Hırsız

921 14 2
                                    

Toprak,açlıktan ölecek galiba.Yada ben öyle düşünüyorum.Canım kardeşime yemek bulamazsam,kendimi asla affetmem.Ağlayıp zırlayan Toprak kucağımda,sahile doğru inmeye başladım.3 gün önce botlarımın ayağımdan fırlayıp araba altında ezilmesi sonucu,elimde kalan tek şey,botumun ezik tokasıydı.Hem ayağıma bir şey bulmak,hem de Toprak'ın karnını doyurmak için,deniz kenarında güneşlenen insanları gözlemeye başladım.Bir kız ve bir anne-ki zengin oldukları çok belliydi-kıyafetlerini ve plaj terliklerini bırakıp denize girdiler.Bayağı açıldılar.Açıkçası iyi yüzücülerdi.Ben,Toprak'ı geniş yapraklı bir palmiyenin altına bırakıp,kadının eşyalarına yaklaştım.Tam sarı plaj çantalarını kapıp gidiyordum ki,yandaki biri:

-Kızım ne yapıyorsun?O bizim Reyhan'ın çantası.

-Yok teyzecim,ben onların görevlisiyim.Beni çantayı almak için şey ettilerdi,dedim.Pek toparlayamamıştım ama kadının,söylediklerimi ölçüp biçmesine izin vermeden,koşmaya başladım.Kadının,üzerimdeki giysi bile diyemeyeceğiniz paçavralarla beni hizmetçi sanması zordu.Bende deli gibi koşmaya başladım.Zaten yıllardır bunu yaptığım için hiç zorlanmadım.Ayıptır söylemesi çok iyi bir koşucuyumdur.Asıl adım Alev ama,buradaki herkes adımı unuttu.Hırsız diyorlar bana.Belkide çok çaldığımdandır.Ama ben öyle eve girip çalmam.Böyle sokaktakilerden çalarım işte.Bir nevi kapkaççı.Ama ben kötü bir amaçla çalmam.Zaten parada çalmam.Anca kıyafet veya yiyecek çalarım.O da Toprak için.Yoksa ben kendi yağımla kavrulup giderim.Aslında eskiden güzeldim de.Ama ailem ölmeden önce.O trafik kazasına güçlü bir küfür savurup,önüme döndüm.Toprak,hala geniş yapraklı palmiyenin altındaydı.Onu kucağıma alıp,bisikletimi bıraktığım alana doğru yürüyüşe geçtim.Yorulunca,Toprak'ıda bir kenara bırakıp,çantayı açtım.İçinden,bir büyük bir küçük terlik,plaj havlusu,bir kutu ıce tea,bir kutu süt ve bir çikolata çıktı.Ben,ıce teayı kafama diklerken,sütüde Toprak'a içirdim.Soğuk soğuk,iyi gelmişti ıce tea.Çikolatanın ucundan azıcık kırıp,ağzıma attım.Geri kalanını canım kardeşime yedirdim.Cebime baktığımda,bir toka,kağıt parçaları ve 2-3 bozukluk dışında hiçbir şey olmadığını gördüm.Sinirle avucumu sıktım.Bu gece zor geçecekti.Kıymet Arseli'den çaldığım saate bakınca,22:30 olduğunu gördüm.Vaaaay,geç olmuş.

Sahile doğru,tekrar yürümeye başladım.Fırıncılar kapanıyordu.Koşarak,cebimdeki bozukluklarla bir ekmek aldım.Şimdi yine beş parasızdım işte.O palmiyenin altına gittim.İki tana plaj havlusunu,Toprak'a güzelce sardım.Üşütecekti zavallı.Çantayı biraz daha karıştırınca,siyah,büyük bir hırka gördüm.Bunu da kendi sırtıma koyarken,zengin ve küçük Ayşe'den çaldığım,Bisan marka bisiklete atladım.O sırada,üstü açık,spor tarz beyaz bir BMW,çamurları üstüme sıçratarak geldi.İçinden DÜNYA YAKIŞIKLISI bir adam indi.26-27 yaşlarında olmalıydı.Bende 20.Olur muydu bu iş.Ayyy,bende bu sokakta kala kala iyice saçmaladım.

Havalı adam,yanıma yaklaştı:

-Nolduuuuuuuuuuuu,bir şey mi olduuuuu?dedi dalga geçercesine.Ben:

-Dikkat etsene öküz.Baksana üstümü ıslattın,diye bağırdım.

-Noldu,üstündeki paçavralar çok mu değerliydi?

-Bana bak Zengin Çocuğu.Yürü git işine.

-Ben Çınar.Zengin Çocuğu değil adım.

-Bende Abizittin.Ayyy çok meraklıydım adını öğrenmeye.

-Peki Abizittin.Çok memnun oldum.

-Hahahaha,dedim hiç gülmeden.Ben Alev.Tanıştığımıza memnun olmadım.

-Ben çok memnun oldum,diyen Zengin Çocuğu,aptal bir sırıtışla arabasına yöneldi.Bagajdan birkaç poşet alıp bana fırlattı:

-Alll,giyersin.Ayyyy,bu kardeşinde çoook tatlıymış.Kaç yaşında.

-5,diye mırıldandım.Zengin Çocuğu,bana birkaç poşet daha fırlatıp,itiraz etmeme fırsat bırakmadan basıp gitti.Çok sinirlenmiştim.Sinirim yatışınca,poşetleri incelemeye başladım.Bir sürü büyük kıyafeti,küçük kıyafeti ve daha neler neler.....

Toprak'ın üstünü değiştirip,kendi üstümüde bir mağazanın kabininde-görevliler sorun çıkartsada-giyip çıktım.Tam olmuşlardı.Acaba bu Çınar denilen Zengin Çocuğu,hazır bekliyormuşçasına hemen çıkarıp nasıl vermişti.

ERTESİ GÜN

Bugün,Toprak'ı arkama koyup,bisiklete bindim.Ama tam çakıl taşlı alandan geçerken,paaaaaaaat diye yere savruldum.Bisiklette üstüme düştü.Son anda Toprak'ı tuttum da,yara almadan kurtuldum.Zaten yıllardır eskimiş olan bisikletin,tekerleği bir yere,selesi bir yere savrulmuştu.Ben,acıyan dizime bakamadan,bisikleti oracıkta bırakıp,çeşmeye doğru yürüdüm.Toprak'da peşimdeydi.Sarı çantayı,peşimizden sürüklüyordu.Bu plaj çantasının içinde,hem Reyhan'ın olanlar,hemde Zengin Çocuğunun verdikleri vardı.Ben,çeşmede dizimi yıkadım.Çok kötü yarılmıştı.Hemde yarılan yerine topraklar girmişti.Kanımda yapış yapış olmuştu.Ne kadar yıkasamda,topraklar bir türlü çıkmıyordu.O sırada,onun sesiyle,dünkü çocuğun sesiyle irkildim:

-Nolduuuu,bisiklet sürmeyide mi bilmiyomuş,dedi alaycı sesiyle.Ama önüme gelip,dizimin halini görünce,tavrı değişti:

-Naptın sen bu dizineeee?diye bana bağırarak,beni kucağına aldı.Toprak ise,her zamanki gibi paşimizdeydi.Bizi,arabasına götürdü.Ne kadar çırpınsamda,beni bırakmıyordu.Beni ön koltuğa koydu.Toprak'ı ise,arka koltuğa oturtup,emniyet kemerini bağladı.Sonra,delice bir hızla ,hastaneye sürmeye başladı.

BU ÇOCUK NE ZAMANDIR BENİMLE İLGİLENİYORDU.BZ DAHA DÜN YTANIŞMAMIŞMIYDIK.BEN ONUN GÖZÜNDE BİR FAKİRDEN BAŞKASI DEĞİL MİYDİM.BİZ,DÜN ÜSTÜME ÇAMUR SIÇRATMASIYLA TANIŞMAMIŞMIYDIK.YOKSAAAAAAA,ÖNCEDEN DE TANIŞIYORDUK DA BEN Mİ BİLMİYORDUM

HırsızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin