BÖLÜM 13

74 5 1
                                    

MULTIMEDIA:SU
SAVAŞ'TAN...
Yankı:"Dediğim gibi Su duşta. Pek iyi değil."
-NE DEMEK LAN DUŞTA? KÖPEK! İT! SU NERDE LAN NERDESİNİZ!!!
YANKI'DAN...
   Tamam Savaş'a öyle söylememeliydim ama zamanında hormonlarım yüzünden Su'yu kaybetmiştim. Eskiden benden hoşlandığını biliyordum ama benim tek amacım ihtiyaçlarımı karşılamaktı. Bunu da herkes biliyordu. Bilenler buna rağmen benimle beraber olanlar da vardı. Su bunu öğrenince hiç ihtimal kalmadı zaten. Onunla bir ihtimalim varken kendi elimle o şansı teptim. Tam bir aptalım. Şimdi ise kendi şansımı yaratmalıydım. Tek sorun Savaş'tı. Savaş önümdeki tek engeldi. Bu ayrılık da benim şansımdı. Bunu iyi değerlendirmeliyim. Su uyuyakalmıştı. Onu yukarda dinlenme odasına taşıdım. Üzerini örttüm. Uyurken beni uyanık halinden daha fazla büyülemişti. Umarım aşık olmuyorumdur. Eğer Savaş Su'yu hala biraz seviyorsa soluğu burada alır. Hadi bakalım Savaş efendi!

FLASHBACK..
5 Yıl önce..
Su:Yankı tam bir şerefsiz Arya. Sen hala aslında iyi bir çocuk diyorsun.
Arya:Abla ben konuyu konuştum Yankı ile. Şu an yaşadığı şeylerin gerçek olmadığını düşünüyor ve birine ait olma fikrine de karşı.
Su:Nasıl ya?
Arya:Şu an yaşadığımız hangi şeyin ilerde de devam edeceğinin garantisi var? Bu yüzden gereksiz vakit kaybedemem gözüyle bakıyor. Bir gün gerçekten aşık olursam eğer  ben bunları en güzel haliyle sevdiğim kadınla yaşarım zaten diyor. Düşününce haklı da. O da bir erkek nihayetinde. Dürtüleri var ama duyguları yok diyemezsin.
Su:Haklısın. Bunları hiç düşünmemiştim. Bir gün aşık olacağı kız cidden şanslı bence. Ve onu bulduğunda umarım çok mutlu olurlar.
Arya:Kim bilir belki de sensindir bilemeyiz. O da senin gibi düşünüyor çünkü.

ŞİMDİ..
SAVAŞ'TAN...
Duyduklarımla aniden hastaneyi bastım.
-SU NERDE? NERDE LAN BİRİNİZ BİR ŞEY SÖYLEYİN!
"Biri Su Hanım'ı yukarıya dinlenme odasına taşıdı."
Hemen yukarı çıktım. Odaya daldığımda Su uyuyordu. Yankı ise onu izliyordu. Şerefsiz it! Bana oyun oynamış!
Yankı:"Şş.. Uyuyor dışarı geçelim."
Onu uyurken izlemişti. Benim bakmaya kıyamadığımı uyurken izlemişti! Dışarı geçer geçmez suratına yumruğumu geçirdim.
-Amacın ne lan senin? Benim olana ne cüretle bakıyorsun lan sen!
Yankı:"Senin olan? İyiymiş. Ayrıldınız sanıyordum?" dedi sırıtarak.
-SANA NE LAN AYRILSAK DA BU BENİM OLDUĞU GERÇEĞİNİ DEĞİŞTİRMİYOR. YEDİĞİN DAYAK YETMEDİ SANA HERHALDE.
Bunu dediğim an suratındaki gülümseme kaybolmuştu. Bu sefer ben gülümsüyordum.
Yankı:"Beni böyle basit hamlelerle savuşturamazsın Savaş! Bırak da Su kendi seçimini yapsın. Onu bir kere kaybettim. Bir daha kaybetmeyeceğim."
Şu an bu şerefsizi öldürmemek için hiçbir sebebim yoktu.
-SENİN CANINI ALIRIM! dedim ve boğazına yapıştım.
O anda beni durdurabilecek tek kişinin sesi doldurdu kulaklarımı.
Su:"Savaş bırak ne yapıyorsun? BIRAKSANA."
Bıraktığımda koşarak o itin yanına gitti. Onun yanına gitti. ONUN. Beni silahla çekip vursaydı canım daha az yanardı.
Su:"Yankı? İyi misin?"
Yankı:"İyiyim. Sen neden uyandın?"
Su:"Seslere uyandım."
Kalbim sanki cayır cayır bir ateşin ortasında yanıyordu. Bana döndü ve
Su:"Neden geldin bu saatte Savaş?"
-Bunu Yankı söylesin sana.
Su Yankı'ya meraklı gözlerle bakıyordu.
Yankı:"Küçük bir şaka yaptım sadece. Ne bileyim atlayıp geleceğini. Hem siz ayrılmadınız mı? Niye hala sevgilinmiş gibi davranıyor?"
Su:"Ayrıldık. Evet Savaş gidebilirsin artık."
Gözlerime bir an bile bakmıyordu. Ne değişmişti? Birkaç hafta önce dünyanın en mutlu adamıydım. Şimdi ise nefesimi yitiriyordum. Dünya dar geliyordu bana. Beni istemiyordu. Ne bekliyordum? Kollarıma atlamasını mı? Eskisi gibi sarılıp kokularımızın birbirine karışmasını mı?

