17.Bölüm: Araf

54 4 2
                                    

Multimedya: Dolu Kadehi Ters Tut - Aldattın Mı

Keyifli Okumalar.

17.Bölüm: Araf

Duyduğum şeyler karşısında tepki veremeden öylece olduğum yerde duruyordum. Ne demişti o öyle? Sen annesinden ayırdın onu ama. Babam... Annemi öldürmüş müydü? Neden? Neden yapmıştı böyle bir şeyi? Nasıl kıymıştı ona? Öfkeden alev saçan gözlerim camın ardından hemen bana doğru bakan babamın yüzüne tırmandı. Dehşete düşmüş gibiydi. Allah'ım... Çıldırmak üzereydim. Benim öz babam annemi mi öldürmüştü şimdi? Sıktığım dişlerimin gıcırtısını duyuyordum. Yumruk yaptığım elimi bir hışımla büyük cama geçirdim. Cam anında tuzla buz oldu.

Pencerenin pervazına tutunarak salonun içine girdim. Babam ise hiçbir tepki vermeden öylece duruyordu. Fevri bir şekilde ona doğru ilerlerken gözüm dönmüş gibiydi. Sıktığım yumruklarımı göğsüne ard arda geçirmeye başladım. "Ne yaptın sen!?" Sesim bütün evi inletmişti. "Nasıl yaptın bunu!?" Bağırmamla gözlerini sıkıca kapatıp açtı. Aklımı kaçırmama ramak kalmıştı. Nasıl olurdu böyle bir şey? Annemi canından çok seven adam nasıl böyle bir şey yapabilirdi?
"Lanet olsun! Allah belanı versin senin!" Göğsüne vurmayı bırakıp bir adım geriledim. Göz yaşlarımı durduramıyordum.

Saçlarım yüzüme yapışmış, berbat bir haldeydim. "Susma! Konuş! Bir şey söyle! Nasıl ayırdın beni annemden anlat Allah'ın belası!" Gözünü kırpmadan dinliyordu beni. Gram pişmanlık yoktu gözlerinde. Sadece hüzün vardı. Bir şey söyleyecekmiş gibi oldu fakat konuşmadı. Susması daha da çok çıldırmama sebep oluyordu. "Kahretsin, kahretsin..." diye mırıldanırken başımı ellerinin arasına almıştım. Salonda volta atıyordum. "Nasıl yaptı, nasıl yaptı bunu..." Yere bakan gözlerimi babam demeye bile tiksidiğim adamın gözlerine çıkarttım. Hızlı adımlarla ona doğru ilerlemeye başladım.

Göğsünden sert bir şekilde ittirdiğimde tam arkasında duran masaya çarpmıştı. Masa geriye doğru kayarken sandalyeler gürültülü bir şekilde yere düşmüştü. Onun verdiği tepki ise sadece susmak ve izlemekti. "Bir şey söyle, susma diyorum sana anlat!" Konuşmamaya ant içmiş gibiydi. Bir hışımla İlkay Bey'e doğru döndüm. "Sen anlat! Ne biliyorsan hepsini anlat." Sözlerim karşısında babama kısa bir bakış attı. Daha sonra bana dönüp başını iki yana salladı. "Sakin ol, bunu babanın sana anlatması daha uygun olur." Güldüm. Size yemin ederim ki o an bir hastalıklı gibi güldüm. Tek elimle saçımı geriye attırdım. Hâlâ delirmiş gibi gülüyordum.

"Allah'ın cezaları! Niye susuyorsunuz!" derken yüzüm aniden ciddileşmişti. Nefes nefese kalmıştım. Elimle boynumu ovalarken sakin kalmaya çalışıyordum. Bakışlarım yeniden babam olacak şerefsize döndüğünde duvarda asılı duran raftan shot bardak aldığını gördüm. Hemen yanında duran raftanda bir bira alıp shot bardağa doldurmaya başlamıştı. Ona doğru ilerledim. Birayı elinden alıp sertçe yere attım. Babam şaşkınlıkla bana bakarken shot bardağı da alıp duvara fırlattım. Babam hafifçe yere doğru eğilip başını korumuştu. "Kaldır başını baba! Bak gözlerime! Bir korkak gibi kaçma, her şeyi anlat adi pislik herif!"

Elini yukarıya doğru kaldırdığında vuracağını düşünerek gözlerimi sımsıkı kapattım. Saniyeler sonra duyduğum tek şey İlkay Bey'in sesiydi. "Sakın böyle bir şeye bir daha kalkışma." Gözlerimi hafifçe araladığımda İlkay Bey'in babamın kolunu yukarıdayken yakaladığını gördüm. Göz yaşlarım yeniden akmaya başlamıştı. Çenem deli gibi titriyor, nefes dahi alamadığımı hissediyordum. "B-bunun bedelini ödeyeceksin." derken sesim o kadar kısık ve titrek bir şekilde çıkmıştı ki duyup duymadığından şüpheliydim.

Ölümün Soğuk Sesi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin