Bölüm 36: Ruh hastası karanfil

4.9K 437 287
                                    

Kapıyı çaldığında ben zor ayakta duruyordum. Sonra ayak seslerini duydum, kapıya doğru yaklaşan ayak seslerini. Kapı açıldığı gibi atladım adamın boynuna. Mmmm... Bu muhteşem hissettiriyordu. Yeteri kadar beslendiğimde dişlerimi boynundan çektim ve sersemlemiş adama baktım. "Son beş dakikayı unut ve git uyu."

Adam robotik hareketlerle arkasını döndüğünde kapıyı çektim.

"İyi görünüyorsun."

Bakışlarım kollarıma kaydı. Tamamen iyileşmişlerdi. "İyiyim,"dedim soğuk bir sesle.

Salona geri girdiğimizde krem rengi battaniyeye sarılmış olan kız uyuyordu.

"Başardık mı?"

Bob kafasını salladı. "Sanırım. Emin değilim."

"Ortalığın haline bak..."

Aiden'ın bezgin sesiyle etrafa bir bakış attım. Haklıydı, salonun ortasında bomba patlamış gibi görünüyordu. "Bunu ben karşılayacağım,"dedim ona bakmadan.

"İki saate ekip burada olur,"dedi kızın yanından kalkan Bob. "Ev eskisinden de iyi olur merak etme."

"Bu yaşadığım en korkutucu ve en büyüleyici şeydi,"diye mırıldandı Ravi. Ona döndüm. "Bir de keşke işe yarasaydı."

"Yaradı."

Sesin sahibiyle karşılaşmak için arkamı döndüm. Marc bana bakıyordu. "Beni özgür bıraktın. Artık sana borçlandım."

************
Ravi ile morga geri döndüğümüzde saat iki buçuk olmuştu. "Yarın da yoğun bir gün olacak o yüzden şunu çabuk halletsek olur mu?"diye sordu Ravi. "Gerçekten yoruldum. Paranormal şeyler insanı epey yoruyormuş."

Kafamı salladım. "Ben yakıtımı aldığım için fena değilim. Hem evde boş boş oturmaktan hoşlanmıyorum. Biraz kaos iyi gelir."

İç çektikten sonra duvarı boylu boyunca kaplayan metal soğutucunun sol alt kapağını açtı ve üzerinde beyaz örtü kaplı bedeni gözler önüne serdi.

"Bir saniye." Mutfağa koşup buzdolabını açtım. Portakal sularını kenara ittirip  kamufle ettiğim kan torbalarından birini dişimle yırtarak kahve bardağına doldurdum. Pembe renkli pipeti taktığım gibi büyük bir yudum aldım. A pozitif kanın mutluluğu hiçbir şeyde yok.

İçeriye girdiğimde Ravi'yi ayakta uyurken buldum. En az uzun kahverengi saçlı kız kadar hareketsiz görünüyordu. Sesli bir şekilde boğazımı temizlediğimde gözlerini kırpıştırarak doğruldu ve hemen ardından gözlerini ovuşturdu. "Uyumuş muyum? Oha."

"Şu işi halledelim, seni azad edeceğim. Söz."

Esnedikten sonra kollarını geriye doğru çekerek esnetti. "Tamam, her neyse."

"Hazel Loser ile tanış. Katilimiz, Vita Grua'yı omzundan vurduktan sonra hızla apartmandan çıkarken Hazel Loser ile çarpışıyor. Aynı internet sitesinde hikaye yazıyorlarmış. Maktul, sayko katilimize neler olduğunu, burada ne yaptığını soruyor. Oldukça sinirli olan karanfil düşmanı da onu karnından vuruyor. Sonra da kaçıyor."

Kıkırdadım. "Biliyorum. Crane, Hardwood'un evine gitmemizden önce bara geldi ve anlattı olayı. Ben de katile karanfilli ezik demiştim."

"Şizofrenmiş katil. İlaçlarını bırakmış, ortalıktan kaybolmuş."

"Umarım cehennemde ortaya çıkar." İçeceğimden bir fırt daha aldım. "Ya da toprağın altında. İkisi de olur."

"Onu oraya göndereceğinden kuşkum yok,"dedi Ravi sırıtırken.

İŞARETLENMİŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin