Saate baktığımda akrep 6'vuruyordu güneş yeni yeni yüzünü gösteriyor, hayat yeni yeni canlanıyordu.
Sabaha kadar gözümü bir noktaya dikmiş ve saatlerce öyle kalmıştım.
Çözmem gereken Sırlar, gizemli abime karşı beslediğim ve gün geçtikçe artan duygular, ve devam etmem gereken bir hayatım vardı.Yavaş hareketlerle banyoya girdim, gecenin ağırlığı üzerimden atmam, yeni bir güne merhaba demem gerekiyordu.
Banyodaki işlerimi halledip saçımı kuruttum, kabaran saçımı önce ellerimle düzeltmeye çalışsamda, uğraşlarım sonuçsuz kaldı.
Formamı giydikten sonra aşağıya indim.
Saat daha çok erken olduğu için, herkes uyuyordu.
Mutfağa girdiğimde, SAVAŞI görmek irkilmeme neden oldu, bir kaç gündür görmüyordum, ÖZLEMİŞMİYDİM...
Masaya oturmuş bişeylere odaklanıyordu , ya da düşünüyordu, bu haliyle saplantılı, psikopat, dengesiz bütün sıfatları taşıyordu
Beni fark ettiğinde, kahverenginin en koyu tonuna hüzünle baktım, şafağın anlattıkları zihnimde yer yapmıştı ve unutamıyordum.
Daha ne olduğunu anlamadan masadan sertçe kalkarak kapıya yürüdü , ani bir cesaretle "sanada günaydın" dedim
Bir anda gözleri gözlerimi buldu, yüzünde ki kasların hepsi seğiriyordu, az önceki cesaretimden eser kalmamıştı.
Savaş "niye Öykü? ben sana günaydın demeyince günün aydın olmuyor mu?" Ukâla bir şekilde suratıma bakıyordu, ama ben hiç bişey söyleyemiyordum, kendim kaşınmıştım.
Son kez suratıma bakıp gitti.
Garip bir şekilde bu hareketleri bile beni kendine çekmeyi başarıyordu ve ben kendimde bu duyguları bastıracak gücü bulamıyordum.
***
İştahım kaçmıştı ve masada tabağımla oynuyordum, Şafak daha aşağıya inmemişti, savaş ise ortalarda görünmüyordu.Masadan kalkmak için ayaklandığımda Şafak yeni aşağıya iniyordu
Şafak "günaydın" diyerek yanıma geldi
Ona kısaca "günaydın" dedikten sonra
Şafak "ben geç kaldım galiba, neyse okulda yerim bişeyler hadi çıkalım, abim nerede?"
O an savaş içeri girerek "hadi" Dedi
Başımı kaldırıp yüzüne bakmaya cesaretim olmadığı için sessizce onayladım.
Çantamı alarak Şafak'la , savaşın peşinden gittik.
***
Okula vardığımızda savaş arabayı otopark yerine, okulun önüne park etti, ben bunun nedenini düşünürken, arkadan tanıdık samimiyetten uzak bir ses geldi "AŞKIMM" sesin sahibini tanıdığım için kafamı kaldırmak istemedim, vücudumda tarif edemediğim bir duygu tüm hücrelerime dağıldı.
Yanımdan hızla geçen ışıl savaşın boynuna yapıştı, gözlerimi yoklayan ağlama isteğine, gururum karşı çıkıyordu.
Savaş ışılın sarılmasına ilk karşılık vermesede daha sonra kollarını onun ince beline sardı.
Şafakta en az benim kadar şoktaydı ama benim aksime mutluydu.
Daha fazla bu manzaraya dayanamayacağımı anladığımda, hızla arkamı dönerek herkesten ve herşeyden uzaklaşmak istedim.
Önce geriye bir kaç adım atıp gözlerimi savaş ve ışıldan ayırarak arkamı döndüm bir kaç adım atmıştım ki arkadan bir ses "öykü, bekle" bu emrin kime ait olduğunu biliyordum; SAVAŞ
Tekrar onlara döndüğümde, ışıl savaşın boynundan ayrılmış ve şaşkın bir şekilde bana bakıyordu.
Savaş şafağa dönerek "öykü bir kaç ders olmayacak, sen git dersine" bu duyduklarım bir şok etkisine daha neden oldu.
Savaş tekrar ışıla dönerek "görüşürüz" Dedi açıklama bekleyen ışılı bu cevap tatmin etmemişti.
Şafak bana son kez bakarak okulun içine doğru uzaklaştı.
Işıl ise hala orada bekliyordu, şaşırmış olduğu açıktı ama daha fazla durmadan sert bir şekilde uzaklaştı.
Ben hala duyduklarımın etisindeydim beraber ne yapabilir ya da ne konuşabilirdik ki?
Olduğum yere mıhlanmıştım, heyecanıma korkum eşlik ediyordu.
Savaş "gelmeyi planlıyormusun" Dedi yüzü ifadesizdi ama sesi fazla alaycı.
"Nereye gideceğiz, ve neden" dedim
Savaş " öykü, hadi" onu sinirlendirmemek için arabaya geçtim ve arka kısmın kapısını açtım, tabikide yanına oturamazdım.
Savaş "umarım şaka yapıyorsundur, ben senin özel şoförün değilim, o yüzden şu aptalca EGO'nu bir kenara bırak ve öne gel" dişlerimi sıkıyordum, sinirli bir şekilde şoför koltuğunun yanına yerleştiğimde okuldan sima olarak tanıdığım fakat konuşmuşluğum olmayan kız grubu bize bakıyordu, içimden onlara bela okurken Savaş arabayı hızlı bir şekilde uzaklaştırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Savaşın öyküsü 1 #wattys2018
Novela JuvenilKADEHLERE SIĞAMAYIP TAŞAN ASİ RUHLARIN HİKAYESİ. Koca bir sessizliğin içinde çığlık atan bir genç kız... Hayatı hissizleştiren, ölümü kendi önünde diz çöktüren bir adam. Zedelenmiş kalpler, harcanmış ruhlar, itaatkâr bedenler, Ve kusurlarla dolu bir...