Yeni bölümün gelmesi çoook uzun sürdü farkındayım ama hem vakit bulamamıştım hem de konu. Yeni davaya geçeceğim için temeli oturtmam gerekiyordu, o da biraz zaman aldı. Bir de malum olaydan eve kapandık, bu da biraz ruh sağlığı bozucu tabii.
Umarım keyifle okuyacağınız bir bölüm olmuştur. Yorumlarınızı bekliyorum ^^
Önceki bölümden;
Ben cevap vermeden gözlerinin içine bakmayı sürürken baş parmağını dudağıma doğru kaydırdı. Boştaki eli de beni belimden çekerek kendine doğru bastırıyordu. "Daha hızlı iyileşmeni sağlayabilirim."
Fısıltısı tüm vücudumun elektrik akımıyla ürpermesine neden oldu. Buna rağmen "Burada ne işin var?"diye sormayı başarabildim.
"Hmm.." Baş parmağı alt dudağımın üzerinde gezinmeyi sürdürüyordu. "Bob aradı. Kızın ardından etrafı temizlemek için ekibi yolladım. Her yer kan içindeymiş. Senin ve şu Incubus'un kanı."
Çenemi tutup yüzümü kendininkine doğru yakınlaştırdı. Şimdi aramızda bir nefes mesafesi vardı. "Tehdit olarak görmeli miyim?"
Oyununa katılarak gülümsedim. "Bence görmelisin."
Çenemi bıraktı fakat diğer eli hâlâ belimdeydi. "Kızı geri götürdüklerinde her yer tertemiz olacak. Boston Polisine uygun temizlikte."
"Teşekkürler Dixon."
Belimi bıraktıktan sonra sağlam elimi tuttu. "Beslenmen lazım. Gel de kolunu iyileştirelim."
________________
"Belki de bir kahve ısmarlamak istersin?"
Cevap olarak kaşlarımı kaldırdığımda dişlerini göstererek gülümsedi. "Teşekkür etmek için."
Bileğinden tutup elini bacağımdan çektim. "Senin teşekkürünü biliyorum Dixon. İyi günler."
"Sadece kahve. Yemin ederim."
En kötü Marc Dixon'a falan yürür. Daha kötü ne olabilirki zaten?
********
"Evde iki hayalet, bir insan, bir de azrail var. Ona göre davran."
Kan içindeki kotumun arka cebinden kapının anahtarını çıkarttım.
"Kayıtlara göre sadece Ravi Maliki ile yaşıyorsun."
Ona döndüm. "Beni araştırmana şaşırmadım. Ama hayaletler vergi ödemez, biliyorsun."
Güldü. "Ölüler de. Ama sen ödüyorsun." Ben cevap vermemeyi tercih ederek kapıyı açmaya döndüğümde "Arkadaşlarınla tanışmak için sabırsızlanıyorum,"diye ekledi.
Ben hiç sabırsızlanmıyorum ama.
İçeriye girdiğimiz anda Tony ile karşılaştık. Meraklı gözlerle, sırıtışını gizlemeden bize bakıyordu.
Dixon'ı görünce gözleri irileşti ve dudağını ısırdı. Evet, harika. Şimdi başlıyoruz.
"Merhaba,"dedi Tony yaklaşarak. "Ben Antony."
Shane gülümsedi. "Shane Dixon."
Hayalet, adamı baştan aşağı süzdükten sonra kafasını salladı. "Seni tanımayan yok. Dalga mı geçiyorsun! Teknoloji Devi bizim evimizde!"
"İmza da isteyecek misin?"
Tony'nin bakışları bana kaydı. "Uyuz." Çatık kaşları bir anda yerini şaşkınlığa bıraktı ve yanımda belirdi. "Kazağının koluna ne oldu? Kan içindesin!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İŞARETLENMİŞ
FantasiaRuh eşini arayan ölümsüz bir kızın trajikomik hikayesi... Bir lanet... "Sen elimden ruh eşimi aldın. Tek aşkımı. Seni ruh eşini bulana kadar ölememekle lanetliyorum." Kazık tenimi zedelemeye başlamıştı. Ve ben bun...