ES rüzgar, es ki;
çözülsün dillerimiz
Bozulsun yalanlarımız
Uçup gitsin günahlarımız!!
***
Olduğum yere mıhlanmış bir şekilde sorusunu idrak etmeye çalışıyordum.
Delici bakışlarının odağı olan gözlerim ise herhangi bir temastan korktuğu için yere bakıyordu, o bana bu denli yakınken konuşmak herzamankinden daha da zordu.
Beni duvarla kendi arasına almıştı ve nefes almamı kısıtlıyordu, sırf göğsüm onunkine temas edecek diye nefes almıyordum.Ne demeliydim? Gözlerine bakmalımıydım? Bir şeyleri itiraf edersem ne olacak? Kafamın içinde volta atan soruları görmezden gelmeye çalışıyordum.
Kalbim EVET KISKANIYORUM diye bağırmak istesede, beynim bunu kabul etmiyordu.
Diyemezdim ki "daha senle konuşmadan ben sana aşık oldum" diye.
Derin bir nefes aldım, benden hala cevap beklediğini belirten bir homurtu döküldü dudaklarından.Sabrını daha fazla zorlamak istemediğim için konuştum
"Kıskanmam bir şey ifade edecek mi?" Sorum karşısında gerildiğini kasılan vücudundan ve kolumdaki ellerinin gevşemesinden anlamıştım, gözlerimi onunkilerde buluştururken onunkilerde saf öfke olduğu gördüm."Sen hiçbir zaman benim için birşey ifade etmeyeceksin!" Dedi
Ve gitti.
Çok sert bir çıkıştı, fazla sert ve acı.Haberi yoktu arkasında büyük bir enkaz bıraktığının, haberi yoktu onu deliler gibi kıskandığımın,
Haberi yoktu ona karşı olan duygularımdan.10 dk'dır lavabodaydım kendimi toparlamaya çalışıyordum.
Son kez acınası yüzüme bakıp çıktım lavabodan.
Yavaş adımlarla aşağıya indiğimde kuzey ayaklanmıştı.Ben yanlarına gittiğimde mekanik bir hareketle kafasını bana döndürdü bıyık altı neyin var diye sorduğun da ona sonra anlatırım bakışları yolladım.
Kuzey arabasının anahtarını alarak amcamgile teşekkür etti.
Kapının pervazında bekleyen ben ise neredeyse onun gitmemesi için yalvaracaktım durumumun farkında olacak ki tam çıkacağı sırada aklına birşey gelmiş gibi arkasını dönerek "aaa şey acaba kızlara bir araba turu yaptırabilirmiyim" ona minnetle bakıyordum."Neden olmasın" amcamın verdiği cevap üzerine bir Koşu yukarı çıkarak şafağın odasına gittim kapısını hafifçe tıklatarak içeri girdiğimde uyuduğunu gördüm bende neler düşünmüştüm onunla ilgili, şafağın uyumaktan başka ne gibi bir gizlisi saklısı olabilirdi ki.
Kendi odama girdiğimde dolabımdan beyaz kapüşonlu bir ceket aldım, elbiseyi çıkarmaya üşendiğim için üzerine geçirdim.
Hızlı adımlarla aşağıya indiğimde kuzey beni bekliyordu.
"Şafak uyuya kalmış o yüzden benimle idare edeceksin""Bu daha iyi oldu şafağın yanında anlatamayabilirdin" kuzeyi kafamı sallayarak onayladım.
Çok geçmeden yollar önümüzde akmaya başlamıştı.
"Eee anlat bakalım, mafya kılıklı yine ne yaptı" Dedi düşüncelerimi okurmuş gibi, kısa bir nefes aldım ve bir çırpıda "Bana beni kıskanıyormusun diye sordu" dedim
bu dediğimle gözlerini yoldan ayırıp bana çevirdi."Nasıl yani ortada hiçbir şey yokken sana gelip bunumu sordu" sorusuyla ona öncesini anlatmadığım geldi aklıma.
"Hayır, ben savaşın odasına gittim..." derin bir nefes aldım "...öpüşüyorlardı?!" Dedim
Kuzeyin oflayarak bana döndü.
"Sende biraz abartı bir tepki verdin öylemi?"
Düşündüğümde çokta fazla abartı bir tepki vermemiştim yani gözlerimin dolmasını ve vücudumun titremesini saymassak (!)"Sanırım öyle" dedim
"Ahh öykü aşık olucak bir sürü kişi varken neden, mafya kılıklı" gözlerinde alaydan eser yoktu aksine çok ciddiydi, ama ben nasıl kontrol edebilirdim ki şuan bile bu duygularla baş edemezken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Savaşın öyküsü 1 #wattys2018
Fiksi RemajaKADEHLERE SIĞAMAYIP TAŞAN ASİ RUHLARIN HİKAYESİ. Koca bir sessizliğin içinde çığlık atan bir genç kız... Hayatı hissizleştiren, ölümü kendi önünde diz çöktüren bir adam. Zedelenmiş kalpler, harcanmış ruhlar, itaatkâr bedenler, Ve kusurlarla dolu bir...