Ne işi vardı bunun burada? Nasıl geldi? Nasıl buldu? Ve daha da önemlisi ne yüzle geldi? Yiğit Arya'nın eski sevgilisiydi. Unutması zor olmuştu Arya için. Çok çektirmedi bu şeref fakiri benim kardeşime. Hemen olaya müdahale etmek zorunda kaldım yoksa Arya kesin katil olurdu. Ben de onun ablasıysam böylesine gereksiz bir insan için kardeşimin hapse girmesine müsaade etmem.
-Ne yüzle geldin sen buraya? Hem nasıl buldun koskoca şehirde? Ne yapıyorsun kapı önünde? Af dilemeye geldiysen sence de biraz geç kalmadın mı?
Yiğit:"Ben niye af dilemeye geleyim ya hem ben soyad benzerliği falan sandım ne bileyim Arya'nın ablası olduğunu!"
-Ne diyorsun sen ya? Niye geldin o zaman?
Yiğit:"Valla yenge kusura bakma söyleyemem yakında öğrenirsin zaten."
-Ne yengesi be! Bak koyarım bir tane suratına iki seksen yapışınca yere görürsün yengeyi!
Arya:"Hah! Sen onu külahıma anlat Yiğidoşuumm artık çok geç! Ben seni unutalı çok oldu seni hayatta affetmem ben başka kapıya hadeee!!"
Yiğit:"Af dilemiyorum zaten Arya."
Arya:"Kabul etmiyorum diyorum oğlum ne yüzsüz şeysin ya AF FET Mİ YOR UM!"
-Arya, ablacım özür dilemiyor zaten.
dedim sakin bir şekilde.
Arya:Ne demek dilemiyor ya? Niye geldin lan o zaman İT OĞLU İT YİĞİT!"
Yiğit:"Yenge bak küfrediyor bana valla kardeşin falan dinlemem!"
-Ay nolur dinle! Hangi yüzle benim kardeşimin suratına bakabiliyorsun şaşkınım valla. Yoksa bu kadar sakin durmazdım emin ol. Ne yengesinden bahsediyorsun sen hem? Ne demek öğrenirsin? Açık açık söyle şunu. Kim gönderdi seni buraya?"
Yiğit:"Şimdilik bir şey söylemem doğru olmaz söylediğim gibi. Zaten yakalandığımı öğrenince beni iyi bir fırçalar."
-Kim senin patronun ya? Sen zengin değil miydin hem? Kimin emri altındasın? İyi oldu sana beter ol!
Arya:"BETER OL İT OĞLU İT YİĞİT! ARTIK BİZ ZENGİNİZ SİZ FAKİRSİNİZ OĞLUUMM!"
Yiğit:"Saçmalamayın patronum falan değil yakın bir arkadaşım rica etti. Elimde adam olmadığı için ben geldim."
Arya:"Görüyor musun abla? Fakirliğini kabul edemiyor yazık..."
Yiğit:"Fakir değilim ben kızım saçmalama bak" dedi Yiğit sakin bir şekilde. Arya ise şiddetle:
-BAĞIRMA BANA! diye bağırınca Yiğit ve benim Arya'ya olan bakışlarımız görülmeye değerdi.Sonra ne mi oldu? Ben buraya Yiğit'i kimin gönderdiğini öğrenemeden Arya Yiğit'i oklava ile önce dövüp sonra kapıya kadar eşlik etti.
-Niye gönderiyorsun? Takip ediliyorum resmen ve durum ciddi Arya farkında mısın?
Arya:"Hayatım anlamadın mı? Öyle bir şey yok uyduruyor hepsini sadece beni görmek içindi baktı ben yüz vermiyorum sonra yan çizdi hemen."
-Of Arya of!SAVAŞ'TAN
Savaş:"NE DEMEK YAKALANDIM LAN İT OĞLU İT!"
Yiğit:" YETER LAN! BUGÜN DE HERKES İT DİYOR!"
Savaş:"İtsin de ondan!"
Yiğit:"Savaş ciddiyim ben bir daha oraya gitmem abi."
Savaş:"Zaten artık göndermem de niye lan?"
Yiğit:"Kardeşi Arya..."
Savaş:"Evet biliyorum ne olmuş ona?"
Yiğit:"Eski sevgilim. Aldattım onu."
Savaş:"Ne saçmalıyorsun lan sen! ****** mı geçiyorsun benimle! İyi bok yedin!"
Yiğit:"Sorma ya bir de dayak yedik üstüne. Seninki de mısır patlattı izledi sadist midir nedir?"
Hatunuma bak bee. Ne özledim onu ya. Yarın Sevda'nın yanına Koray bahanesiyle gideyim de belki yüzünü görürüm.
Savaş:"Düzgün konuş lan! Yengen o senin!"
Yiğit:" Pardon da. Arya da çok değişmiş. Eskisinden çok daha güzelleşmiş."
Savaş:" Bana bak kızın hayatına sakın tekrar sıçayım deme. Benim sevdiğimin canı o evveliyatını si***** senin ona göre!"
Yiğit:"Yok ben istesem bile o dönmez zaten artık biliyorum."SU'DAN...
Yiğit ne alakaydı şimdi? Ya biri gerçekten beni takip ediyordu ya da dalga geçiyordu. Neyse çıkar yakında kokusu.
Yiğit gittikten sonra etrafta bir daha başka birini görmedim. Belki hala izleniyordum ama öncekinin aksine daha profesyonellerdi. Belki de Arya'nın söylediği gibi sadece kuruntu yapıyordum.
Arya'nın okulları tatildi bizim tatilimize iki gün var daha. O yüzden şimdi okula gidiyordum. Arya da benimle gelecekti. Savaş'ı gösterecektim. Bakalım hala hayal gördüğümü düşünecek miydi?ARYA'DAN....
Ablam ona inanmadığımı düşünüyor. Aslında bir bakıma söyledikleri doğru olabilir çünkü bir zamanlar aynı hayali ben Yiğit için kurmuştum. Keşke hikayenin sonunu düzgün hayal etseydim de aldatılan kız durumuna düşmeseydim. Ne bilim ben her şeyin birebir gerçek olacağını!
Su benim aksime mucizelere inanmazdı ama eğer dedikleri doğruysa bu gerçekten mucize olurdu.
Su:"Hazır mısın?"
-Ne hazırı ya daha makyajım bitmedi.
Su:"Sür iki rimel bir parlatıcı yeter işte. Hayır neyin hazırlığı bu?"
-Beni hiç tanımıyormuşsun gibi konuşuyorsun minik kuşum. Hatırlamıyor musun? Daha on beş yaşında minnak bir kız iken evde evde rimelle dolaştığımı. Sıkıldığımda makyaj yaptığımı..."
Su:"Aman iyi tamam sana da bir şey denmiyor. Geç kalacağım senin yüzünden."
-Kalmazsın minik kuşum çünkü bitti. Hadi gidelim! Ama sen de suratına bir şeyler sürsen iyi olur bence.
Su:"Gerek y-"
Su'nun da makyajını hallettikten sonra okula doğru yol aldık.SU'DAN...
Uzun zamandan sonra ilk defa umut etmeye başlamıştım umarım yine hayal kırıklığına uğramazdım.
Daha bunu demeye kalmadan kampüsün içine girdiğimde ve ilerde gördüğüm şeyle kalbimde hissettiğim acıya mani olamadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MUCİZE'M
ChickLit"Öncelikle Savaş, ben seni on altı yaşımdan beri tanıyorum. Karşılaşmamız hiçbir şekilde tesadüf değildi. Mucizeydi. Benim mucizemdi." Umut... İnsanın kaybedeceği en son şeydir. Hayat tıpkı söylenildiği gibi mucizelere gebedir ve daha da önemlisi...