Episode 8| Kisses

2.5K 109 10
                                    

Episode 8| Kisses

Daha önce hiç böyle hissetmemiştim.

İçimde bir şeyler oluyor.

Ne olduğunu bilmiyordum dudaklarımız dokunana kadar.

Şimdi bunun aşk olduğunu biliyorum.

(Kent Moran - Never Be The Same)

Vincent

Odada oluşan şok sessizliğini, mükemmeliyetçi olmasıyla beni sinir eden Phoebe tekrar bozdu. "Söylediğin yalan cidden çok şeker Vincentius, tabi ki hepimiz aranızda özel bir bağ olduğunun farkındayız ancak bu bağın bu kadar geliştiğine inanmamız için hiçbir kanıtınız yok."

Sinir olduğum şekilde bana hitap etmesini göz ardı etmeye çalışırken neden kanıtlama çabasında olalım diye düşündüm. Sonrasında dediği şeyi tekrar düşünmek duraksamamı sağlamıştı. Aramızdaki özel bağın herkes tarafından bilinmesine duraksamıştım, tam anlamıyla biz kendimize bile ifade edemiyorduk ancak Phoebe bunu kolaylıkla söyleyebiliyordu.

Harry'ye baktığımda dudakları dümdüz bir haldeydi. Dudağımı ısırdım, pes etmek üzereyken Tiffany ayağa kalkıp yanıma geldi. Kendinden emin duruyordu ancak aynı zamanda birkaç saniye içinde ağlayacak gibiydi.

"Vincent, aşağıya inmek için üstünü giyeceğin zaman kazağını ters giymişsin, yeni fark ettim. Ah, bu arada bu yeterli bir kanıt mı Pheeby?" dedi ve ağzı hala açık olan grup arkadaşlarıma bakarak kayıtsızca "Sizinle, yaşadığımız şeyi bu kadar ince ayrıntısına kadar paylaşmak istemezdik ancak kontrol manyağı bir arkadaşım var, biliyorsunuz." Diye devam etti.

Herkes sessiz kalmış bir şekilde bizi incelerken Harry'nin sinirle güldüğünü gördüm ve başımı yere eğdim. İnanmaması gerekiyordu.

Şaşkınlıktan ilk kurtulan Colin ortamdaki gerilimi değiştirmek için "P-pekala, nasıl bir film istersiniz?" diyen sesine iç çektiğimde başımı kaldırarak kızardığına emin olduğum Tiffany'ye baktım. Beyaz cildinde belirgin şekilde kızarmış yanaklarını incelerken eğer bu odada biraz daha durursa bayılacağını biliyordum.

"Biz çıksak aslında herkes için daha iyi olur." dediğimde Tiffany başını hızla salladı, bunu beklediğini biliyordum.

Tam kapıdan çıkacağımız sırada Harry'nin "Tabi, biz genç aşıkları tutmayalım." dediğini duyunca omzumun üstünden ona döndüm. Yanında oturan Louis'nin bana sertçe baktığını görebiliyordum.

"Aşık değil, sadece-" diye kendisini açıklamaya çalışan Tiffany'nin yoğun stres altında kaldığını anlayabiliyordum. Harry, Tiffany ortamda yokmuş gibi, "Colin, macera filmi mi izlesek ki?"dediğinde suratına yumruk atmak istedim.

Tiffany'nin omuzları düşmüş ve ağzı aralanmıştı. İnce bileğini kavrayıp evden çıkmak için arkamdan sürükledim.

Hiç konuşmadan sessizce yürüyorduk. Yağmur dinmiş, ortalığa hoş bir koku bırakmıştı ancak etrafta kimse yoktu. Boş sokaklarda ilerlerken hıçkırık sesleri üzerine ona döndüm. Normal olmayan bir şeyler vardı. Üzerinde ceketi olduğu halde titriyordu. Yüzü bembeyazdı ve ağlıyordu.

"Dinle, benim hatam ancak başka çaremiz yoktu." diye söze girdiğimde kızardığını fark ettim ancak utandığı zamanki kızarmalarından değildi. Boğazından minik bir inilti çıktığında sokağa baktım. Hiç kimse yoktu. Boğuluyormuş gibi sesler çıkaran Tiffany, kalbimin ağzımda atmasına sebep olurken "Tiffany, ben buradayım. İyi misin? Özür dilerim." diye bağırdım sesimi duyurmaya çalışarak. Hıçkırık sesleri o kadar artmıştı ki kendi sesimi zor duyar hale gelmiştim.

Laughed to Life • Zayn Malik | (UNEDITED)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin