30.Bölüm: Kırgınlıklar

34 3 0
                                    

Multimedya: Tuğkan - Git.

Keyifli Okumalar. 💜

30.Bölüm: Kırgınlıklar

Tavan bana ben tavana bakıyordum. Sanırım en son lise ikinci sınıfa giderken sınav kağıdım ile bu kadar çok bakışmıştım. Saat sabahın körü, yani 06.20'ydi. Korel'i, Gül uyanmadan önce odadan güzelce postalamıştım. Şimdi ise Gül'ün bugün ki doğum gününü düşünüyordum. Henüz aklımda bir şey yoktu, Özgür manyağına danışsam iyi olacaktı. Komidinin üzerinde duran telefonumu alıp Özgür'ün numarasını tuşladım ve ses çıkarmamaya özen göstererek iki kişinin bile sığamayacağı o küçük balkona çıktım. Saniyeler birbirini kovalıyordu fakat Özgür
Bey telefonu açmıyordu.

Tam aramayı sonlandıracakken Özgür'ün baygın bir şekilde mırıldanışını duydum. "Ölmek üzere değilsen ve başın dertte değilse kapatıyorum." Gözlerim yerinden fırlayacakmış gibi olurken, "Bekle, kapama." dedim.
Duraksadı. "Kız sen bu saatte niye beni arıyorsun bakayım?" Gözlerimi devirirken şakağımı ovuşturdum.

"Bugün Gül'ün doğum günü, ne yapacağız bir fikrin var mı?" Birkaç küfür mırıldanırken, (yataktan düşmüş olacak ki bir patırdı ilişti kulağıma) "Kızım şimdi mi söylenir bu? Hassiktir! Taktik versene, ne yapılır böyle gibi zamanlarda? Yirmi tane lahmacun alıp üstüne mum mu diksekki, Gül sever lahmacunu. Allah'ım sevgilimin doğum gününü yeni öğreniyorum, ağzıma edecek benim iki gözüm."

Nefesimi dışarıya doğru üfledim.
"Valla biz insanlar böyle günlerde pasta ve hediye alıyoruz. Her neyse, benim aklımda bir fikir var." Omzumun üzerinden Gül'e doğru baktığımda kıpırdandığını gördüm.
"Mesaj atarım ben sana, şimdi kapatmam gerekiyor." Telefonu kapatıp odaya girdim. Gül gözlerini ovuştururken yattığı yerden doğruldu. Telefonu yatağın üzerine bırakıp dolabımın önüne geçtim. İçinden buz mavisi dar bir pantolon ve üzerine salaş bir kazak aldım.

"Ne zaman uyandın sen? Saat kaç?"
Göz ucuyla Gül'e baktım. Saçları hâlâ dünkü gibi aynı, güzel bir şekilde duruyordu. Acaba sadece benim saçlarım mı sabah uyandığımda elektrik çarpmışa dönüyordu? "Sabahın köründe ne uyandın kızım? Git uyu işte." Kollarını göğsünün üzerinde bağlarken omuz silkti. Onun bu hâline tebessüm ettim. Bir şey bekliyormuş gibi gözlerimin içine bakmaya devam etti. "Daha fazla bakışmaya devam edersek hipnoz olacağım."

Lavaboya girerken birkaç şey mırıldandığını duydum. Muhtemelen doğum gününü unuttuğumu düşünüyordu. Kısa bir duşun ardından temiz kıyafetlerimi giymiştim. Dişlerimi fırçalayıp saçlarıma da şekil verdikten sonra lavabodan çıktım. Telefonumu cebime attım.
Gül yatakları toplamış, pencereyi sonuna kadar açmıştı. Temiz havayı içime çektim. "Korel ile buluşmaya gidiyorum, ne zaman gelirim belli olmaz." Omzunun üzerinden bana ters ters baktı. Gülmemek için dişlerimi birbirine bastırıyordum.

"İyi, git." Kaşlarım havaya doğru kalktı. Anlamazlıktan gelerek konuştum. "Sen de bir hâller var ama, her neyse..." Bir şey söylemedi. Odadan çıktığımda bastırmaya çalıştığım gülüşüm dudaklarımın arasından firar etti.
Kıkırdayarak merdivenleri inerken telefonumu çıkarıp Özgür'ü aradım.

Ölümün Soğuk Sesi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin