Onunla çalışacağını düşünmek bile her an bayılmasına sebepti ama bunu göstermemek için çok ama çok büyük bir çaba gösteriyordu. Bilerek rahat kıyafetler giymiş ve onu önemsemediğini göstermeye çalışmıştı ama yine de içten içe onun düşüncelerini merak ediyordu.
Ya onu beğenmezse?
Ya Irene'e kalbini kaptırdıysa?
Sorular büyük bir tufanı zihninde yaratırken derin bir nefes alıp tam setin olduğu yere geldikleri anda menajeri ile yavaşça arabadan indi. Güneş gözlerini acıtsa da bile etrafa hızla bakındı.
Ve anında onu buldu.
O sırık boyu ile insanların arasında gülümseyerek duruyordu Chanyeol.
Üzerine bedenini saran güzel bir kazak ve siyah kot pantolon giymişti. Paltosu Soo Jin'e yorgan olabilecek büyüklükte olsa bile ona tam olmuştu ve dağınık siyah saçları ile uyum sağlamıştı.
Çok yakışıklıydı.
Soo Jin için.
İşin şaşırtıcı yanı Soo Jin onun gülümsemesini gördüğü anda dudaklarında engelleyemediği bir gülüşün var olduğunu fark etmişti. Ona kırgınlıkları olsa bile onun mutlu olması hala onu mutlu ediyordu.
Zaten aşk böyle bir şey değil miydi?
Onunla olmasan bile onu düşünmek bile kalbini ferahlatırdı.
En sonunda Soo Jin'in gözleri daldığı noktadan tanıdık bir yüz ile kurtuldu. Gördüğü kişi ile Soo Jin anında ufak bir çığlık attı.
"Baekhyun!"
Her zaman sıcak gelen kolların arasına giren Soo Jin istemsizce rahatlamıştı. Yataktan uyanıp yeni geldiği belli olan Baekhyun yine aynı sevimli hallerindeydi. Büyük ihtimalle onları kontrol etmeye gelmişti ama bunu fark ettirmemeye çalışıyordu.
"Buraya neden geldiğini sormalı mıyım?" dedi Soo Jin gülümseyerek.
"En yakın arkadaşımı öldürmediğini görmem gerekiyordu."
Arkadan gelen başka bir tanıdık ses ile Soo Jin'in gözleri anında Sehun'u buldu. Baekhyun'a göre çok daha erken uyanmış duran Sehun, siyah gözlüklerinin ardından Soo Jin'e sırıtıyordu.