İyi okumalar.5.Bölüm: Korku
Gördüğüm şey gerçek miydi?
Karşımda dikilen adam babamdı.
Hayır, hayır. Bu rüya falan değil, gerçek!
Yüzümdeki gülümseme iyice yayılmış, sıktığım ellerimi gevşetmiştim. Babamsa, yüzünde hafif alaycıl bir sırıtma ile İlkay Bey'e bakıyordu. Sonunda bakışları beni bulduğunda bir kez daha 'baba' diye mırıldandım. İç çekip bana doğru gelmeye başladı. Dayanamayıp ben de ona doğru hızlı adımlarla gittim. Kollarımı bedenine sararken gözlerimi kapattım. "Baba... Babacım, geldin!" diye fısıldadım kulağına. Kolları belimin üzerinde dolanıyordu. "Geldim tabi." diye mırıldandı.
Peki benim burada olduğumu nereden, nasıl öğrenmişti? Tabi ya, babam İlkay Bey'i tanıyor olmalı. Belki de ondan, Korel'in babasından şüphelenip buraya geldi. Aklımı kurcalayan soruları bir kenara itip kollarımı babamdan çektim. Gözlerim yüzüne tırmandı. Onun gözleri ise İlkay Bey'e. Babam omuzlarımdan tutup beni kenara çekti, daha sonra İlkay Bey'e doğru birkaç adım attı. "Kızımı kaçırmak ha?" dedi pis pis sırıtarak. Onun bu hâllerini seviyorum. Bakışlarım İlkay Bey'in yanında duran Korel'e kaydı. Onun da bana sert bir şekilde bakıyor olduğunu gördüğümde yutkunarak bakışlarımı ondan çektim. Yüzümdeki gülümseme yavaşça silindi.
İlkay Bey'in de artık yüzünde hafif bir tebessüm vardı. "Ne oldu? Çok mu ucuzca?" Babam elini 'hayır' anlamında sallarken, gözleri evin içinde tur atmıştı. Buraya daha önce gelmiş miydi? Onlar daha önceden tanışıyorlar mıydı? Ah, bu cevapsız sorularımı kendime değil, babama sormam gerekirdi. Ve ortam fazlasıyla müsait değildi. "Sadece... İki olgun insan gibi bu işi konuşarak çözebilirdik." Babamın gözleri omzunun üzerinden beni buldu. "Kızımı kaçırarak değil." Daha sonra İlkay Bey'e doğru bir adım attı. Artık dip dibeydiler. "Bunun bedelini ödeyeceksin." Sert, soğuk ve bir o kadar da duygu barındırmayan sesiyle İlkay Bey'i açık açık tehdit etmişti.
İşte benim babam!
Ellerimi arkamda bağlarken hafifçe gülümsedim.
Tabi, İlkay Bey bu sözlerin altında kalmaya pek yanaşmadı. İlk önce oğluna daha sonra bana baktı. Kaşlarım çatılırken bağladığım ellerimi çözdüm. "Kızının yanında seni küçük düşürecek pisliklerini söylemek istemiyorum. Bu yüzden yarın bir akşam yemeği yiyelim. Madem konuşarak çözelim diyorsun bu meseleyi, biz de konuşarak çözeriz, Sami Özdemir." Boğazıma bir yumru geçirilmiş gibiydi. Güçlükle yutkundum. Babamın pislikleri... Ne gibi pisliklerdi bunlar? "Pekâlâ, anlaştık." dedi babam son derece soğukkanlılıkla.
Bana doğru döndü, kolumdan tutup dış kapıya doğru sürüklemeye başladı. Bahçeye çıktığımızda babamın tuttuğu koluma baktım. Kendime gelmem gerekiyordu. Sonuçta babam yüzünden kaçırılmıştım. Kolumu aniden kendime doğru çektim. Babam afallamışlıkla olduğu yerde durmuş bir koluma bir de yüzüme bakıyordu. "Bana her şeyi açıkla, hemen, şimdi!" Kaşlarımı sinirle çatmış, her an babamı öldürecekmiş gibi bakıyordum.
Derin bir nefes alırken ellerini beline yerleştirdi. "Açıklayacağım, fakat burası yeri değil. Eve gidiyoruz."
Yürümeye başladı. Gözlerimi hızlıca kırpıştırırken, "Ne? Dur, bekle!" diye bağırdım arkasından.
Gözlerimi devirip peşine düştüm. Bahçeden çıktığımızda babamın arabasının kaldırıma park edilmiş olduğunu gördüm. Arabanın kapısını açıp şoför koltuğunun yanında ki koltuğa yerleştim. Yumruk yaptığım ellerimi ceketimin cebine soktum. Babam aracı çalıştırmış çoktan sürmeye başlamıştı. Her şeyi fazlasıyla merak ediyordum. İlkay Bey'in babamla ne gibi bir alakası olabilirdi? Eve gidene kadar meraktan ölmesem iyidir. Yol boyunca babamla konuşmamıştım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölümün Soğuk Sesi
Dla nastolatkówAslında, bu kemlik dolu dünya da her şeyin bir karşılığı vardır. Seversen, sevilirsin. Aldatırsan, aldanırsın. Kötülük düşünürsen, kötülük bulursun... İyilik düşünürsen, iyilik bulursun. Gülersen gülücük bulursun, asarsan yüzünü asık suratla karşıl...