Episode 5| Admiration
Ah yeşil gözler!
Spot ışıkları senin üzerinde parıldar.
Ve nasıl biri seni inkar edebildi
Ben buraya bir yükle geldim
Ve sen beni çok fazla hafiflettin
Şimdi seninle tanıştım
(Coldplay - Green Eyes
Tiffany
"Yaptığı çok mantıklı bir şeydi," diye Sara'yı savunurken Vincent'ın ağlamamak için kendisini sıkmaktan kızaran gözlerine baktım. "Beni şimdi bırakırsan ilişkimiz sonsuza dek mükemmel kalır." diyerek Sara'nın son repliğini söylediğimde Vincent da gülümseyerek Nelson'ın cevabını söylemişti. "Hayat mükemmel değildir."
Arabayı Thames Nehri'nin kenarına çektiğinde havanın ne kadar güzel olduğunu düşündüm, dolunay vardı. Ayın en sevdiğim haliydi, romantik geliyordu.
"Eğer ölümcül bir hastalığın olduğunu bilseydin, çevrendekilere söyler miydin?" diye sorduğumda başını koltuğunun başlığına yasladı. "Muhtemelen söylemezdim." dedi. Tatmin olmuş bir şekilde gülümsedim. "Bana acıyarak veya normalden daha iyi bir tutumla yaklaşmalarını istemezdim."
"Öleceğini bilmekle tek başına başa çıkmaya çalışmak yorucu olurdu." dediğinde "Muhtemelen," diye yanıtladım ve ben de başımı geriye doğru yasladım.
Bir süre durup sessizlik içinde dolunayı izledik.
Rahatsız edici bir sessizlikten ziyade rahatlatıcıydı ve ilk kez konuşmadığım bir zaman diliminde acı çekmek yerine huzur dolu hissediyordum.
Vincent
"Fotoğrafı gördüğümde evde tektim ve ne olduğunu anlamam uzun sürmüştü. Ciddiyim, birileri gelene kadar, yaklaşık bir saat, tepkisizce fotoğrafa bakmıştım."
"Benim yanımda Danielle vardı. Eğer o olmasaydı ciddi şekilde kendime zarar verirdim. Krize girince ne yaptığımı bilmiyorum."
Nasıl aldatıldığımızı öğrendiğimizi anlatırken, söylediği bu sözlerle içgüdüsel olarak bileğine baktım. Her ne kadar sokak lambaları aydınlatıyorsa da, bileğindeki izleri görmem için yeteri kadar aydınlık değildi. Onu ilk kez, klinikte uzanırken gördüğümde kazağının sıyrılmış kolundan sol bileğinde gördüğüm izler o an pek bir şey ifade etmemişti, sonuçta tanımadığım birisiydi ancak şimdi o izleri de ona sebep olan düşüncelerini de yok etmek istiyordum. Işıkların altında parlayan nehir kadar durgun bir şekilde bana döndüğünde bakışlarımı bileğinden çekip gözlerine diktiğimde ağlamamak için kendisini sıktığını gördüm.
Aniden gelen bir istekle ona sarıldığımda, bunu bekliyor gibi başımı göğsüme gömmüş ve hıçkırmaya başlamıştı. Bu durumda yapabileceğimin en iyisini yapıp onu inandırmak için konuşmaya başladım.
"Her şey çok güzel olacak, söz veriyorum."
O ağlamaya devam ederken elimi nazikçe saçlarının arasında gezdirmeye başladım, şampuanının çiçekli kokusu etrafa yayılıyordu.
"Geçmeyecek gibi geliyor ancak geçecek. Daha önce de bu hisse kapıldığın pek çok kez olmuştur ve aştın, bu da zorlayıcı bir engel ancak geçecek, yalnız değilsin ve birlikte aşacağız, söz veriyorum."
Omuzlarının sarsılışı yavaşlarken "Neden ben?" diye zorlukla konuştuğunu duydum. Hıçkırıklarının arasından gelen boğuk sesi, düşüncelerimi seslendiriyor gibi hissetmeme neden oluyordu. "Nefes aldığım her saniyeden nefret ediyorum, kendimden de ama ondan bir türlü nefret edemiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Laughed to Life • Zayn Malik | (UNEDITED)
Fanfiction❝Senin aşkına sahip olmam, onu kaybetmem anlamına da geliyor. Ve ben, ne seni ne de senin aşkını kaybetme düşüncesine katlanamıyorum.❞ * İşte olmuştu, onu kaybetmiştim ancak aşkı hala benimleydi. Sonsuza dek ve daima. * HİKAYE ŞU AN UNEDITED HA...