Konuşmayacaktım. Onun uzun bir süre konuşmayacaktım. Kendime bir söz vermiştim. Burnu sürtsün diye uzun bir süre ona yüz vermeyecek değerimi bildirecektim. Hatta eski Arya da olmayacaktım. Madem Aras Bey gerçekten kopmak istiyordu. Bunu boşanmadan önce yüzüne vuracaktım. Çünkü biliyordum ki boşandığımızda aramızda ki bağ kopacak ve biz hiçbir zaman eskisi gibi olmayacaktık. Kapanın açılma sesiyle gözlerimi telefonuma çevirdim.
Aras salona geldiğini belli etmek ister gibi bana seslenmişti. Bende zoraki şekilde başımı kaldırıp kocama bakmıştım. "Arya, seni bugün kaç defa aradım farkında mısın?" diye sorduğunda gözü telefonumdaydı. Bende omuz silkmekle kalmayarak yanımda tuttuğum zarfı hiçbir şey söylemeden ona uzattım. Aras bilgisayar çantasını bırakıp eline zarfı alınca bende gözlerimi yüzüne diktim. İçeriğini okuyan kocam tekrar bana baktı.
"Demek haftaya bu iş bitiyor..."
Bu iş mi? "Senin ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu?" Ona karşı vurdumduymaz olmaya karar versem de beni biranda çıldırtmıştı. "Senin bu iş diye bahsettiğin şey bizim evliliğimiz be evlilik. İki yılımızı iş diyerek küçümseyemezsin sen..."
"Sakin olur musun Arya, öyle söylemek istemedim. Sadece bir anda ağzımdan öyle çıkıverdi."
"Haklısın... Sen çok haklısın haftaya aramızda her ne halt varsa sonra erecek Çünkü ben savaşmaktan bizim için çabalamaktan yıldım. Ben yoruldum Aras, bundan sonra bende çabalamayacağım. Bitti. Beni anlıyor musun artık bende de her şey bitti."
Aras cevap vermek yerine yüzme bakınca nefes nefese kaldığımı fark ettim. Aslında daha devam etmek istiyordum da canını yakacak sözler bulamıyordum. "Bundan sonra benim kocam değilsin bende senin karın değilim. Şu saten sonra bu evde iki yabancıdan ibaretiz. Ve senden ricam artık buna göre davran. Benden hesap sorma özel hayatıma karışma sabahları kalkıp sana kahvaltı ya da akşam yemekleri hazırlamamı bekleme. Kısacası bundan sonra ne halin varsa onu gör..."
Sinirle yanından gitmek yerine kalktığım yere tekrardan oturarak elime telefonu alıp öfkeyle Selen'e mesaj yazdım. Aras da bir süre sessizce başımda durmuş sonra da salondan ayrılmıştı. O gidince başımı kaldırıp salona baktım. Az önce aklımda milyon tane cümle varken ben saçma sapan ağzıma ne geldiyse onu söylemiştim. Peki, o neden sesiz kalmıştı. Öylece her şeyi kabullenen bir karaktere sahip değildi. Başımı arkaya yaslayarak gözlerimi kapattım.
Tekrar gözlerimi araladığımda acıktığımı fark edip mutfağa gidip kendime yemek hazırladım. Tek kişilik hazırladığım yemeğimi afiyetle yerken bir ara Aras mutfağa gelip kendine meyve suyu almıştı. Elindeki tek bir bardak meyve suyuyla bütün geceyi geçirmiş akşam yemeği yememişti, Sabah olup işe gittiğimizde de söylediğim gibi ona kahvaltı hazırlamamıştım. Öğleden sonra Aras şirketten çıkınca sekreterine gidip bir şeyler yiyip yemediğini sordum. O ise hiçbir yemediğini söyledi.
Bu adam ne yapıyordu. Hiç değilse öğle yemeği yemeliydi. Peki, ben neden vicdan azabı çekiyordum. Ona her şey müstahak değimliydi. Akşamüzeri eve geldiğimde Aras da sekiz gibi eve gelip çalışma odasına tıkanmıştı. İlk üç günümüz iletişim kopukluğuyla geçmişti. Ve benim canım hiç olmadığı kadar çok yanıyordu. Aras sadece üç gündür doğru düzgün yemek yemiyordu ama üç günde yüzü çökmüştü. Kocamın zayıflarken ilk yüzünden kilo verdiği düşünülürse olaya müdahale etmem gerekiyordu. Bu yüzden vicdan azabıyla akşam için yemek hazırlamıştım. Hem bende ki inat neydi ki zaten yemek yapıyorsun adam da yanında bir tabak yese ne olacak. Onun ev yemekleri haricinde yemekleri sevmediğini bile bile ona eziyet etmem en çok benim kanıma dokumuştu.
Aras'ın çalışma odasını iki kez tıklatınca kapıyı açıp içeriye baktım. Aras başını masaya dayamış öylece uyuyor gibi bir hali vardı. İlk onu öylece görünce ürksem de başını kaldırıp bana bakınca rahatlamıştım. "Yemek hazırladım sende bana eşlik etmek ister misin?" Bana yorgun argın bakarken "Aras aramızda ateşkes ilan edebiliriz. Hem sen demiyor muydun? Dünya onca insan aç yatarken bizim yemekleri israf etmemiz günah diye. Lütfen yemeğe gel..."
Aras cevap vermese de geleceğinden emindim. Salona geçtiğimde çorbayı kaseye koymaya başlamıştım. Aras da ağır adımlarla masaya gelip sessizce oturmuştu. Aslında ben yüzüne bakıp konuşmayacaktım fakat bu hali sessizliği azap veriyordu. Üç gündür ağzını bıçak açmayışı beni ürkütüyordu. Sandalyeyi çekip oturduğumda "Senin en sevdiğin çorbayı yaptım umarım beğenirsin." Aras çorbasından bir kaşık aldıktan sonra halsiz şekilde eline sağlık demişti.
Bende o an daha çok korkarak elimi alnına götürdüm. Yüzünün kızarıklığı sinirinden değildi. "Senin ateşin var yanıyorsun..." Aras geçiştirse de ateşi vardı. Ah aptal kafam adama bir kase çorbayı çok görerek iyi halt etmiştim. "Çorbanın hepsini içecek sonra da gidip duş alacaksın." Tepkisiz şekilde çorbasını içmeye devam etmişti. Benimse vicdanım her saniye biraz daha sızlıyordu.
Allah'ım bu gibi durumlarda sevgimin her geçen gün azalması gerekmiyor muydu? O halde ben neden arttığını hissediyordum. Aras çorbasını bitirdikten sonra ana yemeğe geçmeden odasına gideceğini söyledi. Bende duş alacağını sanıp masayı kaldırmıştım. Odasına kontrol amaçlı gittiğimde değil duş almak üstündekilerle yüzükoyun yattığını gördüm.
"Aras sana duş almanı söyledim uyumanı değil." Aras'ın kolundan dürttüm ama bana mısın demedi. Sonunda pes edip sırt üstü yatınca elimi alnına koydum. Sanki ateşi her saniye biraz daha artıyordu.
"Aras hemen kalk duşa gireceksin."
"İyiyim ben Arya dinlenirsem daha iyi olurum."
"Eğer kalkıp duşa girmezsen ölümü öp..." En nefret ettiği sözü koz olarak kullandığımda gözlerini aralayıp bana ölümcül bir bakış attı. Sonra oflayarak yatakta doğrulmuş bende koluna girmiştim. Banyoya beraber girdiğimizde duşa kabini açıp içeriye girmesi bekledim o da soyunup öyle girdi. "Soğuk suda duş alacaksın yoksa işe yaramaz."
Aras duşa kabine girince eline fıskiyeyi tutuşturdum. O da soğuk suyu ayarlayıp suyu ilk koluna tutunca titremişti. Bende bir anlık gafletle yanına girerek elindekini alıp suyu üzerine tuttum. Aras biraz daha titreyince benimde kalbim sızlamıştı. O an kinimi öfkemi unutup kocama sarıldım. Beraber suyun altında ıslanırken akan suyu gözyaşlarımı çok güzel saklamayı başarmıştı.
"İyi olacaksın ben hep senin yanındayım. Sen beni bıraksan da ben seni hiçbir zaman bırakmayacağım."
VE BÖYLECE BİRBİRİNİ DELİCESİNE SEVİP AYNI ZAMANDA ACI ÇEKEN AŞIKLAR GÖRMEDİM DEMEZSİNİZ...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AHMAK KOCAM 🚬
Roman pour Adolescents# 1 - rastgele Her erkek can yakar mı?... Baktım sana.. Kızgın değilim, kırgın değilim, dargın değilim.. Kısacası artık ben sana "hiç bir şey" değilim!