Savaş:"Su?"
Efendim anlamında gözlerine baktım. Bir an bile ayırmadım elalarından elalarımı.
Savaş:"EVLEN BENİMLE!"
Ne! İşte bunu beklemiyordum. Belki de ben yanlış anlamıştım.
-Ne? dedim aniden.
Savaş:"Haklısın bu şekilde teklif etmemeliydim. Söz veriyorum bunu telafi edeceğim. O zamana kadar sana düşünmen için süre olsun."
-Savaş sen ciddi misin? Evliliği düşünmek için biraz erken değil mi sence de?
Savaş ellerimden tuttu ve gözlerinden gözlerimi ayırmadan şunları söyledi.
"Bir gün zaten olacak Su. Bir gün benim karım olacaksın. Ha şimdi ha yarın ama için rahat etmeyecekse sen ne zaman istersen o zaman evleneceğiz güzelim."
Ben bu adama ölürüm ama ya! Yine de öldüğümü çok da belli etmeyeyim.
-Bir sonraki teklife kadar düşüneceğim. Bakalım beni etkileyebilecek misiniz Savaş Bey?
Gülüşüyle dağlar delindi sanki. Dereler kurudu ağzım bile kurudu. Ay ne oluyor bana?
Savaş:"Şüpheniz mi var prenses?"
-Bakıyorum da kendinizden çok eminsiniz. Göreceğiz bakalım.
Savaş:"Görelim bakalım."
...
Neyse ki kötü günleri atlatmıştık. Hayatımıza kaldığımız yerden devam ediyorduk. Tüm bu olanlardan beni en çok sevindiren şey ise vize haftamın bitmiş olmasıydı. Odamda oturmuş Sherlock Holmes'u bilmem kaçıncı kez izliyordum. O sırada Arya'nın odama dalmasıyla keyfimin içine edilmiş oldu.
Arya:"Bil bakalım ben ne yaptım minik kuşum?"
-Arya korkuyorum bak ne oldu yine?
Arya:"Edis konserine bilet aldım minik kuşum. Aslında konser gibi değil pek akustik gibi bir şey ama süper olacak! Bu sefer onu kaçırmama izin verir misin? Hem bu defa izin de alıyorum senden nolur nolur nolur.."
-Hayır tabiki Arya!
Arya:"Aman iyi tamam sadece şansımı denemek istemiştim."
-Şimdi izin verirsen dizime devam etmek istiyorum.
Arya:Tamam zaten benim dersim var. Okula gidiyorum. Bu arada diyorum ki akşam beraber toplanıp bir yerlere mi gitsek? Kaç gündür bunaldım evde. Vize haftası yüzümden hapis hayatı yaşadık resmen!"
-Haklısın valla. Ben de bunaldım. Sen Sevdalara haber ver. Ben de Savaş'la konuşayım. Akşama bir program yaparız.
...
Akşama doğru Arya,ben ve Sevda hazırlanmaya başladık. Nihayet hazır olduğumuzda gelen mesajla "BINGO!" dedim. Tam zamanıydı.
"Hazır mısınız bir tanem? Kapının önündeyiz.-Savaş"
Hemen Arya ve Sevda'ya haber verip Savaşları daha fazla bekletmedim. Savaşları gördüğümde Savaş bana garip bakıyordu. Yanına geldiğimde
-Fazla beklemediniz değil mi?
Savaş:"Çok güzelsin.. Git çıkar bunu olmamış."
Söylediği şeyle gülümsedim. Kıskanması hoşuma gidiyordu ama o kadar da değil.
Arya:"Asla çıkaramaz! Ben onu hazırlayana kadar göbeğim çatladı! Ona kalsa makyaj bile yapmadan gelecekti."
-Of Arya ya!
Nihayet arabaya bindiğimizde Arya'nın yakınmalarını dinliyorduk.
Arya:"Bir tek ben sap gibi kaldım ya!"
Savaş:"Ben Yiğit'i çağırırdım ama sen özellikle istemedin baldız."
Arya:"Ordan eksik kalsın bir zahmet!"
Sevda:"Belli olmaz Arya. Hayatta her şey mümkün. Her an hayatının aşkıyla karşılaşabilirsin."
Arya:"Kesin karşılaşırım Sevda."
Hepimiz Arya'ya gülerken yolun nasıl bittiğini anlamamıştık.
Geldiğimiz yer gayet güzel bir mekandı. Öyle çok abartılı bir yer değildi ama şıktı.
Savaş:"Bizim mekanlardan birine gitsek daha iyi olurdu ama babam yüzünden tedbiri elden bırakmamakta fayda var."
-Sorun değil Savaş. Bugün hiçbir şey düşünmeyelim lütfen.
Savaş:"Sen hep yanımda ol da gerisinin bir önemi yok."
...
ARYA'DAN....
Geldiğimiz yer güzeldi ama sinirliydim. Hepsi koluna sevgilisini takıp gelmiş bir de utanmadan ya! Yalnız ve öfkeliyim!
Su:"Arya kolan bittiyse yenisini söyleyelim."
Ablam bana hayatta böyle bir cümle kurmazdı. Moralimin bozuk olduğunu anlamış olmalıydı.
-Bir vişne suyu alırım.
Su:"Hayır. Bugün içmek yok."
Evet vişne suyuyla kafa bulduğum oluyordu. Tam o anda duyduğum ses ile şok geçirdim. Süleyman şu an sahnede şarkı söylüyordu!
(Bu şarkıyı söylüyor.)
