6.Bölüm: Başlangıç

94 7 0
                                    

Multimedya: Yirmi7 - Papatya.

İyi okumalar.

6.Bölüm: Başlangıç

"Benden kurtuluyorsun."

Sesimi duyduğu gibi kafasını hafifçe kaldırıp gözlerimin içine bakmaya başladı. İnkâr mı edeceksin baba? İlkay Bey'e itiraz bile etmemişti. Diretmemişti. Resmen beni evden göndermek için bahane arıyormuş. Ah, Tanrım... O evde, İlkay Bey'in evinde yaşamımı nasıl sürdürebilirim ki? En önemlisi babam gereken parayı nereden bulacak? Ne yapıp edip bulması gerekiyordu, İlkay Bey'e borcunu ödemesi gerekiyordu. Çünkü ben, o adamın evinde değil, kendi evimde yaşamak istiyordum. Bir an önce bu saçmalığın son bulması gerekirdi. Derin bir nefes alırken nefesimi dışarıya üfledim.

"Saçmalama Mihran. Senden kurtulmak istediğim falan yok." Duraksadı. Birkaç saniye sonra, "Merak etme o parayı en kısa sürede bulup, evine dönmeni sağlayacağım." dedi. Zahmet olacak ama? Elimde tuttuğum valizi bırakıp babama doğru birkaç adım attım. Ne olursa olsun o benim babamdı. Bu cümleyi sürekli kendime hatırlatıyordum. Özellikle ona sinirli olduğum zamanlarda. "Kendine iyi bak, baba." Kollarımı boynuna doladım. Sertçe solurken o da benim gibi kollarını bedenime sardı. Sanırım... Babamı özleyecektim.

"Sen de." diye fısıldadı kulağıma doğru. Kollarımı kendime doğru çektim, valizimi kavrayıp dış kapıya doğru ilerlemeye başladım. Bahçeye çıktığımda ilk Onur denilen şerefsiz gözüme çarptı. Gülümseyerek bana doğru geliyordu. Allah'ım, sabrımı sınıyor... Birkaç adım daha attığında artık yanımdaydı. "Seni ben bırakacakmışım, Sami Bey öyle söyledi." Gözlerimi sıkıca kapatıp açtım. Cevap verme gereği duymadan yürümeye devam ettim. Sonunda arabaya ulaşabilmiştim. Valizi bagaja yerleştirme işini Onur'a bırakıp ön koltuğa yerleştim.

Arabanın kapısı açıldığında bakışlarım koltuğa yerleşen Onur'a kaydı. Ona baktığımı fark etmiş olacak ki bir an da kafasını bana doğru çevirdi. Yüzünde ki pis sırıtış hâlâ gitmemişti. Öfke dolu bakışlarımı gözlerinden çekmedim. Pes edip önüne döndü ve arabayı sürmeye başladı. "Fazla sinirlisin." Bakışlarımı camdan dışarıya çevirdim. Onun yüzünü dahi görmek istemezken sesini duymak zorunda kalıyordum. Dişlerimi birbirine bastırırken, "Seni bağlayan bir durum?" diye tısladım. Ultra sapık bir adam ile aynı arabada olmaktan birazcık rahatsız olsam da bunu belli etmemem gerekirdi. Sanırım eve döndüğümde ilk işim bu konuyu güzelce babama anlatmak olacaktı. Ondan sonrası Onur için ölümdü herhalde. Babam yaşatmazdı.

"Aynı zaman da gıcık."

Gözlerim gözlerini buldu. "Çenen kapanacak mı?"

"Güzelim çenem kapanır da kapanmasına, açtığın yaralar kapanmıyor sorun orada."

Çok geçmeden bileğinde ki izi gösterdi. Eskiden yaşanmış bir olay üzerine kalan bir izdi. Bundan iki sene önce yine beni taciz etmeye çalışmıştı. Tabi buna boyun eğmeyip bir cam parçasıyla bileğini kesmiştim. Sanırım otuz dikiş falan atılmıştı. Hak etmişti, pişmanlık duymuyordum. Hatta daha fazlasını hak ediyor da pislik henüz babama söylemedim. "Siktir git." derken gözlerimi ondan çektim. Peki... Onur'un evli olduğunu söylemiş miydim? Ailesi, yani eşi ve çocuğu yurt dışında yaşıyor. Onur denilen piç ise her gün İstanbul da gününü gün ediyor. Ondan tiksiniyorum. Hatta nefret ediyorum.

Ölümün Soğuk Sesi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin