Multimedya: Duman - Her şeyi yak.
İyi okumalar.
8.Bölüm: Tefekkür
Sandalyenin arkasından bağlanmış olan ellerimi sanki ipten kurtarabilecekmişcesine çekmeye çalışırken, karşımda dikilen adamın gözleri yüzüme tırmandı. Adamları tanımıyordum. Daha önce hiç görmemiştim, ve benden ne istedikleri hakkında bir fikrim yoktu. Saatlerdir uyuduğum için bu mekanda ne süredir bulunduğumu bilmiyordum. Karşımda ki adam hiç konuşmayacakmış gibi bana bakmaya devam ederken sıkıntıyla nefesimi dışarıya üfledim. "Kimsin sen? Neden buradayım? Neden beni kaçırdınız?" Kollarını göğsünün üzerinde bağlarken kalçasını arkasında duran masaya yasladı.
"Şöyle bir düşünürsek..." dedi işaret parmağını çenesinin altına koyup düşünür gibi yaparken. "Sanırım seni şantaj olarak kullanacağız." İçimden gözlerimi devirirken kime karşı beni şantaj olarak kullanabileceklerini düşündüm. Bu arada, adam açık sözlüydü ve bu hoşuma gitmişti. En azından dürüsttü. Derin bir nefes aldım. "Kime karşı kullanacaksınız beni?" diye sorduğumda hafifçe güldü. Adam orta yaşlarda gibi duruyordu, fazlasıyla karizmatikti. Bu detayları boşverip kendimi adamın sözlerine odakladım. "Orası şimdilik seni ilgilendirmez. Merak etme, sana zarar vermeyeceğiz. Tabii, bu durum amacımıza ulaşabilirsek geçerli olacak."
Kafamı iki yana salladım. Kaçırılmak artık bir hobim gibi bir şey olmuştu. Her hafta düzenli olarak kaçırılıyordum. Önemli olan ise artık korkmuyor, bu duruma alışıyordum. Kafamı geriye yaslarken gözlerimi sıkıca kapattım. Midemden kırmızı alarm sesleri gelince acıktığımı fark ettim. "Sanırsam acıktım. Yemek var mı?" Adamın hırıltılı nefesi gittikçe daha çok yaklaşınca gözlerimi açıp, bakışlarımı tam önümde dikilen adama çevirdim. "Yemek yok." dedi stabil bir ses tonuyla. "Bu da bizim sana ufak çaplı bir hediyemiz olsun? Ne dersin?" Alaycıl bir ifadeyle gülerken odadan çıktı.
Sinirle bağlı olan ayaklarımı yere vurmaya çalıştım. Dalga geçerek konuşması beni öfkelendiriyordu.
Bir an önce buradan kurtulmam gerekiyordu. Ama nasıl? Gözlerim odanın her bir köşesinde gezinirken az önce ki adama lanetler yağdırdım. Adam, oda da kaçabilmeme yarayacak hiçbir alet, ya da başka işime yarayacak bir şey bırakmamıştı. Dudaklarımı kemirmeye başlarken ayağa kalkmaya çalıştım. Tabi, ayaklarım bağlıyken bu çırpınışlarım boşunaydı. Aklıma bir fikir düştüğünde sinsice gülümsedim. Sırtım duvara fazlasıyla yakındı. Biraz daha geriye doğru gittiğim de artık ellerim soğuk duvara değiyordu.İpi duvara sert ve bir o kadar da hızlı bir şekilde sürtmeye başladım. Yakalanmamam gerekiyordu. Dişlerimi sıkarken ipi daha da hızlı duvara sürtmeye başladım. Yaklaşık beş dakika sonra ip çözülmüştü. Zafere ulaşmanın verdiği sevinçle ellerimi ayağımda ki ipe götürdüm. Bir çırpıda ayaklarımda ki ipi de çözmüş, ayağa kalkabilmiştim. Acıyan bileklerimi ovuştururken duvarda ki küçük pencereye doğru ilerledim. Parmaklarımın üzerinde dururken gözlerim mekanın ön tarafında gezindi. Bir tane iri adam, iki tane de cılız bir genç vardı.
Pencerenin önünden çekilip kapıya doğru ilerledim. Acaba kapının önünde koruma varmıdır ki? Bu ihtimale karşı bağlandığım sandalyeyi elime aldım. Kapıyı ses çıkartmamaya çalışarak hafifçe araladım. Biraz uzağımda bir adam vardı. Arkasından yavaş adımlarla ilerleyip elimde ki sandalyeyi bütün gücümle kafasına geçirdim. Adam anında yere yığılırken gözlerimi telaş içinde hızlıca kırpıştırdım. Elimde ki sandalyeyi yere bırakıp yerde yığılmış olan adamın belinde ki silahı elime aldım. Şanslıyım ki ucunda susturucu vardı. Sırıtırken koridorun sonunda bir gölge gördüm. Alelacele kendimi geriye doğru çektim.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölümün Soğuk Sesi
Teen FictionAslında, bu kemlik dolu dünya da her şeyin bir karşılığı vardır. Seversen, sevilirsin. Aldatırsan, aldanırsın. Kötülük düşünürsen, kötülük bulursun... İyilik düşünürsen, iyilik bulursun. Gülersen gülücük bulursun, asarsan yüzünü asık suratla karşıl...