Buradaydı. Bu işaret miydi? İşaretleri takip etmeyecektim bu defa. Onların bana gelmesini istiyordum artık. Anlam veremediğim bir şekilde şarkıyı bana bakarak söylüyordu. Arkama baktığımda başka birinin olmadığını gördüm. Biliyordu! 7.sınıftan beri onu takip eden kişinin ben olduğumu. Neden geri döndüğümü biliyordu. Ona platonik olduğumu biliyordu. Peki neden bana böyle bakıyordu? Sanki... sanki o da beni seviyormuş gibi!
SÜLEYMAN'DAN...
Arya buradaydı. Feride'den ayrıldıktan sonra İzmir'e yerleştim. İlk önce kendime itiraf edemesem de Arya'ya karşı duygular besliyordum. Onu daha önceden de tanıyordum. Bizim hikayemiz diğer hikayelerden farklıydı ve bir gün karşılaşacağımızı daha on altı yaşımdayken hissetmiştim.Bu yüzden beni sevdiğini biliyordum. Eskiden öyleydi.
FLASHBACK..
Dışardan yeni geliyordum. Yeni aldığım motoru deniyordum. Nefes kesici bir tutku benim için. Biraz gitar çalmak istedim ve her zaman oturduğum yerde yerimi aldım. O sırada telefonuma bir bildirim geldi. Yeni bir takip isteği vardı. Yine aynı kız. Sürekli takibi geri çekip istek atıyordu. Sorunu neydi? Bu bugün üçüncüydü. Daha fazla ısrar etmemesi için kabul ettim. Profilini gezdiğimde bana oldukça tanıdık geliyordu yüzü. Bir fotoğrafta yanındaki kız bizim okuldaydı. Ablasıymış galiba. O sırada hatırladım. Ben bu kızı geçen yıl motorla kovalamıştım!
Peki hala bir şansım var mıydı? Bunu öğrenmenin tek bir yolu vardı. Şarkıyı bitirdikten sonra Aryaların oturduğu masaya yöneldim.
-Selam, sizi burada görmeyi beklemiyordum.
Su:"Merhaba Süleyman,nasılsın?"
-İyiyim Su teşekkürler sen nasılsın?
Su:"İyiyim sağol. Bizim Savaş ile ufak bir işimiz var. Arya'ya biraz eşlik edebilir misin? Tabi müsaitsen."
-Tabi seve seve.Arya:"Seni burada görmeyi beklemiyordum Süloşum!"
-Süloşum mu?
Normalde sinirlenirdim ama o söyleyince hoşuma bile gitmişti.
Arya:"Evet şey hayır. Sadece hayat oldukça garip ve bence hiçbir şey tesadüf değildir."
Hadi Süleyman göster kendini!
-Biliyorum. Tıpkı şu an burada karşılaşmamız gibi.
...
SU'DAN...
-Savaş nereye gidiyoruz söyleyecek misin? Merak ediyorum artık.
Savaş:"Sabret güzelim az kaldı."
-Bak eğer beni kaçırıyorsan şunu bil ki bu hiç yasal değil.
Bunu söylememle arabayı kahkahaları doldurdu.
Savaş:"Kaçıracak olsam bunu çok daha önceden yapardım Su ama ona gerek kalmayacak."
-Nasıl yani?
Savaş:"Çok sabırsızsın hayat suyum. Birazdan öğreneceksin zaten."
Israr etmeyi bıraktım. Ağzından hiçbir şekilde laf alamıyordum çünkü. En son uçurum tarzı bir yere geldik. Issız ve korkutucuydu. Aniden etrafın aydınlanmasıyla yüzümü buruşturdum.
Neler oluyordu. Arabadan indim. Gördüğüm görüntü ile ağzım açık kaldı. Bu muhteşemdi!Ayın bu kadar mükemmel olabileceğini hiç düşünmezdim. Nefesim kesilmişti. Ne söyleyebileceğimi bilemiyordum. Savaş'a doğru döndüm ve:
-"Savaş bu çok güzel!" diyebildim sadece.
Savaş:"Senin güzelliğinin yanında hiçbir şey..."
Daha sonra bana doğru döndü. Öyle bir andı ki o an sadece o ve ben vardık. Dünya durmuştu sanki.
Savaş:"Bu konuşmayı yapmak için çok düşündüm ama sana olan aşkımı tam anlamıyla açıklayacak hiçbir sözcük yok. O yüzden kısa keseceğim Su. Seni gördüğüm ilk an anladım farklı olduğunu,evleneceğim kadın olduğunu. Hayatımın geri kalan saniyelerini sensiz geçirmek istemiyorum. Bu yüzden tüm kalbimle bana evet demeni istiyorum. Ayın,yıldızların ve gökyüzünün huzurunda..."
Allah'ım kalbim durmak üzereydi. Bu yaşadığım en güzel en huzurlu aynı zamanda en heyecanlı en tutkulu andı. Dizlerinin üzerine çöktü ve devam etti.
"Su Beylice son nefesime kadar gözlerinin içinde gülmeme izin verir misin? Hayat boyu benimle aynı geceye uyuyup aynı sabaha uyanır mısın? Benimle evlenir misin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MUCİZE'M
ChickLit"Öncelikle Savaş, ben seni on altı yaşımdan beri tanıyorum. Karşılaşmamız hiçbir şekilde tesadüf değildi. Mucizeydi. Benim mucizemdi." Umut... İnsanın kaybedeceği en son şeydir. Hayat tıpkı söylenildiği gibi mucizelere gebedir ve daha da önemlisi...