Ne mi yaptım? Sevdiğim kadını dinledim ve gittim. Ben bunları hak etmiştim. Daha dün ayrılıyorum onu sevmediğimi söylüyorum. Şimdi ise burdaydım. Allah'ım ne olur başkasını sevmesin. Ben ölürüm. Ben işte o zaman ölürüm!
SU'DAN..
  -Yankı teşekkürler her şey için. Sen de git artık. Yoruldun yeterince.
Yankı:"İhtiyacın olduğunda mutlaka ara. Saat kaç olursa olsun."
Başımla onayladım onu ve gittiğinde  uykuya daldım.

     Sabah üzerimde Arya'nın tepinmesiyle uyandım.
Arya:"Minik kuşum eğer uyanmazsan doktorlardaki gestapo çakması kadın bizi yine cezalandıracak! Hadi uyan artık! Dün eve de gelmedin. Yoksa artık beni sevmiyor musun?"
-Günaydın Arya. Geldi mi lanet kadın? En manyağını da başımıza hoca diye verdiler of ya!
Arya:"Evet geldi. Birazdan devriye gezecek."
-Hadi ya! Çabuk o zaman! Yoksa bugün de normal hasta göremeyiz!
Arya:"Bir saattir anlatmaya çalıştığım şeyi iki dakikada özetledin valla helal olsun!"
Hemen asistan odalarına doğru yola koyulduk. Bugün bu haftanın son staj günüydü. Arya daha birinci sınıf olduğu için iki haftada bir geliyordu. Gene iyi torpil yapmışlardı. Annemler de araya girince oldu bittiye geldi işte. Annem de normal bir öğretmenden hep daha fazlası zaten. Ona kızıyorum bazen ama o olmasaydı ikimizde şu an burada olamazdık.

     Mesaim bittiğinde eve doğru yola koyulduk. Eve gidince de bir güzel uyudum.
  Uyandığımda saat 23:30'du. Kaç saat uyumuşum ben ya? Şimdi uyuyamam ben. Of ya tüm uyku düzenim bozuldu. Hayatım yeterince mahvolmuştu uyku düzenimden ne istediniz be?
Ne yapıyordu acaba şu an? Bu saatte uyumaz o biliyorum. Gececi benim gibi. Bu yanlıştı. Kaderin bana berbat bir oyunuydu. Onu sevmemeliydim. Allah'ım ne olur unuttur onu bana! Kimseyi istemiyorum artık hayatımda. Her ne kadar yalan da olsa ilkimdi o. İlkimdi,beklediğimdi... Çok aptalım.
Pencereyi açtım ve ayı,yıldızları izledim.

  SAVAŞ'TAN....
  Uzun zamandır uyuyordu. Sonunda uyanmıştı. Bunu odasının ışığını yakmasıyla anladım. Nerde miydim? Su'nun evinin önündeydim. Ne yapsam olmuyordu işte. Yine dönüp dolaşıp ona geliyordum. Odasının ışığını kapamıştı. Uyuyacak mıydı? Halbuki şansım varsa pencereye çıkar da aşığı olduğum yüzünü gözlerini görürüm diye beklemiştim. Fakat hayat onu bile çok görmüş bana. Bir saniye pencereye çıktı şu an! Yüzünü görmemle beraber yine kalbim ritmini değiştirmiş vücudum benden bağımsızlığını ilan etmişti. Avuç içlerim terlemiş,midemde filler tepinmeye başlamıştı. O gökyüzünü ben ise onu izliyordum. Bu anı dondurmak istedim. Yarın olmasın istedim.  Gelen telefonla hayatımdaki tek güzel anın içine sıçılmış oldu. Bilin bakalım kimdi? Hayatımın orta yerine sıçan babam!
-Efendim baba?
"Savaş konuşmamız gereken bir konu var. Hemen buraya gel."
-Gece gece ne bu kadar önemli olan?
"Depoda elinden kaçırdığın it Kuzey'in adamıymış. Kuzey'i bu defa hafife alamayız."
-Tamam geliyorum hemen.
SU'DAN...
Bütün gece uyumamıştım. Umarım bir yerlerde uyuklamazdım.
Arya:"Hadi minik kuşum hazır mısıı- Sana ne olmuş böyle?"
-Ne olmuş ki?
Arya:"Gece uyuyamadın tabi. Al şunu da göz altlarına sür."
Verdiği şeyi sürdüm. Eskiye göre daha iyi görünüyordu.
-Zaten bugün 3 saat dersim var. Gelir gelmez uyurum.
Arya:"Hayır Su artık uyumak yok. İyice uyku düzenin şaştı. Haftaya vizeler var hangi uykuyla sınava girmeyi düşünüyorsun?"
-Haklısın. Gelir gelmez çalışalım o zaman. Farmakoloji anca biter zaten.
Arya:"Neyse ki daha birinci sınıfım ve o dersten muafım. Daha şimdikilerle baş edemiyorum."
Okula vardığımızda Sevda ile kantine indik. Arya'nın dersi vardı. Bizimkine yarım saat vardı daha.
Savaş ve Koray da oradaydı.
Sevda:"Günaydın sevgilim. Sana da günaydın Savaş." dedi sevecen sesiyle.
Koray:"Günaydın prenses. Günaydın Su n'aber?"
-Günaydın. Aynı ya ne olsun. Uykusuzum sadece biraz.
Savaş ve ben birbirimize bakmıyorduk hiç. Bu böyle olmayacaktı. Sürekli birbirimizden çekinerek aynı ortamda devam edemezdik. En iyisi konuşup arkadaş kalmamızdı.
Tam Savaş kalkacakken
-Savaş beş dakikan var mı? Konuşalım biraz.
Gözleri parlamıştı ya da bana öyle gelmişti. Meraklı gözlerle herkes bana bakıyordu. Sevda'ya geliyorum şimdi dedim ve bahçeye çıktık.
Savaş:"Seni dinliyorum."
-Savaş biliyorsun biz ayrıldık. Daha doğrusu sen ayrıldın her neyse. Bir önemi yok. Ama ikimiz de sürekli aynı ortamdayız ve aramızda ister istemez bir gerilim oluyor. Ben geçmişi geride bırakalım diyorum. Geçmişte ne olduğu önemli değil ben unutmaya hazırım. Bir gün belki iki iyi arkadaş olabiliriz. Kısacası arkadaş kalalım. Birbirimize kin duymanın ikimize de bir faydası yok.
  
Ben ne tepki vereceğini anlamaya çalışırken boynunda beliren damarlardan sinirlendiğini anlamıştım. Neden ki? Kötü bir şey mi söyledim?
Savaş:"Arkadaş? BEN SENİNLE ARKADAŞ FALAN OLAMAM SU!"
-Neden? Ben arkadaş olunmayacak biri miyim?
İkimiz de seslerimizi yükseltmiştik ve herkes bize bakıyordu.
O an yaptığı şeyle bütün vücudum kaskatı kesildi. Kalbim göğüs kafesimi patlatırcasına atmaya başladı. BENİ ÖPMÜŞTÜ!! Bir süre sonra kendimi tutamadım ve gözlerim kapandı. Benden ayrıldığında
Savaş:"Çünkü arkadaşlar öpüşmez."
Elimi aldı ve kalbinin üzerine koydu.
Savaş"Çünkü bir insan arkadaşını gördüğünde kalbi böyle atmaz."

MUCİZE'MHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin