☯ Sırlar Ortaya Çıkıyor

454 24 9
                                    

- Bir hafta sonra -

Ralf hala James'den tedavi görüyor ve evde dinleniyordu. İşin iyi tarafı durumu iyiye gidiyordu. Charles Valerie'ye kimseyi öldürmediğini, karanlık büyücülerin ona iftira attıklarını söylemişti. Valerie babası kadar çok sevdiği dayısına inanmak istiyordu fakat yine de anlam veremediği birşeyler olduğunu seziyordu.

''Valerie iyi misin?'' Stansie'nin sesi Valerie'yi düşüncelerinden ayırdı.

''İyiyim sorun yok. Şey sadece düşünüyordum.'' Kantinde her zamanki masalarında oturuyorlardı. Amelie de yanlarındaydı. Üç genç kız bir haftadır birlikte takılıyorlar fakat nadiren konuşuyorlardı. Olaylar onları derinden etkilemişti, özellikle de Ralf'in yaralanması.

''Amelie ben..'' Valerie söze başlamıştı fakat nasıl söyleyeceğini bilmiyordu. ''Ben Ralf'e olanlardan dolayı kendimi berbat hissediyorum. Keşke o büyü bana gelseydi.'' dedi bir çırpıda.

Amelie önce biraz şaşkın bir şekilde baktı. ''Hayır Valerie böyle hissetme. Ralf'e de kızmıyorum çünkü kardeşimi tanıyorum; o ne yaptığını herzaman bilir. Onunla gurur duyuyorum.'' Son sözlerinden Valerie bir şeyler anlamaya çalıştı fakat anlayamamıştı.

O gün hava oldukça yağmurluydu. Karanlık havayı şimşek aydınlatıyor, yağmur camlara adeta delercesine çarpıyordu. Son dersten önce Valerie proje ödevine yardımcı olabilecek bir kitap bulmak amacıyla kütüphaneye gitti. Her zaman karanlık olan kütüphane bu gün hava şartları nedeniyle daha bir karanlıktı ve bomboştu. Kütüphane görevlisi bile yoktu. Erkenden çıkmış olmalıydı. Valerie ürpermesine rağmen raflara uzanarak yardımcı olabilecek bir kitap aramaya başladı.

Eline aldığı bir kitabı incelerken  kütüphanedeki cılız ışığın sönmesiyle irkildi ve kitabı yere düşürdü. Elektrikler kesilmişti. Son olaylardan sonra paronayaklaşan Valerie yağmurlu hava, elektrik kesintisi normal, diyerek sakin olmaya çalıştı ve kapıya doğru hızlı adımlarla yürüdü. Fakat kapı kilitliydi.

Kapıya vurarak ''Yardım edin! Kilitli kaldım!'' diye bağırırken arkadan bir ses duydu ve o tarafa döndü. Rafların arasında birisi vardı. Yalnız değildi. Valerie'nin nabzı hızlı hızlı atmaya başladı. Evet, o bir cadıydı fakat henüz büyü yapmayı tam olarak bilmiyordu. Eve gider gitmez babası ve dayısından ona bir savunma büyüsü öğretmelerini isteyecekti. Tabii eve gidebilirse.

Rafların arkasındaki kişi sakin adımlarla ortaya çıkarak kendisini gösterdi. Drake di bu. Drake Colbert. Drake'i farketmesiyle Valerie'nin nabzı daha da hızlı atmaya başladı. Kendisini savunacak hiçbirşeyi yoktu ve bu defa yanında fedakar Ralf de yoktu. Öleceğim dedi içinden.

Hayır, seni öldürmeyeceğim. Yani, şimdilik. dedi Drake. İşte yine yapıyordu, Valerie'nin zihnini okumuştu ve nasıl oluyorsa Valerie de onu duyabiliyordu. ''Yaklaşma Drake!'' dedi bu defa sesli bir şekilde. Drake sakin bir şekilde Valerie'nin karşısındaki masaya hafifçe yaslandı.

''Sana, seni şimdilik öldürmeyeceğimi söyledim. Bağırıp durma.'' dedi sakin bir sesle fakat buz gibi gözleri Valerie'nin üzerindeyken Valerie korkuyordu. Gerçekten de korkmuş hissediyordu. Drake yine Valerie'nin zihnini okuyarak hafifçe gülümsedi. ''Korktun mu?''

''Şu şeye bir son verir misin! Bunu nasıl yapıyorsun?'' dedi Valerie. Öfkeli görünmeye çalışıyordu fakat korktuğu titreyen sesinden belli oluyordu.

''Zihin okumayı mı? Ben bir zihinbendim. İnsanların zihnini okuyabiliyorum.'' Son cümle Valerie'yi daha da ürpertmişti.

''Peki ben seni nasıl duyabiliyorum?''

''Çünkü sen de bir zihinbendsin ama bu gücünü kullanmayı bilmediğin için yalnızca ben izin verdiğimde zihnimi okuyabiliyorsun.''

Valerie bu sözlere karşılık diyecek birşey bulamadı ve Drake'in karşısında korkmuş bir yüz ifadesiyle öylece dikildi. ''Orada öyle dikilip bana mı bakacaksın? Gerçekten sinirlerimi bozuyorsun Valentinus.'' Valerie sesinin titremesinden korktuğu için hiç konuşmadan koltuklardan birinin ucuna oturuverdi.

''Burada ne yapıyordun? Şimdi de beni mi takip etmeye başladın?''

Drake ona alaycı ve bir o kadar da karizmatik bir gülüşle cevap verdi. ''Seni bulmak için takip etmeme gerek yok Valentinus. Bazen yalnız kalıp düşünmeye ihtiyacım oluyor.''

''Neyi düşünüyorsun Drake? Beni nasıl öldüreceğini mi?'' dedi Valerie iğneleyici bir ses tonuyla.

Drake'in yüz ifadesi tekrar eski haline döndü; ciddi, buz gibi bakışlar. ''Gerçekten bilmiyorsun değil mi?''

''Neyi?''

''Seni neden öldürmem gerektiğini.'' Valerie'nin kalbi tekrar heyecanla atmaya başladı.

''B-b ben gerçekten bilmiyorum Drake. Gerçekten.'' dedi. Drake onun samimiyetine inanmış görünüyordu.

''Yüz yıllardır ailelerimiz büyük bir kavga içerisindeler. Bu kavganın başlangıcı ise apayrı bir hikaye, oraya hiç girmeyeceğim. Yıllarca iki taraf da çok fazla kayıplar vermiş. Ve son olarak da senin annen, Alice Valentinus benim amcamı ve onun bütün ailesini öldürdü. Karısını ve hatta iki küçük çocuklarını da. Senin annen bir aileyi yok etti.'' Drake yine buz mavisi gözleriyle Valerie'ye bakıyordu. Valerie bir an için nefes almayı unuttuğunu farketti. Annesinin gülen yüzü geldi gözünün önüne. Nasıl yapabilirdi? Annesi böyle bir insan mıydı? Daha sonra dayısı Charles'ın anlattığı hikaye Valerie'nin adeta kulaklarında çınladı. Annesinin okuldayken bir çocuğu tavana astığını anlatmıştı ve babası da onu susturmuştu. Valerie bu güne kadar annesini yanlış mı tanımıştı? Gözlerinin dolduğunu ve çenesinin titrediğini hissediyordu.

Drake ona kibirli bir bakış attı. ''Ne kadar da zayıfsın.''

Valerie ayağa kalktı ve ''Ben zayıf değilim!'' diye bağırdı. Drake yalnızca bir göz hareketiyle Valerie'yi raflardan birine fırlattı. Valerie sırtındaki acıyla inlerken Stansie ve Amelie'nin kütüphaneden içeri girdiklerini gördü. Stansie, dökülen kitaplarla birlikte yerde yığılmış Valerie'yi gördüğünde adeta gözü dönmüştü. Kediye dönüştü ve sivri dişleriyle ''Sana arkadaşımdan uzak durmanı söylemiştim Colbert!'' diyerek Drake'e tısladı.

Valerie'nin zihni yavaş yavaş kapanırken görebildiği tek şey Stansie'nin sivri pençeleriyle Drake'in üzerine atlamasıydı.

İNTİKAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin