarını kulağına yaklaştırdı ve anlaşılmaz kelimeler fısıldamaya başladı. Her kelimesinde Sehun Jongin'in altında hareket etmeye çalışıyordu. Göğsünü üstündeki adama rağmen yukarı kaldırarak, yeniden zemine bırakıyordu kendisini. Gözleri hala kapalıydı. Yüzünün aldığı garip parlaklık gittikçe soluyordu. Eski haline dönüyordu tekrar. 

Jongin son kelimeyi fısıldadıktan sonra Sehun hareket etmeyi bıraktı ve aniden gözlerini açtı. Gözlerini açmasıyla derin bir nefes aldı. 

Jongin memnun gülümsemesiyle çocuğun saçlarını okşamaya başladı.

"Afferim Sehun-ah. Çok güçlüsün."

Luhan ve her an yeniden ölecekmiş gibi duran Kyungsoo ne zaman birbirlerine sarıldıklarını hatırlamıyorlardı bile. Sehun'un gözlerini açmasıyla ikisi de oppa'sını görmüş kızlar gibi çığlık atmaya başladılar. 

Jongin başını kaldırarak bu manzaraya baktı ve içten bir kahkaha attı. Ama kendisini Luhan tarafından odanın bir köşesine fırlatılmasıyla bu sefer hayret içinde gülmeye başladı. 

Garipti..değil mi?

Luhan bunu yapmazdı. Kime yapsa da Jongin'e yapmazdı. Meleğine.

Ama Jongin bundan pek de rahatsız olmuşa ve ya kırılmışa benzemiyordu. Dizleri üzerine kalkarak kafasını öne doğru uzattı ve bebeğinin kendine gelmeye çalışan sarışınla ilgilenmesine baktı. 

Gözlerini Kyungsoo'ya çevirdi ve hala ağlamaya devam ettiğini gördü. İşte..bu onu kızdırmıştı. 

Kaşlarını çattı ve ayağa kalktı. Kyungsoo'nun üzerine büyük gelen eski mavi montundan yapışarak onu havaya kaldırdı. 

Kyungsoo şaşkınlıkla onu tek eliyle yakasından tutarak kaldıran adamı izliyordu. 

Ne yapıyor olabilirdi ki o manyak 'melek'?

Jongin kaşları hala çatık sinirli bir yüzle Kyungsoo'ya bakıyor ve içinden yapacağı şey yüzünden kıs kıs gülüyordu.

Luhan Sehun'un kendine gelmesini fırsat bilerek bakışlarını ayakta duran -biri havada- ikiliye çevirdi.

"S-Sehun-ah?"

"Lu? Neler oluyor? Hey bıraksana onu Jinki!!" Sehun bağırdığında gözlerini yerde oturan çocuğa dikti Jongin.

CHATEAU ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin