Bbo Bbo.

2.7K 254 166
                                    

Ayguğğğ, ben geldim dcfvgbhnjmkö

Size sürpriz yapayım dedim.

Yeni bölüm sizin olsun bakalım :) Özellikle @noxamara bu bölüm sana gelsin. Dünya'nın ilk Chanmur ship hikayesini yazdı, beni çok ama çok mutlu etti xcvbghnjmkölç


Geçmiş...

Onu yakalamam gerekiyordu.

Arkamdan seslenen dans partnerim veya hocamın hiçbir önemi yoktu. Nedeni ise belli değil miydi? Chanyeol'un gözlerinde gördüğüm öfke ve hayal kırıklığının sebebi olmak istemiyordum. Kalbimin bir odasını verdiğim bu adamın hislerini önemsiyordum. Neden böyle yaptığını anlamam gerekiyordu, ona ulaşmalıydım.

SM'in çalışma odalarının olduğu koridorda koşturmaya devam ederken tam o sırada asansöre önünde bekleyen Chanyeol'u gördüm. Nefes nefese bedenim ile tam ona ulaşmak için tekrar harekete geçecek iken ise ona yaklaşan Irene'i. Küçük eli, Chanyeol'un koluna cüretkarca dokunuyordu ve benim adımlarım ise bir anda durmuştu.

Kalbim sıkışmıştı.

Bir kere bile hissetmediğim duygu olan kıskançlık tüm bedenimi sarmıştı.

Irene ile Chanyeol birbirlerine bakıp konuşurken sadece olduğum yerde kaldım. Ve ben kendime gelene kadar ise asansörün kapıları kapandı. 

Yetişememiştim.

İşte tam bu anda hayal kırıklığı bedenimi ele geçirirken vazgeçmiştim. Belki de sorunu başkaydı. Belki de benimle ilgisi bile yoktu. Omuzlarım çökük bir şekilde her şeyden vazgeçmeye hazır bir halde çalışma odasına dönmek için hareket ettim.

"Korkak mısın?"

Yanı başımdan gelen ses ile Sehun'u duvara yaslanmış bir şekilde gördüm. Gözleri kapanan asansör ve benim aramda giderken omuzlarımı silktim.

"Ne yapmamı istiyorsun Sehun?" dedim öfke ile.

"Aşık olduğun insanı kaybetmeden yakalamanı istiyorum."

Kaşları çattım ve Sehun'un yavaşça bana yaklaşmasını izledim.

"Haftalardır her saniyeyi birlikte geçiriyorsunuz. Birbirinizi gördüğünüz anda gözleriniz parlamaya başlıyor. Kıskançlık ise birbirinizi başkalarıyla gördüğünüzde filizleniyor. Sence de buna artık bir çözüm bulma vaktiniz gelmedi mi?"

"O beni öyle..."

Cümlem hızla kesildi.

"Sen onu sevmeden o seni sevdi Jiji."

Cümleler ile kalbim hızla çarpmaya başladı. Sehun ise sonunda eğilip alnıma küçük bir öpücük bıraktı ve saçlarımı usulca okşadı.

"Koi No Yokan. Bir insanı gördüğün anda onu seveceğini bilmektir."

Koi No Yokan.

Bu kelime zihnimde yankılanmaya başladığı anda merdivenleri gözüme kestirdim ve Sehun'u arkamda bırakıp hızla inmeye başladım. Asansörün zemin kata indiğimi gördüğüm anda ise hızımı daha da arttırdım ve insanlara çarpmadan geçmek için çabalamayı bile bıraktım.

3.KAT

Ona ulaşacağım.

2.KAT

Az kaldı, Fighting Jiji!

1.KAT

Irene'i öldüreceğim.

ZEMİN KAT.

Koi No Yokan.

En sonunda nefes nefese geldiğim zemin kat ile karnımı tutarak etrafa bakmaya başladım. Sonuçta uzun boylu bir maymunu aramak ne kadar zor olabilirse öyle zorlanabilirdim. Bunu hatırlayarak gözlerimi etrafta gezdirdim ve en sonunda yemekhanenin kapıları ardında Chanyeol'u gördüm.

Hala yanında olan Irene'e tahammülüm olmayarak onlara doğru ilerledim ve Chanyeol'un kolunu sertçe çektim. Konuşmaları kesilen ikilinin gözleri bana dönerken dudaklarımdaki alaycı gülüş ile konuştum.

"Bölmüyorum ya?"

"Aslına bakarsan bölüyorsun." 

Gelen sevimsiz Irene yorumu ile gözlerimi devirdim. Bana hala öfkeyle bakan Chanyeol'e bakışlarımı çevirdim.

"Konuşmak istiyorum."

"Ne hakkında?" dedi ifadesiz soğuk bir ses ile.

Kalbim acısa da umursamadım.

"Özel olarak konuşmak istiyorum."

"Konuşacak bir şey yok."

Chanyeol yemekhanede kalabalığın içinde olduğumuzu fark etse de bana böyle davranmaktan vazgeçmemişti. Hatta umursamayarak omuzlarını silkti. Herkes bize dönmüş ve Irene sinsi bir şekilde sırıtmaya başlamışken ise kalbim kağıt kesiklerine bulanmıştı. Bu yüzden daha fazla düşünemedim. Daha fazla kalbimin acısının artmasına izin veremedim.

Kolunda duran elimi yavaşça bıraktım ve hayal kırıklığı ile yavaşça geriye doğru bir adım attım. Kahve gözlere bakmaya korkarak gözlerimi kaçırdım.

Ağlayamayacaksın Jiji.

Onun için ağlamayacaksın.

Bunu tekrar ederek zor da olsa attığım adımlar ile çıkışa yürümeye başladım ve tam o sırada o iğrenç alaycı sesi duydum.

"Chanyeol biliyorum, Soo Jin'in ikizi ve arkadaşları seninde yakın arkadaşların ama sana bu kadar yapışmasına neden izin veriyorsun? Şimdiden bir sasaeng'e sahip olmuş gibisin."

İşte o kelime ile adımlarım durdu.

Sasaeng?

Beni ruh hastası hayranlar ile mi karşılaştırmıştı bu kız?

Kalbimin acısı azalıp öfke tüm bedenimi doldururken artık hiçbir şeyi umursamıyordum. Onlara sasaeng kimmiş gösterecektim. 

Adımlarım tekrar onlara doğru dönerken bize bakan tüm gözleri umursamadım. Her şeyi bir kenara bıraktım ve Chanyeol'un omuzlarına hızla ellerimi koyup başını bana doğru eğdim. 

"Ben sasaeng değilim Park Chanyeol." 

Kahve gözleri şaşkınlık ile aralanırken ise dudaklarımı hızla onun dudaklarına yapıştırdım.

Ben Kim Soo Jin, Park Chanyeol'u ilk defa böyle öpmüştüm.

Ben Kim Soo Jin, Park Chanyeol'u ilk defa böyle öpmüştüm

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


YAZAR NOTU: Bu anın kendim ile gerçek olması dileğiyle şu anda dua ediyorum cdfvgbhnm

Acaba akşam bir bölüm daha atsam mı? Buraya kalp bırakanlara göre atacağım ehehehe :)

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.

Görüşürüz!!!

Koi No Yokan | Park ChanyeolHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin