Eski evine taşınabilirmiş bekle bende sana izin verirdim... İşe geldiğim andan itibaren tek düşüncem ayrı ev konusuydu. Aras hala benim kocamdı ve ben ne olduğunu anlamadan ayrı eve gitmesine izin vermeyecektim. Benim gözümün önünde olacaktı. Bende onu gözetim altında tutacaktım. Eğer birazcık kocamı tanıyorsam bu işin içinde bir iş vardı ve bende onu bulacaktım.
Vay be Arya, körle yatan şaşı kalkar diye boşuna dememişler. Sen bu şirkete geldiğinde ne saftın şimdiyse kaçın kurası oldun. Boşuna demiyorlar hayatı tecrübe etmeden öğrenemezsin. Yürürken başımı dikleştirerek gülümsedim. Şirketin muhasebecisi kendine kahve alırken bende sıraya girer gibi hemen yanına gitmiştim. "Buyurun Arya Hanım."derken gülümseyerek "Yok önce siz geldiniz kahvenizi alın lütfen." Dediğimde nasıl olduğumu sormuştu. Bende kahvemi aldığımda aynı yola gidiyormuş gibi onunla beraber yürümeye başladım.
"Veli Bey işler nasıl gidiyor. Şu sıralar Aras, çok yoğun değil yoksa şirkette mali sorunlarımız mı var?"diye genel bir soru sordum. Veli bey de durup yüzüme gülerek "Tam aksine şuan herhangi bir sıkıntımız yok. Geçen aya orantılı gelir tablomuz artmış durumda... Bence siz Aras Beyin yoğunluğuna alıştığınız için size durgun gelmiş olabilir..."dediğinde ondan umudu kesmiştim.
Muhasebecinin yanından ayrılırken Aras'ın maddi hiçbir sorunu olmadığını idrak etmiştim. O sırada Aras'ı elinde çanta gidiyor olarak gördüğümde beni görmemesi için kenara saklandım. Normalde şirketten çıkarken bana söylerdi. Onun gittiğinde emin olunca hemen asansöre binerek en üst kata çıktım. Şimdi sekreteriyle konuşmanın tam zamanıydı.
Sekreterin yanına geldiğimde gülümseyerek kocamı sordum o ise az önce iş görüşmesi için çıktığını söylemişti. Bende bozuntuya vermeden "Buraya kadar geldim madem beş dakika yanında oturayım değil mi?" derken hemen sandalyeye oturarak gülümsedim.
"Size bir kahve söylememi ister misin?" diye sorduğunda hayır, diyerek "Eee, anlatsana işler nasıl gidiyor. Aras seni yoruyor mu?"
"Aslında çok yorulmuyorum iş yoğunluğuna çoktan alıştım. Aras Beye geleceksek şu son günlerde bana canı sıkkın gibi geldi. Eşiniz olduğu için söylemekte mani görmüyorum bence Aras Bey hasta gibime geliyor..." Hastalık! Aras'ın kötü bir hastalığı olmasın. Belki de bu yüzden benden ayrılmak istiyor... Yok, canım olsa da bilirdim değil mi en fazla yorgundur. Hiç öyle hastalık emaresi yok.
"Son günlerde doktora gitti mi biliyor musun?"
"Hayır, gitmedi Arya Hanım. Biliyorsunuz randevularını ben oluşturuyorum. Lütfen korkmayın ben sadece soğuk algınlığı geçirebiliyordur diye halsizliğini dile getirdim. Havaların sıcak olmasına rağmen pek çok kişi grip olabiliyor..."
"Peki, sana başka bir soru soracağım. Son günlerde gözüne takılan olağan dışı bir durum oldu mu? Herhangi bir kadın buraya gelip kocama bir mesaj bıraktı mı ya da aradı mı?"
Karşımda düşünme gereği duymadan "Hayır, Arya Hanım öyle bir durumla karşılaşmadım. Yalnızca dün Uğur Bey aradı. Aras Beye ulaşamayınca merak ederek burayı aramış zaten onu da Aras Beye söyledim."
Uğur mu? Tabi ya kocamın en iyi arkadaşı... Hatta tek sadık dostu diyebilirim. Belki de onunla konuşmalıydım. "Anladım. Ben biraz Aras'ın odasında dinleneceğim. Biliyorsun benim oda fazla gürültülü..." Diyerek yanından ayrılıp kocamın odasına girdim. Aras'ın koltuğuna hiç çekinmeden oturduğumda ilk iş çekmeceleri kurcaladım ama hiçbir halt yoktu. Masanın üstündeki gülen fotoğrafımızı görünce yüreğim cız etmişti. Şuan yaptığımdan utansam da şu kareyi bozmak istemiyorum.
Ah Aras, fotoğrafımız bile masanda dururken nasıl olur da benden ayrılacaksın."Pes etme Arya, ne olursa olsun bir şeyler bulacaksın." Bu defa da kocamın bilgisayarını açarak kurcalamadık yer bırakmadım. Aklıma sosyal hesapları da gelince şifrelerini girerek oraları da inceledim. Bir sonunda incelemedik en küçük detay bırakmamıştım. Aklıma tekrar Uğur gelince hemen onu aradım.
"Efendim..."
"Merhaba Uğur, nasılsın müsait misin?"
"Az sonra bir duruşmam var. Umarım bir sorun yoktur..."
"Yok, Uğur..." derken kapı açılmış içeriye Aras girmişti. Yakalanmış gibi kızarsam da bozuntuya vermenden konuşmaya devam ettim. "Aklıma geldin aramak istedim. Müsaitsen akşam bize yemeğe gelsene..."
Uğur ile bir dakika kadar konuştuktan sonra telefonu kapatıp kocama baktım. Aras da elleri cebinde bana bakıyordu. "Uğur'u akşam yemeğine davet ettim. Umarım kızamadın..."dediğimde hala onun yerinde oturduğumu fark etsem de kalkmadım.
"Sorun değil. Bende davet etmeyi düşünüyordum. İyi yaptın."demiş sonra da koltuğun üzerine koyduğu çantasını açarak içinden dosya çıkarmıştı. "Bugün avukata gidip boşanma evraklarını hazırlamasını istedim." Boşanma dediği anda başımda aşağıya kaynar sular dökülür gibi olmuştu. Elinde tutuğu dosyayı önüme bırakırken kal gelmiş gibi ona bakıyordum. "Hemen imzalamak zorunda değilsin. Önce oku..."
Bu mu yani al bunu imzala, istersen de bir oku... Bu kadar kolay nasıl söylerdi... Önümdeki kağıtlara boş gözlerle bakarken konuşmaya devam etti. "Kanunlara göre boşandıktan sonra belli bir miktar nafaka alacaksın. Ben bu nafaka miktarını senin belirlemeni istiyorum. Her ay ödenen nafakanın yanında söylediğim gibi evde senin olarak kalacak. Avukat anlaşarak boşanırsak bir ay içinde resmi evliliğin sona erebileceğini söyledi."
Bi deli gönül diyor kalk gücün yettiği kadar ona vur diyor. Bir taraftan da kalkacak güce sahip miyim onu bilemiyordum. Önümdeki kağıtlara bakarken elim kalem gitmişti. Kalemi alıp bir sinirle imza atacaktım ki o an gözüm gülen fotoğrafımıza gitmiş bir an için elim kolum bağlı kalmıştı. Hışımla ayağa kalkıp yutkundum.
"Düşüneceğim... Biraz zamana ihtiyacım var. Bana zaman tanır mısın?"
"Peki, sen nasıl istersen öyle olsun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AHMAK KOCAM 🚬
Novela Juvenil# 1 - rastgele Her erkek can yakar mı?... Baktım sana.. Kızgın değilim, kırgın değilim, dargın değilim.. Kısacası artık ben sana "hiç bir şey" değilim!