ÇOK İŞİMİZ OLACAK

2.5K 151 164
                                    



Belki imana gelirdi ancak o zamana kadar nikahsız bir şekilde nasıl yaşayacaktı. Ya Müslüman olmazsa!

Çiğerlerini genişletmeye çalışırcasına aldığı nefsini tuttu.

-İntikam almaya kalkar mısın? Bomban elinde patlar işte.

*****************

Zilha aklında bin bir düşünceyle akşama kadar rahat edemem diye kendini çarşıya attı. Mağazalara bakınırken vitrindeki bir elbiseye takıldı gözü. Elbiseyi incelerken vitrin camında ki yansımasını fark edince çarşı gezerekte rahatlayamayacağını anlayıp tekrar konağa dönmeye karar verdi. 

Çınaroğlu konağı 

Murat, kendi canını ve abisini hiçe sayıp kaçan şimdi ise yüzü yerlerde dolanan kardeşinin yüzüne bakıyordu. Bazı insanların hakkettiği  mutluluklar elinden insafsızca çalınırken bazıları hakketmediği mutluluklarla mükafatlandırılıyordu. Peki kıymetini biliyorlar mıydı? Murat Esma ile nasıl konuşacağını kara kara düşünürken Ceylandan yardım dilense dönüp bakar mıydı yoksa derdini bahane edip sırtını mı dönerdi. Murat düşüncelere dalmışken yanına gelen Yusuf'u farketmemişti. Yusuf Murat'ın telefonuna gelen mesaj sesini duyunca Murat'ı sarsmaya başladı. Abi mesaj geldi. Gözlerini Ceylana hayal kırıklığıyla diken Murat Yusuf'un abi HASRETİM kim mesaj yollamış önemli olabilir demesiyle birden kendine gelip telefonu kaptı Yusufun ellerinden. Titreyen parmaklarına ha gayret deyip mesajı açtı. Bir gün daha fazla bekleyemem araya başka keder girmeden gel istet yazan mesajı görünce ne yapacağını düşünmeden ne söyleyeceğini hesap etmeden aradı Hasretini. ikinci çalışında açılan telefonda ki Esma'sının ağlayan sesini dinledi. Tek kelam etmeden ruhlarına kazınmış sevdaları dökülüyordu ikisininde gözlerinden birbirlerinin ağlamalarını dinleyerek su serptiler nemrutun ateşine atılmış yüreklerine. 

Düğün haberini alan ağalar Hasanla Ceylan'ı evlerine göndermişlerdi. Kuzgun konağında bir telaş başlamıştı. Bir taraftan kıyılacak nikâh hazırlıkları yapılırken bir taraftan yapılacak düğünü konuşmak üzere akşam gelecek olan Çınaroğlu'na ziyafet hazırlanıyordu.

Kan dökülmeden sonuca ulaşmanın ve Zilhadan kurtulmanın mutluluğuyla Meryem Hanım dört dönüyordu.

Zilha odasında akşam için hazırlığını yapıp aşağıya indi. Hasan'ı salonda düşüncelere batmış oturur görünce yanına gitti. Zilha'nın geldiğini gören Hasan ayağa kalkıp ablasına sarıldı. Zilha üzerinde ki şaşkınlığı atamadan konuşmaya başladı Hasan.

-Affet beni abla

- Ben bir şey yapmadım Hasan. Yusuf çıkıp gelmeseydi Murat ile Esma'yı feda etmeyecektim.

-Yok abla sen başından beri haklıydın. Küçüklüğümden beri hep beni korumak istedin. Kendimden bile. Ben senin söylediklerinin yerine nefsime hoş gelenin peşinden koştum tükendiğimi fark etmeden. Şimdi anladım ama geç kaldım.

Zilha Hasan'ı her kelimesinden sonra daha çok sardı. Ağlamaklı sesiyle

-Niye geç kalasın Hasan? sahip çıkın birbirinize. Ders çıkaracak kadar hata yaptın temiz at artık adımlarını sen niyetinde samimi olursan Rabbim affeder. Rabbim affederse kullarına affettirir.

- Bilmiyorum abla o yürek bende var mı? Bilmiyorum.

Hasan konuşurken ablasını kollarından bırakmak istemiyordu. Bunca sene babasını ve annesini arkasına alıp diklendiği ablasını şimdi yaslanacağı tek duvar olarak görüyordu. Ölüm korkusu ablasının bunca sene anlatmak istediklerini bir ayda öğretmişti Hasan'a. Hepsi gerçek hepsi doğruydu.

sev "SEN YA! " beniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin