'Aşk her zaman kapıdadır. Sadece senin kapıyı açıp onu içeri almanı bekler.'
Yine mi isimsiz bir kart ya? Gizli bir hayranım olduğunu düşünmeye başlıyorum.
'Kapıyı açıp onu içeri almamı bekliyor?'
O zaman kapıyı hiç açmayacağım. Aşık olacak kadar aptal değilim.
'Aşk insanı aptallaştırır.'
......
- Ben üzülmüyorum anlayın artık. Takmıyorum.
-Biz seni tanımıyoruz sanki anlamıyoruz nasıl canının yandığını. (Melisa)
-Gitmeyin kızın üstüne ya kapatın konuyu.(Can)
-Nasıl kapatalım Can ya! Konuşmadan nasıl halledebiliriz problemlerimizi? (Derin)
-Tamam bu konuyu sonra konuşmak daha doğru olacak. Hadi sinemaya! (Murat)
Defne'nin moralini yerine getirmek için yapmadığımız şebeklik kalmadıktan sonra ciddi bir şekilde konuşmaya başladık. Defne'nin içini dökmesi iyi oldu. Daha rahatlamış görünüyor ve morali sabaha göre oldukça iyi. Birbirimizin mutsuz olmasına dayanamıyoruz ve birimizin derdi olduğunda hep toplanıp sorunu çözmeye çalışıyoruz. Bu yöntem sorunu çözmede oldukça başarılı olurken arkadaşlık bağlarımızın daha da kuvvetlenmesini sağlıyor. Bu fikir tabi ki Derin'e ait. Eğer Derin gibi bir arkadaşınız varsa psikoloğa kesinlikle ihtiyacınız olmaz.
-Aynen,çok iyi fikir. Biraz kafamız dağılsın.
diyerek hepsini kaldırdım ve evden çıktık. Derin ve Melisa Murat'ın arabasıyla giderken; Defne ile birlikte Can'ın arabasına bindik. Yemek yedikten sonra bir komedi filmine bilet alıp beklemek için koltukların olduğu bölüme geçtik.
Orada Eren, Temmuz ve yanındaki üç kızı görmeyi beklemiyordum tabi ki.Pislik ne olacak! Bir kaşık suda boğasım var şu Temmuz denen çocuğu! Deniz'in ikizi değil mi işte! İkisi de aynı.
-Defne! Canım nasılsın ?
diye söze başlayan Eren'e baktığımda Defne ile bir köşede konuşmaya başladıklarını gördüm. Muhtemelen Defne ona iyi olduğunu, Deniz'i takmadığını zaten Sude ile birlikte olacaklarını beklediğini falan söylüyordu. O yüzden pek takmayıp kafamı çevirdim. Bana bakan bir çift yeşil göze soğuk bir şekilde dudaklarımı kıvırıp, gözlerimi devirdim. Deniz'in kardeşi işte ne olacak! Oh, almış yanına da kızları. Pislik.
Can'ın abisinin de geldiğini görünce hemen onun yanına gittim. Çocukken Buğra'ya aşıktım. Kumral saçlarını ve tapılası mavi gözlerini tekrar görünce çocukken ona aşık olmamın nedenini bir kez daha anladım.
- Buğraaa, çok özledim seni!
diyerek boynuna atladım.Ankara'da okuduğu için aylardır görüşememiştik ve ardından arkadaşlarıyla tatile çıktığı için doğum günüme gelememişti.
-Ben de çok özledim seni fıstık. Doğum gününe gelemediğim için beni affet. Bak, burada olduğunu duyunca hediyeni de getirdim.
Ona öfkeli bakışlarımı yolladıktan sonra hediye paketini görünce biraz yumuşadım ama bu kadar kolay affetmeyecektim onu.
-Bir hediyeyle kendini affettirebileceğini zannediyorsan çok yanılıyorsun Buğra!
diyerek kollarımı göğsümde birleştirdim ve ona arkamı döndüm.Arkamı dönmemle bana sinirle bakan Temmuz'u görmem bir oldu.Bu çocuk niye böyle bakıyordu ki. Aman, o gerzeğe bakmadım ve bakışlarımı tavana çevirdim. Ardından Buğra kollarını belime doladı ve başını omzuma yerleştirdi. Sonra dudaklarını kulağıma yaklaştırarak
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUMSAL
RomanceKumsal ve Temmuz başta olmak üzere Defne,Deniz,Derin,Murat ve diğerleri... Arkadaşlar,aşıklar,hayatlarının en güzel yaşlarında bakalım onları hangi olaylar bekliyor.. *** En çok hayali kurulan yaştır on sekiz. Bu kuralı kimin seçtiği bilinmezken ve...