♛ Drake Colbert

741 44 2
                                    

Valerie'nin adeta dizlerinin bağı çözülmüştü. Kütüphaneden hiçbir şey almadan çıkmış, bir an önce eve gitmek istiyordu. Etrafındaki herşeyden korkuyordu. Yolda yürüyen insanlardan, araba kornalarından, şehrin gürültüsünden... Aklı almıyordu bir türlü. O çocuğun onunla konuştuğuna emindi. Bir şekilde iletişim kurmuşlardı fakat konuşarak değil, düşünceleriyle. Bunu nasıl yapmıştı? Acaba çocuk şeytan gibi birşe- of ne saçmalıyordu böyle! Aklından bu düşünceler hızla gelip geçerken bir arabanın kornasıyla tiz bir çığlık attı Valerie. Çünkü bu kez korna kendisineydi. Hiç sağa sola bakmadan yola atlamıştı. Arabanın camından kafasını çıkaran adam Valerie'ye bağırarak birşeyler söylüyordu fakat Valerie adamı hiç duymuyor, hızlı adımlarla oradan uzaklaşmak istiyordu.

 Valerie sonunda eve ulaşabildi. ''Baba?'' Ses yoktu. Babası henüz eve gelmemişti anlaşılan. Üzerindekileri çıkarıp duşa girmeye karar verdi. Sıcak su onu gevşetmiş, sinirlerinin yatışmasını sağlamıştı. Kendisini yatağa atarak düşüncelere daldı. Hala bir anlam veremiyordu yaşadıklarına. Belki öyle olmamıştır da bana öyle gelmiştir diye düşünmeye çalışarak kendini rahatlatmak istedi fakat bu defa ne kadar emin olduğunu kendisi de biliyordu. O sırada dışarıdan bir takırtı sesi duydu. Yataktan doğrularak ayağa kalktı. Aynı ses bir kez daha tekrarladı. Ses aşağıdan geliyordu. Hızlı fakat temkinli adımlarla aşağı indi Valerie. Ses kesinlikle dış kapıdan geliyordu. 

  Kapının yan tarafındaki pencerede bir gölge aniden görünüp kayboldu. Aman tanrım birisi eve girmeye çalışıyordu! Valerie antredeki ağır porselen vazoyu aldı ve içeriye girmeye çalışan kişinin kafasına indirmek üzere havaya kaldırdı. Giren kişinin kafasına indirmeyi planlıyordu fakat %80 başaramayacağından emindi. Bir an 911'i aramayı düşündü fakat telefonunu odasında unuttuğunu farkedince ufak bir küfür savurdu. Zaten çok geçti, kapı yarısına kadar açılmıştı bile. Valerie'nin nabzı hızla atıyor, vücüdunun her bir hücresi titriyordu. 

İnce bir çığlıkla tam adamın kafasına vazoyu geçirecekti ki adam onu kollarından tutarak vazoyu aldı ve etkisiz hale getirerek ışıkları açtı.

  ''Baba?!''

  ''Valerie tanrı aşkına bu eve anahtarla ilk girişim değil. Senin derdin ne?'' Bay Valentinus biraz kızgındı fakat yine de sakin tavrından ödün vermiyordu.

 ''Beni korkuttun baba gelmeden önce en azından arayabilirdin. Ah, ya da boşver benim hatam. Bu aralar biraz paronayaklaştım da.'' Son cümleyi söyledikten sonra Valerie'nin gözleri dolmuştu. Gözlerini sıkıca kapatarak ağlamasını bastırmaya çalıştı. Valerie'nin bu halini gören babası onu nazikçe ayağa kaldırdı ve ona sarıldı.

  ''Hayatım sorun nedir? Yeni okuluna alışamadın mı yoksa? Sana orada kötü mü davrandılar Valerie bana doğruyu söyleyebilirsin. Seni başka bir okula yazdırabilirim.'' Bay Valentinus bir anda yumuşamıştı ve kızı için endişeli görünüyordu.

  ''Hayır baba hayır, gerçekten.. Okul harika.'' dedi yalan söyleyerek. Valerie'nin hala sesi titriyor, gözyaşlarını geri göndermekte zorlanıyordu. '' Ben sadece annemi özledim sanırım.''

 Bir anda babasının yüzü ciddileşti ve ne söyleyeceğini bilemez bir halde öylece kaldı. Valerie'nin annesi ve kardeşi o henüz 6 yaşındayken ölmüşlerdi. Bir cinayete kurban gitmişlerdi ve onları öldüren katil asla bulunamamıştı. Bu acı olay Valentinus ailesini derinden etkilemişti.

 Valerie'nin babası Mathew hiçbir şey söylemeden sadece Valerie'ye sarıldı. Onun da ne kadar acı çektiği yüz ifadesinden belli oluyordu. ''Sevdiğimiz insanlar ne kadar uzakta olularsa olsunlar, onlar hep kalbimizdedir Valerie. Annen seninle gurur duyuyor.'' Valerie daha fazla dayanamamış, göz yaşlarının akmasına izin vermişti. ''Sanırım odama gidip biraz dinlensem iyi olacak baba.'' Babasını da daha fazla üzmemek için gidip kendisini toparlamaya ve yeni bir güne hazırlamaya karar verdi. Rüyasındaysa geçen gün ki garip kuşun sesini duyduğunaysa neredeyse emindi. Fakat uyandığında bunun rüya mı gerçek mi olduğuna emin olamamıştı.

İNTİKAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin