7.Bölüm: İhanet

102 4 0
                                    

Multimedya: Sezen Aksu - Biliyorsun.

Oldukça uzun bir bölüm yazdım. Umarım hoşunuza gider, iyi okumalar.

7.Bölüm: İhanet

Öfkeden alev saçan gözlerim babam ve sarışın, lanet olası kadın üzerinde gidip geliyordu. Hiç bu kadar çaresiz hissetmemiştim. Ne yapacağımı bilmez bir şekilde olduğum yerde dikiliyordum. Bu benim babam olamazdı ki, benim babam anneme aşıktı. Benim babam annemi unutup, başka bir kadın ile sarmaş dolaş, bu oda da, bu şekilde duramazdı! Gözlerim dolduğu için etrafı buğulu bir şekilde görüyordum. Titrek bir şekilde aldığım nefesim, babamın kadının yanından kalkıp bana doğru gelmesiyle hırıltılı bir hâle büründü. "Gelme." diye tısladım sert bir şekilde, beni dinlemedi. Üzerime doğru gelmeye devam etti.

"Kızım... Her şeyi yanlış anladın. İlk önce sakin ol, oturup konuşalım?" Ağzımdan istemsizce bir kıkırtı döküldü. Konuşalım diyordu. Utanmadan geçmiş karşıma konuşalım diyordu! Onunla konuşacak bir şeyim kalmamıştı. Anneme ihanet etmişti, daha düne kadar fotoğraflarına bakıp göz yaşı döken adam anneme ihanet etmişti! Kalbim yerinden çıkacakmış gibi hızlı bir şekilde atarken, "Hiçbir şey konuşmayacağız." dedim. Öfkeden gözüm dönmüştü. "Sen benim babam değilsin! Anneme bunu yapamazsın, kahretsin yapamazsın!" Avazım çıktığı kadar bağırmıştım.

Güçlükle yutkunurken omzumun üzerinden bir yere sabitlendi bakışlarını. Gözlerimi babamın gözlerinden ayırmazken yeniden bana doğru bakmaya başladı. "Mihran... Gerçekten durum sandığın gibi değil, sadece..." Duraksadı. Ne yalan söyleyecekti acaba? Daha doğrusu beni inandırabileceği bir yalan bulabilecek miydi? Tanrım, ondan nefret ediyordum. Annemden başka bir kadına sarılamazdı. Annem yaşıyorken gözü babamdan başka bir adamı görmezken, babamın da aynı şekilde annemden başka bir kadını gözünün görmemesi lazımdı! Evet, bu böyle olmalıydı.

"Senin babalığına da, sana da, o kadına da lanet olsun. Anladın mı beni!" diye bağırıp arkamı döndüm. Dönmemle Korel ile burun buruna geldim. Küçük siyah noktanın etrafında ki yeşile bürünmüş gözleri donuk bir şekilde gözlerimin içine bakıyordu. Dudaklarımı birbirine bastırırken yanından sıyrılıp evin dış kapısından çıktım. Berbat hissediyordum. Anneme ettiği ihaneti, sanki bana etmiş gibi. Gözümden bir damla yaş akınca alelacele göz yaşını sildim.

Korel'in arabasının ön koltuğuna yerleşip başımı arkaya yasladım. Çok geçmeden Korel'de şoför koltuğuna oturmuş, aracı sürmeye başlamıştı. Ne olacaktı şimdi? Babam o parayı bulup İlkay Bey'e teslim etse ne olacaktı? Sanki yeniden evime dönebilecekmişim gibi... Tabiki de dönmeyecektim. İlkay Bey'in evinde de yaşamaya devam etmeyecektim. Beynim durmuş, sanki çalışmıyordu. Derin bir nefes alırken bir eve çıkabilme fikri aklıma düştü. En fazla kira da otururdum. Kira da otursam ne olacaktı ki beş kuruş param yoktu. Kahretsin! Her şey birbirine girmişti. Bir çözüm yolu bile bulamıyordum.

"Düşünmeye devam edecek misin?"
Bakışlarım anın da Korel'i buldu. Beni teselli falan mı edecekti? İstemsizce güldüm. Gülüşüm dikkatini çekmiş olacak ki tek kaşı havaya kalktı. Konuşacağını anladığımda ondan önce davrandım. "Seni ilgilendirmez." deyip bakışlarımı yola düşürdüm. Onun da gözlerini üzerimden çektiğini anlayabilmiştim. Aklıma yatan fikre uyacaktım. Muhtemelen her zaman ki gittiğim bar da işe girecek, hatta bir kız yurdunda kalmaya başlayacaktım. Yurtta kalma işini dert etmezdim, sorun her zaman ki pasif içici olarak gittiğim bara, artık işçi olarak gidecek olmamdı.

Ölümün Soğuk Sesi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin