Valerie hala öğrendiklerine inanamıyordu. Tarikat yıllar önce iblisi annesinin içine sokmaya çalışmış, annesi ve kardeşi de bu yüzden ölmüşlerdi. Drake ona gelip dikkatli olmasını söylemişti. Sıradaki sensin demişti.
Valerie hızlı ve uzun adımlarla okulun kapısından dışarı çıkarken birisi onu bileğinden yakaladı. Arkasını döndüğünde bu kişinin hüzünlü gözleriyle ona bakan Stansie olduğunu farketti. ''Valerie?'' dedi Stansie çatlayan sesiyle. ''Bizi affedebilecek misin?'' Diğer arkadaşları da Stansie'nin yanında meraklı gözlerle Valerie'ye bakıyorlardı.
''Neden bana gerçeği söylemediniz?'' diye sordu Valerie ağlamaktan kızarmış gözleriyle arkadaşlarına bakarken.
''Sadece seni korumak istedik. Tanrım, Valerie okula geldiğin günden beri nefes aldığın yok. Daha fazla üzülmeni istemedik.'' dedi Ralf.
''Sadece seni düşündüğümüzden.'' diye ekledi Stansie. Valerie daha fazla direnmeden kendisini arkadaşlarına sarılırken buldu. Onlar yanında olmadığı zamanlarda kendisini daha yalnız hissediyordu. Hep birlikte eve doğru yol alırlarken Valerie arkadaşlarına Drake'in garip davranışından bahsetti. ''Anlamıyorsunuz.'' dedi sitem ederek. ''Dikkat et deyişinde sanki bir tehtitden çok bir uyarı vardı. Beni kolumdan tuttu ve ayağa kaldırdı diyorum.''
''Her zamanki garip Drake işte.'' dedi Amelie omuz silkerek.
''Belki bir planı vardır?'' dedi Luke.
Ralf sinirle araya girdi. ''Planı milanı bilmem ama o adi herif bir daha sana dokunursa bunu ona fena ödeteceğim.'' dedi dişlerini sıkarak. Valerie'nin ona gülümseyerek baktığını farkedince de kıpkırmızı oluverdi.
Eve geldiklerinde oldukça garip bir manzarayla karşılaştılar. Evdeki eşyalar toplanmış, ev bomboştu. Kapının kenarında da üç adet tıka basa dolu valiz duruyordu. Endişeyle ''Baba?'' diye seslendi Valerie.
Mathew elinde bir diğer valizle üst kattan indi. ''Gidiyoruz.'' dedi kesin bir ifadeyle.
''Ne? Nasıl yani?'' dedi Valerie. Şaşkınlıkla arkadaşlarına baktı fakat onlar da en az kendisi kadar şaşırmış görünüyorlardı.
''Planlarını öğrendim.'' dedi Mathew. ''İblisi tekrar çağırmışlar ve bu kez de senin üzerinde denemek istiyorlar. Başından beri seni istemelerinin sebebi buydu. İntikam alıp öldürmek falan değildi.'' dedi Mathew.
Valerie öylece kalmıştı. ''Bunu sana kim söyledi?'' diye sordu en sonunda.
''Drake.'' dedi Mathew gözlerini kaçırarak.
''Ne?!'' dediler çocuklar hep bir ağızdan.
''Şu anda bunu konuşacak vaktimiz yok!'' diye bağırdı Mathew. Valizleri eline aldı. ''Bir an önce buradan gitmeliyiz.'' dedi. Ve tam o sırada ürkütücü bir şekilde kapı çaldı. Sanki birisi kapıyı çalmıyordu da yumrukluyordu. Valerie tam kapıya doğru yeltenmişti ki Ralf onu geri çekerek, yavaşça kapıyı açtı.
Gelen Edebiyat öğretmeni Bay Torre'ydi. Kapının açılmasıyla beraber içeri girdi. Koşmaktan yorulmuş gibi nefes nefeseydi ve endişeli görünen suratı kıpkırmızı olmuştu. ''Korkarım ama sanırım artık çok geç Mathew.'' dedi nefes nefese.
Yüz ifadesi bir anda değişen Mathew ''Ne? Ne demek istiyorsun sen?'' dedi sanki bahsettiği şey hakkında bir fikri var gibiydi.
Tam o sırada elektrikler kesildi ve evin içi soğumaya başladı. Bir kaç saniye içinde sıcaklık sanki eksilere düşmüştü. Valerie başına giren keskin bir ağrıyla bir çığlık kopardı. Babası yanına gelip onu sarsmaya başladı. ''Valerie? Valerie iyi misin kızım?''
Buz gibi olmuş, karanlık evde görüşü bulanıklaşıyor, zor duymaya başlıyordu. ''Valerie?... Sorun...ne...''
Daha fazla dayanamayarak yere yığıldı. Arkadaşları panik içinde çığlık attılar. Stansie yere oturup Valerie'nin elinii tutmayı denediğinde, kızın elinin bir buz parçası kadar soğuk olduğunu ve kaskatı kesildiğini farketti. Suratı bembeyaz olmuş, vücüdu buz gibi olan Valerie'nin bedeni yerde titreyerek kıvranıyordu. Zavallı kızın bütün vücüdu kaskatı olmuştu. Mathew ve Torre ne yapacaklarını bilemiyorlardı. Valerie'nin öz bebekleri artık görünmüyor, sadece gözlerinin beyazı görünüyordu.
''Birilerini çağırmalıyız!'' diye bağırdı Mathew.
''Sen neden bahsediyorsun!'' diye cevapladı Bay Torre de.
Bir anda Valerie'nin titremesi durdu. Bir sessizlik oldu ve Valerie konuşmaya başladı fakat bu kalın ve ürkütücü ses kesinlikle ona ait değildi.
''Artık çok geç...'' dedi yılan gibi tıslayarak. ''Hepinizin canını alacağım...'' Amelie ve Luke, Valerie'den bir kaç adım geriye çekildiler. ''Bana engel olan herkes cezasını çekecek...''
Daha sonra Valerie uzun süre nefes almamış gibi hızla nefes aldı ve uykuya dalar gibi gözlerini kapadı. Şimdi Valerie'nin hareketsiz bedeni zeminde öylece yatıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNTİKAM
FantasyGeçmişini yeni yeni tanımaya başlayan bir genç kız kendisini bambaşka bir dünyanın içerisinde bulur. Kendinizi ne kadar iyi tanıdığınızı düşünüyorsunuz? O kadar emin olmayın, herkesin aydınlık ve karanlık tarafları vardır fakat önemli olan hangisin...