8 : don't leave me alone in this lost planet

3.7K 419 266
                                    

"Büyük anne?"

Sırıl sıklam olduğum gecenin üzerinden bir gün geçmişti ve ben sabah aceleyle kalkmıştım çünkü alarmım çalmamıştı. İşe 3 saat geç kalmıştım.

Uyku sersemi bir şekilde şortumu düzeltip salık saçlarımı geriye atarken banyoya girip elimi yüzümü yıkadım. Büyük annem beni uyandırmamıştı, normalde erkenden kalkıp çay yapmak için kettleda suyu kaynatırdı ve evde onun sesi duyulurdu fakat bugün ev çok sessizdi.

Yüzümü kurulayıp banyodan ışığı söndürerek çıktık. Krem remgi boyalı duvarların arasında ilerleyip büyük annemin kapalı beyaz kapısına ilerledim. İlk önce kapıyı çaldım. "Buyük anne?"

Kolu indirerek kapıyı araladığımda büyük annemin uyuduğunu gördüm. Tam çıkacakken bir şeyi fark ettim. Hafif horlaması duyulmuyordu.

Hızla odaya daldım ve yatağın etrafından dolanıp buyük annemin başında durdum. "Büyük anne kalk." Omuzlarından sarstığımda hiçbir tepki vermedi. Biraz daha sarstım. "Büyük anne?" Elimi burnunun altına götürdüğümde ise tüm dünyam yıkıldı. Nefes almıyordu.

"Büyük anne!"

Odadan koşarak çıktım. Telefonu kapıp hastaneyi ararken aynı zamanda altıma pantolon geçiriyordum.

"Acil servis. Acil durum nedir?"

"Büyük annem nefes almıyor." Adresi hızlıca verdim ve bana hemen geleceklerini söyleyerek telefonu kapadılar. Hiç beklemeden teyzemi aradım.

"SeoNeul?"

"Teyze. Çok kötü bir şey oldu. Büyük annem uyanmıyor. Nefes de almıyor!" Gözlerim dolarken evin içinde tekrar koşarak büyük annemin yanına gittim.

"Nerdesiniz?" Teyzem bir şeyleri düşürmüş olmalıydı ki kırılma sesi geldi.

"Evdeyiz, ambulans çağırdım. Teyze ne yapacağım ben?" Gözlerimden yaşlar gelirken teyzem de ağlamaya başladı.

"Geliyorum SeoNeul." Arama sonlandığında büyük annemi sarsmaya başladım. Elimi kalbinin üzerine koyduğumda çok hızlı attığını fark ettim. Üzerinden yorganı çekip attım. Pencereyi açarken yakınlardan bir yerden ambulans sesi geliyordu. Koşarak dış kapıyı açtığımda ve kendimi bahçeye attığımda ayaklarımın çıplak olduğunu yeni fark etmiştim. Ambulans evin önünde durduğunda 3 kişi ellerinde sedyeyle arabadan indi. Koşarak onlara odayı gösterirken kalbim küt küt atıyordu. Cebime telefonu atıp anahtarları aldım ve sandaletlerimi de ayağıma geçirip peşlerinden ambulansa bindim. Gözlerimden akan yaşları sildikçe tekrar tekrar geliyorlardı.

Ambulans gürültülü sireniyle son hız ilerlerken sedyenin yanındaki koltuğa oturup gözümü kırpmadan nasıl büyük anneme ilk yardım yaptıklarına bakıyordum.

"Kalp krizi geçiriyor! Çabuk ol!"

Ağzından bir maskeyle hava pompalarlarken ellerimle yüzümü kapattım. Bilmediğim terimler söyleyerek büyük anneme bir şeyler yapıyorlardı. Korkuyordum. Onu da kaybetmekten korkuyordum. Beni bırakamazdı, aileme olan şeyden sonra o da gidemezdi.

"Gitme büyük anne."

***

Hastane koridorunun kenarlarına dizili olan koltuklarda otururken güneş batmak üzereydi. Teyzem ve ailesi çoktan gelmişti. Kuzenim yanımda benimle birlikte otururken her şeyden habersiz gibiydi fakat hepsini biliyordu.

Büyük annemin kalbi geçirdiği krize dayanamamış ve hastanenin önünde durmuştu. Onu en son gördüğümde bedeni sarsılıyordu. Makineden çıkan sesler artıyordu, nefes alamıyor gibi hissediyordum, ağlıyordum ve...

Florist And Tattoo ArtistHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin