♚ Colbert Malikanesi

505 28 3
                                    

Şehrin dışındaki kasvetli Colbert malikanesinde adeta buz gibi rüzgarlar esiyordu. Drake Colbert, korktuğu tek kişi olan babası Christian Colbert'ın karşısında, uzun boylu adamın gözlerinin içine bile bakamıyordu. Genç adam az sonra olabilecekleri düşünürken her tarafının titrediğini hissediyordu. 

Siyahlar içindeki Christian Colbert oğlunun zavallı halini hiç umursamıyormuş gibi görünüyordu. Yılan başlı asasının yardımıyla ayağa kalkarak korkudan titreyen oğlunun karşısına dikildi. Drake, babasının ona yaklaşmasıyla nefesini tutmuş, gözlerini hafifçe kısmıştı. Christian Colbert tıslayarak konuştu. ''Beni tekrar hayal kırıklığına uğrattın Drake.'' Drake biraz gerileyerek git gide sineye çekiliyordu. ''Nasıl olabilir de bu kadar sorumsuz bir şekilde, plan yapmadan saldırmaya kalkarsın sevgili oğlum?'' dedi ve soru sorar gibi ellerini iki yana açtı Christian. Drake'in verebileceği tek cevap ise kısık sesli bir hıçkırık oldu. Christian Colbert kocaman eliyle Drake'in yanağına şiddetli bir tokat attı. Drake'in babasına kıyasla güçsüz olan bedeni bu ağır darbeye dayanamayarak yere yığıldı.

''Bunu sen yapmak zorundasın! Bu görevi sana verdiler! İstesen de, istemesen de o kızı öldüreceksin ve bu işi bitireceksin!'' Christian Colbert'ın gür sesi karanlık ve ölüm sessizliği taşıyan malikanede yankı yapıyordu. Yardımcılarına eliyle işaret ederek ''Bodruma götürün. Yarın akşama kadar da çıkmasın.'' diyerek emir verdi.

Sert görünümlü, öğretmenlerinin bile çekindiği Drake bu kez göz yaşlarının akmasına izin vermişti. Babasının yardımcıları olan iki dev gibi adam onu neredeyse sürükleyerek bodruma götürürlerken Drake hiç sesini çıkarmamıştı. Ancak annesi Larissa'nın, babasının arkasında ona ıslak ve çaresiz gözlerle baktığını biliyordu.

-------------------------------------

Valerie evin önüne gelmişti bile. Fakat hala karar verebilmiş değildi. Olanları evdekilere anlatmalı mıydı? Eve girer girmez babası ve dayısının endişeli yüzleriyle karşılaştı.

''Valerie tanrı aşkına nerede kaldın? Telefonunu da açmıyorsun!'' diyerek sitem etti babası.

Valerie bu tepkiyi hiç beklemediğinden oldukça şaşırmıştı. ''Duymamış olmalıyım. Şey.. Bir şey mi oldu?''

Dayısı babasına kıyasla daha sakin görünüyordu fakat gözlerinden bir şeylerin olduğunu anlamak hiç de zor değildi. ''Otur lütfen Valerie, seninle konuşmamız gereken birşey var.'' dedi ve Mathew'e baktı.

Valerie babası ve dayısının karşısına oturdu. ''Muhtemelen çok şaşıracaksın. Hatta inanamayabilirsin bile. Ailemizin biraz farklı bir geçmişi var, yani diğer insanlardan biraz farklı.'' Dayısı Charles arada bir bekleyip Valerie'nin tepkisini ölçüyordu. '' Valentinus ailesi, aynı zamanda annenin ailesi Peters ailesi büyücü aileleridir.'' Charles Valerie'nin bu cümleyi sindirmesini bekledi fakat Valerie hiç bir tepki göstermeyince devam etmeye karar verdi. ''Yani bir büyücü ailesinden geliyorsun. Yani bir büyücüsün Valerie.'' Odada tekrar bir sessizlik hakim oldu. Dayısı ve babası şaşkın gözlerle Valerie'ye bakıyorlardı. Mathew dayanamayarak şaşkınlıkla Valerie'ye sordu. ''Birşeyler söylemeyecek misin?'' Valerie bir kaç saniye daha tepkisiz kaldıktan sonra gülmeye başladı. Etrafımdaki bütün insanlar anlaşıp bana yılın şakası gibi birşey mi yapıyorlar diye düşündü fakat sonra bu kadar önemli birisi olmadığını hatırlayarak bu düşünceden vazgeçti. Hala gülmeye devam ediyordu fakat çok değil yalnızca bir saat önce Drake'e yapmış olduğu şey aklına geldi ve sustu. Onu fiziksel hiçbir şey kullanmadan duvara itmişti. Böyle bir şey mümkün olabilir miydi?

''Valerie?'' Dayısı Charles'ın sesi Valerie'yi tekrar kendisine getirdi. ''Burada seninle son derece ciddi birşey konuşuyoruz ve senden bir cevap bekliyoruz..''

İNTİKAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin