YENİ SAYFA

2.5K 140 63
                                        

-Öyle olsun Yusuf Bey.

-Kol kola girmiş hoş bir sohbet hayaliyle dışarı çıkan Züleyha ve Hanna, Ali ve Yusuf'un arasındaki gerginliğin sebebini anlayamadan Ali sinirli bir şekilde ayağa kalktı.

-Züleyha hazırlan gidiyoruz. Nikahsız, bir adamla aynı evde kalamazsın.

* * * * * * * * * * * * * * *

- Züleyha hiçbir yere gidemez.

-Buna sen mi karar vereceksin? Hangi sıfatla?

- Kocası olma sıfatıyla.

- İspatlaman gerekiyor. Belge göster bana Yusuf Bey.

- Belgesiz de olsa yaşı beraber yaşamamız için sorun değil. Ne burada ne Türkiye'de kimse karşı koyamaz buna.

-Sana öyle gelebilir Yusuf Çınaroğlu. Ya Züleyha nikaha kadar benimle gelir yada ortalığı öyle bir karıştırırım ki Züleyhanın yanına istesen de uzun süre yaklaşamazsın.

-Nasıl olacakmış o iş?

- Beni seven fazlaca tanıdığım var. Seve seve şirket dosyalarını gözden geçirebilirler.

-Umurum da değil.

- YETEEEEER. Yeter. Huzur yok mu bana bu dünyada. Kurtuldum geldim diyorum. Artık bana da "ne istersin ne düşünüyorsun?" diye soran olacak diyorum. Hayallerim savruluyor sağa sola. Neden bana soran olmuyor? Sen dayı böyle mi koruyacaktın beni? Neden benimle gelir misin demiyorsun? Ya sen neden sor bakalım gelecek mi diyemiyorsun? Sana karşı nasıl bir yanlışım oldu da güvenmiyorsun bana? İkinizle de gelmiyorum. Tek başıma gidiyorum.

Ceketini ve çantasını almak için vestiyere ilerleyen Züleyha Hanna'nın meraklı bakışlarıyla karşılaşınca sinir anında İngilizce konuşmadığını fark etti. Hannanın yanına yaklaşıp" burada bunlarla kalmak istemiyorum." Deyip ilerledi.

-Bende gelmek istiyorum Züleyha.

Masanın üstündeki araba anahtarını uzatan Hanna, Züleyhaya arabada bekleyebileceğini söyledi. Züleyhanın ardından ağızları açık öylece dikilen Ali ve Yusuf'a yaklaşıp tırnaklarını ikisinin de kollarına geçirdi.

-Şu gövdeniz yerine beyinlerinizi geliştirebilseydiniz hem böyle saçmalıklarla uğraşmazdık hem de gerektiğinde sizi rahatlıkla gebertebilirdim.

- Teyze...

-Kes Yusuf.

Züleyhayı nasıl teselli edeceğini düşünerek attı adımını sokağa. Ne söylemeliydi? Nelerden hoşlanırdı acaba? Arabaya bindiğindeyse istemsizce derin bir nefes doldurdu ciğerlerine.

-Seni ağlarken bulacağımı düşünüyordum.

- Ağlama sırası değil. Eziyet etmek istiyorum.

- Gidip kalacak bir yer bulalım önce. Biraz dinlenirsin istersen. Sonra gezip bir şeyler yerken konuşuruz.

- Tamam.

* * * * * * * * * * *

-Beğendin mi yediğin haltı?

-Neden benim suçum oluyormuş? Damat bozması değil misin? İlla dikleneceksin. Şurada kahvaltımızı yaptık iki kelime konuşacaz tutturdun teyzem de teyzem diye. Yan bakışımı mı gördün de saçmaladın.

-Sana güvenmiyorum dedim mi? Böyle bir yakınlığa razı değilim dedim. Yeğenlerinin etrafında dolanan birileri olsa sanki niyetlerini soracakmışsın gibi sataşıyorsun bana.

-Haklısın kabullenemezdim. Sende böyle anlatsaydın. Neyse olan oldu madem böyle karıştı ortalık yapalım şu nikahı.

-Hayda! Hak vermese nikah hak verse nikah. Yapacam diyorum. Niye bekleteyim.

sev "SEN YA! " beniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin