ℒℒℒ
-koyu kısımlar rüya ve halüsinasyon sahneleridir-
☈DÖRDÜNCÜ KISIM:TİLKİNİN ÇIĞLIĞI
Tutulmuş bir soluğun içinde çaresizce çırpınan kalbi daha da hızlı atıyor ve varlığını hatırlatmak istercesine etrafa gürültüsünü yayıyordu. Saniyeler yerini dakikalara bırakırken genç kadın gözlerini yere saplanan hançerden ayırmamıştı. Onun sessizliği ortamdaki gerginliği arttırırken kimse konuşmaya cesaret edemiyordu. Nihayet başını yerden kaldıran Eriha dikkatli bakışlarını genç adamın üzerinden çekmeden ayağa kalktı. Onun ardından tüm kabile boyunlarını yere eğerek geri adım atmıştı. Fakat Zafir ne geri adım atıyor ne de yüzünde en ufak bir pişmanlık barındırmıyordu. İnip kalkan göğsünün ise öfkeyle dolup taştığı kolayca fark ediliyordu.
Derin bir nefretin kıvılcımları çoktan oluşmuş ve ateş etrafa sıçramıştı.
''Ne istiyorsun?'' diye sordu genç kadın. İki basamak ilerisine saplanan hançere bakmıyordu artık.
''Asıl siz ne istiyorsunuz? Masum insanları öldürmekten vazgeçmeyecek misiniz!'' dediğinde adeta kükremişti. Sesi tüm kalabalığı yarıp geçerken biraz önce konuşan adam tekrar söze girdi.
''Bu ne cürret! Liderimizle böyle konuşmaya nasıl cesaret edebilir! Efendim hemen gerekeni yapın! Bu saygısızlık yalnızca size değil, tüm kabilemize yapılmıştır''
Kısık sesli konuşmalar adamın sözlerini onaylarcasına çıkıyordu kalabalıktan. Bu büyük saygısızlığın elbette bir cezası olmalıydı.
''Sana işlerimize karışmaman gerektiğini söylemedim mi?'' diye çıkışan kadın sanki salonda Zafir'den başka kimse yokmuş gibi yalnızca ona bakıyordu.
''Nahar'ın yanımda öldüğünü hepiniz biliyorsunuz! O kadın ölümsüz dediğiniz halde öldü! Üstelik yanında bir başkasını kurban vermeden!''
''Bunu yapmak zorundayız!'' Keha nihayet konuşmaya dahil olmuştu. Uzun beyaz saçlarıyla arka taraflarda olsa da net bir şekilde görünüyordu. Konuştuğunda önünde ki kalabalık hızla ona yol açmıştı. Ağır adımlarla orta alana ilerlerken Eriha'ya karşı bir selam vermiş ve tekrar Zafir'e dönmüştü.
''Önceleri yaralı olduğum için bunun bir rüya olduğunu düşünüyordum ama gerçek bu değil. O kadın benim yanımda öldü. O öldüğünde yağmur yağdığını kendi gözlerimle gördüm!''
Mavi gözlerindeki parıltılar o günü hatırladığında istemsizce gerilmiş ancak bunu büyük bir ustalıkla gizlemişti. Eriha kalktığı gibi yavaşça oturduğunda başını hafifçe yana yatırdı. Bu adam hakkında ne yapacağını bilemiyordu.
''Haklı olabilir. Nahar ölmek için başka kimseye ihtiyaç duymadı.'' dedi Eriha. O da o günü anımsamıştı. Yaşlı kadının cansız bedeninin yanında duran Zafir'de ondan farksız değildi. Ölmek üzereydi... Belki de onu buraya hiç getirmemeliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ERİHA
Science Fiction─ XXI-VI-MMXX ─ ''SONUMUZU İZLEMEYECEK MİSİN! ZAFERİNE ULAŞMAN İÇİN BİZE DİZ ÇÖKTÜRMEN YETMEZ! ŞAHİT OL! TOPRAĞA SENİN YÜZÜNDEN AKACAK HER DAMLA KANA ŞAHİT OL!'' Duyduklarıyla adımlarını yavaşlatan genç adam yumruğunu sıkarak arkasını döndü. Hal...