Episode 11| Problem

2K 109 20
                                    

Episode 11| Problem

Birbirimizi tanımanın tam zamanı dedikten sonra Vincent herhangi bir şekilde cevap vermemişti. Bu davranışı kalbimi kırıyordu. Uzun bir süre cevap vermesini beklemiştim ancak o başını iki eli arasına almış bir şekilde duruyordu.

Sessizliğe dayanamayarak "Sanırım acıktım." dediğimde "Galiba ben de." diye konuştu.

O kadar uzun süre sessiz kaldıktan sonra söylediği sözler, konuşma yetisini kaybetmediğini belli ediyordu.

Bu odadan eğer Liam'ın dediklerini konuşmadan çıkarsak bir daha hiçbir zaman konuşmayacağımızı biliyordum. "Zayn." diye mırıldandığımda bana bakmadan ayağa kalktı ve duymamış gibi "Sanırım pizza söylemeliyiz." dedi.

Belki de gerçekten duymamıştır diye düşünerek tekrar "Zayn." dediğimde telefonunu çıkararak "Pekala, pizza sevmiyorsan taco da sipariş edebiliriz." diye konuşmuştu.

Bu davranışı içimde bir şeylerin parçalanmasına neden olmuştu. Konuşmak istememesini anlayabiliyordum. Bir ilişkiden yeni çıkmıştık. Kötü bir ilişkiden. Konuşmak yerine duymazdan gelmesi garip bir şekilde kötü hissettiriyordu. Hadi ama, iki gün önceye kadar onu en iyi anlayan kişiydim. Şimdi de anlatsa, anlayışla karşılardım.

İç çekerek "Zayn." diye son kez konuştuğumda kararlı ses tonumdan dolayı başka bir konu hakkında konuşmak yerine sıkılgan bir tavırla bana bakmıştı.

"Tiffany," diye söze gireceği sırada elimle onu durdurdum. Sevgili olmak istemediğini böyle belirtmesine gerek yoktu. Açık kahverengi gözlerine baktığımda yavaşça konuştum.

"Birbirimizden hoşlanmamız, gerçek bir şeylerin içine gireceğimiz anlamına gelmiyor, endişelenmene gerek yok." Yüz ifadesi tepkisizdi. Hiçbir duyguyu belli etmeyecek derecede düz bir ifadeye sahipti.

"Ben sana değer veriyorum, hem de çok. Ancak Liam, anlattıklarımı farklı yorumlamış. Senden hoşlanmıyorum."

Ve o an zaman durmuş gibi hissettim. Bana dediği her güzel söz, belimden tutuşu veya beni öpüşü zihnimin duvarlarına çarpıp başımı ağrıtırken yutkunmaya çalıştım ancak nefes bile alamıyordum. Kalbimde fiziksel bir ağırlık hissetmemin normal olup olmadığına bile emin değildim.

Yüzümü görmemesi için ayağa kalktığımda derin bir nefes aldım ve omzumun üzerinden ona gülümseyerek döndüğümde tek istediğim sesimi kontrol edebilmekti.

"E o zaman, endişelenecek hiçbir şey yokmuş ki."

Titremeyen sesim, -ve tabii ki krizlerden dolayı titremeyen bedenim- mutluluk vericiydi.

Elleriyle oynamasına karşı gözlerimi devirme isteğimle başa çıkmaya çalışırken kendini açıklamak için konuşmaya başladı.

"Ben-"

Sözünü keserek "Sorun değil, Zayn. Hak veriyorum. Hadi şimdi bir şeyler yiyelim." dediğimde dudağını ısırdığını görebiliyordum.

Ne düşündüğüme emin değildim ancak dediği her şey en başa dönmemi sağlamıştı. Kendimi sevmeyi yeni yeni öğrenirken şimdi tekrar bir gerçek suratıma vurmuştu. Hiç kimse benden hoşlanmazdı. Mükemmel bir fiziğe sahip bir sürü ünlü kişi varken sahte sevgili olayı için beni seçmemelilerdi. Hoşlanmamasına cidden hak veriyordum. 

Kapıya ilerlerken mırıldandığını duydum.

"Harry, seni öptü mü?"

Başımı iki yana sallayarak gözlerine doğrudan baktım. "Hayır, ben öptüm." dediğimde gözlerinin kahverengiden elaya dönüşünü izledim. "Harry'nin yaptığı içkiden bir tane içip sarhoş oldum. Sonra benim sarhoş olduğumu fark edip durdurdu ve kahve yaptım.

Laughed to Life • Zayn Malik | (UNEDITED)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin