1.Tanıtım

8.3K 294 16
                                    

Acının nasıl hissettirdiğini ilk öğrendiğinde, yaşı haricinde her şeyi hatırlıyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Acının nasıl hissettirdiğini ilk öğrendiğinde, yaşı haricinde her şeyi hatırlıyordu. Bütün çıplaklığıyla gözlerinin önünde duran anılar silinmemek için ant içmiş gibiydiler. Sanki uçurumun kıyısında oturuyordu da, anıları birer birer akıp gidiyordu aşağı. Fakat o kalıyordu. Belki de sonunu izlemek sonunu yaşamaktan daha çok acı veriyordu ruhuna. Nitekim, zaman diğerlerinin aksine akmamak için yemin etmişti bu kez.

Kollarını açıp, o uçurumdan aşağıya bir kuş gibi süzülmeyi hayal ederek gülümsemiş ve kendisine ızdırap veren bu duyguya yabancı kalmıştı. Şaşırmamalıydı değil mi? Bununla yüzleşeceğini herkes biliyordu. O hariç, ölümün ona uğramayacağını etrafındaki herkes biliyordu. Bu bir hediye olamazdı. Sevdiği insanların ölümlerine tanıklık edecekti. O duracaktı ve etrafından birileri gelip gidecekti. Fakat o lanetlenmişcesine olduğu yerde sayacaktı. Zaman, etrafında alay edercesine ona dokunmadan seyredecekti.

Ona dokunmadan herkesi alıp götürecekti yanından.

Sadece izleyecekti.

Önemli olan sonsuz yaşam mıydı? Yoksa anlamlı yaşamak mıydı?

Yeryüzü ve gökyüzü arasındaki her canlı sessizlik yemini etmiş ve ona arkalarını çoktan dönmüştü. Uçurumun kıyısında oturuyor olmasının nedeni onu arzulamaktan değil, ona olan merakındandı. Ölümü merak ediyordu. Bakışları ufuk çizgisinde heybetli bedeniyle arkası dönük olarak oturan kişiye kaydı. Sanki ayakları yeryüzüne baş kısmı da gökyüzüne değiyordu. Öylesine ihtişamlıydı ki. Doğduğundan beri onun yüzünü hiç görmemişti. Hep ufuk çizgisinde tek başına oturur vaziyetteydi.

Dilden dile dolaşan söylentilere göre, o kafasını her sol tarafa çevirdiğinde bu topraklar yağmurla buluşur, gökyüzünün kapıları ardına kadar açılır ve kıyameti hissettirircesine çölü ayağa kaldırırdı. Tuhaf bir şekilde aralarında aşılması imkansız mesafeler olsa da ayağa kalkarak ona bakmaya devam etti. Arkasını dönmesini istiyordu! Arkasını dönüp onu bu lanetten kurtarmasını istiyordu.

Ama o bakmadı.

Başı sol tarafa doğru hafifçe döndüğünde, kalp atışları hızlanmıştı. Esen sert rüzgarla uçuşan pelerini, bedenini sarmıştı. Onu duyuyor muydu? Yutkunmayı bile başaramazken yarılacak gibi gürleyen gökle irkildi.

''Korkma! Bazen güzel şeyler gelmeden önce kötü olanı gönderir.''

''Neden?'' diye sordu sıktığı yumruğuyla.

''Çünkü gelecek olanın değeri ancak onsuzluğu tadarken bilinir.''

ERİHA ÇOK YAKINDA YENİ BÖLÜMLERİ İLE SİZLERLE OLACAK, BİZİMLE KALIN🙈


ERİHAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin