9.Bölüm: Kaçış

71 4 0
                                    

Multimedya: Teoman - Serseri

İyi okumalaarrr.

9.Bölüm: Kaçış

Kaşlarım çatık bir şekilde yeşillerine bakıyordum. Korel ise benim aksime bu durumdan gayette hoşnut gibiydi. Dudağının hafiften kıvrıldığını gördüğümde güçlükle yutkunarak bakışlarımı yüzüne tırmandırdım. Artık kendime gelip, saçma da olsa birkaç cümle söylemem gerekiyordu. "Ne yaptığını sanıyorsun sen oğlum?" dedim tek kaşımı havaya kaldırarak. Yok, bu çok erkekçe olmuştu. Genzimi temizleyip, "Üzerimden iner misin lütfen?" dedim. Yok yok, bu da resmen rica etmek olmuştu. Hiçbiri benlik değildi. Derin bir nefes aldım.

"Artık bir yaşam belirtisi verir misin?" dediğimde sesli bir şekilde güldü. "N-ne?" derken titreyen sesime lanetler yağdırmıştım.

"Sadece yaşam belirtisi mi vereyim?" Sıktığım dişlerimi gevşetirken ne demeye çalıştığını düşündüm. Oha..! Sapık!

Fevri bir şekilde onu üzerimden ittiğimde geriye doğru uçarak koltuğa oturdu. Üzerimi düzeltip oturduğum yerden alelacele kalktım. Bak ya! Hâlâ gülüyor! Öfkemi dizginlemeye çalışırken gözlerim üzerine döktüğüm içkiye kaydı. Tam da erkekliğine gelmişti, ve işemiş gibi duruyordu. Ağzımdan kaçan kıkırdamama kaşlarını kaldırarak tepki verdi. Benim gibi ağır çekimde kafası erkekliğine doğru eğilirken gözlerini sıkıca kapatarak kafasını yeniden kaldırdı. "Sanırım... Rezil oldum." Dudaklarımı birbirine bastırırken kafamı iki yana salladım. "Hak ettin." diye mırıldandırken yere düşürdüğüm tepsimi alıp Emre'nin yanına doğru ilerlemeye başladım.

"Kız sen adamın altında ne arıyordun öyle?" dedi Emre, gözleriyle Korel'i gösterirken. Ağzım ve gözlerim söylediği -ben fesat anladım- şeyle kocaman açılırken omzuna yumruk attım. "Oha, yavaş gel. Altında falan değildim... Yani, sadece şey oldu işte." Sanki doğru kelimeyi bulamıyormuş gibi birkaç saniyeliğine duraksadım. "Ya sanane, işine bak." deyip tepsiyi masanın üzerine bıraktım. İç çekip gözlerimi barın içinde gezindirmeye başladım. Bar gittikçe kalabalıklaşıyor, Dj Fuat abi insanları coşturuyordu. Cidden adamın adı Fuattı. Onunla tanışma fırsatım olmuştu.

Emre elime küçük tepsiyi tutuşturduğunda gözlerimi devirdim. Ne kadar sıkıcı bir işti bu böyle? Millete içkilerini götürmekten başka bir işe yaramıyordum. Bıkkınlıkla nefesimi dışarıya üflerken Emre'nin gösterdiği masaya doğru ilerlemeye başladım. Ama o koltukta bir sürü erkek oturuyordu! Ve ben hiçbirisine hizmet etmek istemiyordum. Kendime gözlerimi devirirken orta yaşlarda ki adamların yanına çoktan ulaşmıştım. Adamların hepsi bana selam -arada yavşaklık yapan da vardı- verip tepsi de ki içkilerini alırlarken mecburen gülümsetmiştim.

Tam arkamı dönüp gidecektim ki içlerinden birisi, "Mihran." dedi. Adımı nereden bildiğini merak ederken bedenimi adama doğru çevirdim. Tabi ya, yaka kartımda yazıyordu. "Buyrun?" Adam yüzünde pis bir sırıtışla kadehini bana doğru kaldırdı. Gözlerimi hızlıca kırpıştırırken bir yandan da sinirimi yatıştırmaya çalışıyordum. Adam resmen bana kadehini kaldırmıştı ya! O adam gibi koltukta oturan diğer adamlarda kadehini bana doğru kaldırıp gülmeye başladıklarında ağzım hafifçe açıldı. Hepsinin gözlerinin altında ki yatan imalar midemi bulandırmaya yetmişti.

"Piçler." diye tıslarken hızla adamların yanlarından uzaklaştım. Elimdeki tepsiyi masanın üzerine bırakırken Emre'nin bir kızla gülerek konuştuğunu gördüm. Bu normal bir gülüş değildi, bahse girerim kıza kur yapıyordu. Genzimi temizlerken onların yanına doğru iliştim. Kız işaret parmağını siyah saçlarına sarmış oynayıp duruyordu. Emre ise tek elini çenesinin altına koymuş kıza yiyecek gibi bakıyordu. Kızın bir hayli dövmesi vardı. Dövmesi, boğazından kollarına kadar uzanıyor, burnunda ki piercingi yüzüne değişik bir hava veriyordu. Bu tarzı sevmiştim, fakat asla benlik değildi.

Ölümün Soğuk Sesi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin