Tiffany
Başımla onaylayıp tereddüt etmeden kollarımı boynuna doladığımda, başını omzumla boynum arasındaki girintiye gömmüştü. Yavaş ve uzun nefesler aldığını hissedebiliyordum. Verdiği ılık nefesler eşliğinde elimi yavaşça sırtında gezdirirken yardımcı olmaya çalışarak "Evelyn ile böyle olduğu için özür dilerim." diye konuştum.
Harry ve Evelyn'in ilişkisini "nasıl" tehdit ettiğimi içeride Niall kibar bir dille anlatmıştı ve şimdi Harry'nin bana karşı "bir şeyler" hissetmiş olduğunu biliyordum. Niall sakince anlatırken Zayn bakışlarını boşluğa dikmiş, Liam Niall'ın cümlelerini tamamlamış ve Louis ise yüz ifademdeki en ufak değişimi zihnine kazırcasına beni izlemişti.
Yavaşça benden ayrıldığında "Böyle olması gerekiyordu galiba." diye konuştu. Gözleri bana bakmak yerine boşluğa bakıyordu ve yüzüme bakmaya çekiniyor gibi duruyordu, benden hoşlandığını bildiğimi tahmin ediyor olmalıydı.
"Eğer senin üzülmene bir şekilde sebep olduysam, bunun için de çok özür dilerim Harry. Bu isteyeceğim en son şey çünkü." diye mırıldandım.
Başını, sürekli ovuşturduğu ellerine eğmesine rağmen gülümsediğini görmüştüm ancak gerçek bir gülümseme olup olmadığına emin değildim.
"Biliyorum ve bunun için minnettarım." dediğinde gülümsemeye çalıştım.
Odayı bir sessizlik sardığında çıkmak için oturduğum yerden kalkıp kapıya doğru ilerledim.
"Kim anlattı?" diye sorduğunda bunu gerçekten konuşup konuşmayacağımızı anlamak için ona döndüm. Ben konuşma bitti ve bir daha bu konuyu hiç konuşmayacağız gibi düşünmüştüm. Yeşil gözleri keskin bir şekilde doğrudan bana bakıyordu, on saniye önceki haline kıyasla daha farklı bir ruh haline sahip gibi duruyordu.
"Neyi?" diye kararsız bir ses tonuyla sorduğumda net bir şekilde yanıtladı.
"Senden hoşlandığımı kim anlattı?"
Bu kadar kolay söyleyebilmesi tuhaf hissettiriyordu. Şu an onun yerine ben utanıyordum ve yanaklarımda giderek artan yanma hissi, kızarmaya başladığımın habercisiydi.
Eski oturduğum yere oturduğumda boğazımı temizledikten sonra konuştum.
"Niall ve Liam," diye kısaca yanıtladığımda başını salladı ve "Ne anlattılar peki?" diye sordu.
Dudağımı ısırarak "Harry," diye mırıldandım, nasıl anlatmam gerektiğini bilmiyordum. Anlatamayışımı umursamayarak başını iki yana salladı ve konuşmaya başladı.
"Seni ilk gördüğümde kahverengi çiçekleri olan bir elbise giyiyordun, saçların ev için fazla özenliydi. Cildin, gözlerin, gülümsemen kısacası sen mükemmel bir şekilde parlıyordun. Sadece beş dakikacık konuşabilmiştik ancak senin ağzından çıkan her söz kulağıma dünyanın en güzel melodisi gibi geliyordu. Sonradan o zamanki sevgilin Nick ile buluşacağını öğrenmiştim ve bu beni derinden sarsmıştı, ama umrumda değildi. Sevgilinin olması veya seni bir daha göremeyecek olmam umrumda değildi. Umursadığım tek şey sendin."
Bakışlarını tepkimi ölçmek ister gibi bana çevirdiğinde başımı yana eğerek devam etmesine izin verdim.
"Sonra Liam'dan senin fotoğraflarını istedim, uyandığımda seni ve gülümsemeni görmeye ihtiyacım vardı. Çizim yeteneğim olmamasına rağmen milyon kez seni çizmeyi ve yüz hatlarını ezberlemeyi denemiştim. Tek düşünebildiğim sendin, çocuklara seni anlatmaya başlamıştım. Sonra Zayn bir sahte buluşmaya gitti ve o kişinin sen olduğunu öğrendim. Beni 'sahte' bir buluşma olduğuna ikna etti ancak sürekli seni görecek ve sevgili gibi davranacak olması zihnimde sürekli yankılanıyor ve içten içe onu kıskanıyordum. Çok fazla şey paylaşmaya başlamıştınız. Senin ilk sigara deneyimini Danielle'dan saklamak için Zayn "Biz Tiffany ile öpüştük." demişti ve öyle bir şey yapmadığınızı düşünsem bile yapmış olma ihtimaliniz pek de uzak gelmemeye başlamıştı. Seni yavaşça kaybettiğime emindim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Laughed to Life • Zayn Malik | (UNEDITED)
Fiksi Penggemar❝Senin aşkına sahip olmam, onu kaybetmem anlamına da geliyor. Ve ben, ne seni ne de senin aşkını kaybetme düşüncesine katlanamıyorum.❞ * İşte olmuştu, onu kaybetmiştim ancak aşkı hala benimleydi. Sonsuza dek ve daima. * HİKAYE ŞU AN UNEDITED HA...