El ele yürüyoruz bu yemyeşil insana huzur veren çimenlerin üzerinde,yalın ayak, topraktan beslenircesine... Ellerimiz kenetli, sıkı sıkı tutuyor elimi , gevşetse elinden kayıp gidecekmişim gibi. Yine o muhteşem gülüşünden gönderiyor bana. Sadece benim olmalı diyorum. Sadece bana gül böyle. Oysa ki dudaklarımı oynatmadım bile garip. Duyuyor ve gülümsüyor tekrar bana. Elimden çekip sarıp sarmalıyor beni."Kumsal bırakma beni." Sarılamıyorum o an. Kollarımı kaldıramıyorum. Sarılışına karşılık vermesem de bırakmıyor beni. Böyle sarıldığı gibi sever mi beni? Sevgisini ölçmeye çalışıyorum, hiçbir şey yardım etmiyor. Belirsizlik hakim oluyor tüm benliğime.Aklımda milyonlarca soru işareti yankılanıyor. Beni sevdiğini, nerede olduğumu, onun elimi tutan ellerini, bana sıkıca sarılan bedenini kaybediyorum bir anda. Çimenlerle uyum sağlayan yeşil gözlerini, çimen yeşili gözlerini kaybediyorum.Göz yaşlarım akıyor bana hissettirmemeye çalışarak. Varlıklarını hissetsem korku tünelinde hapsolmuş gibi korkacağımı biliyorlar.Göz yaşlarıyla birlikte gücümün de aktığını biliyorlar.Gözlerimi kırpıştırıyorum akmaması için,gözlerimi masmavi duru gökyüzüne,bembeyaz pofuduk bulutlarla süslü gökyüzüne, güneşin aydınlattığı gökyüzüne dikiyorum.Bembeyaz bulutlar genişliyor gökyüzünde, her tarafı bulutlar kaplıyor, güneş küçülüyor cılız bir ampul alıyor yerini.Bembeyaz tavanın bulut olmadığını idrak ediyorum o an. Kulağımı bir ses tırmalıyor. Kime ait olduğunu ayırt edemiyorum o an. Yüzümü buruşturuyorun sesin verdiği rahatsızlıkla. Bir 'Ş' harfi yankılanıyor dilimde. Sihirli bir harf misali kesiyor tüm gürültüyü. Sessizliğin verdiği huzurla derin bir iç çekiyorum.İşte o sırada farkediyorum ortaya çıkmaya çalışan sızılarımı. Kaburgalarım sızlıyor önce, sonra araladığım dudaklar alıyor yerini hafif bir iniltiyle, kolumda bir ağırlık hissediyorum sonra. Kafamı çevirecek güç gelmiyor o an. Saniyeler sonra yetişecek biliyorum, göz yaşlarımla beraber duruyor yerlerinde biliyorum.Bir çift göz geliyor gözlerimin önüne. "Çimen" diyebiliyorum sadece. Güç kırıntılarım yavaş yavaş birikiyor anlaşılan. "Çimen" diyor o da benimle aynı ses tonunda.Elimde bir el hissediyorum,kavrıyor elimi ellerine hapsedercesine. Anlıyorum o an aynı eller bunlar. "Bırakmadım." Bırakma demişti bana.Bırakmadım ellerini. Kaybolduğu yerden kurtulup tekrar buldu beni elleri. Aynı gülümsemeyi sergiliyor dudakları. "Sadece benim." Sadece benim olmalı gülümsemesi. "Bırakmadın." Alnıma bir öpücük konduruyor. Saniyelerce kalıyor öyle. İçine çeke çeke öpüyor. Geri çekilip yüz hizama geliyor tekrar. "Çok korkuttun beni." "Seni öyle görünce çok korktum." diyor boğuk sesiyle. Gözleri maviye dönmüş, gökyüzü misali. Yağmur.damlaları toplanmış göz pınarlarında. Doğanın tüm güzelliğini yansıtan gözleri benim için mi yaşlarla kaplanmış? Gülümsetiyor bu durum beni. Yavaş hareketlerle doğrulmaya çalışıyorum fakat başarılı olamayınca, Temmuz arkamdaki yastığı dik bir konuma getirdikten sonra koltuk altlarımdan çekerek oturma pozisyonuna getiriyor beni.Yüzlerimizin bir öpücük mesafesine geldiğini farkettiğimde önce ne yapacağımı bilemez halde kaldım ve hareket edemedim. Sonra Temmuz'un bakışları dudaklarıma kayınca panikle geri çekildim. O da geri çekilmeme bozulduğunu çatık kaşlarıyla belli ederek geri çekildi. Hiç boşuna kaşlarınızı çatmayın Temmuz Bey aşık olmadığım birine ilk öpücüğümü veremem.
-Annemler nerede ?
Sonunda aklıma geldiler, evde de yoktular zaten. Merak edip aramamıştım da. Bir şey mi oldu acaba ?Kötü düşüncelerimden Temmuz'un sesiyle kurtuldum.
-Bir şeyler yemek için çıktılar, gelirler birazdan.
'Tamam' diyerek gözlerimi kaçırdım. Bu belirsizlik akciğerlerimin bir el tarafından sıkılıp beni nefessiz bırakıyormuş gibi hissetmeme neden oluyordu. Bu rahatsızlıkla kıpırdadığımda sızlayan koluma baktım. Sargılıydı ve sol bacağım da alçıdaydı. Kapının açılmasıyla Temmuz odadaki koltuklara doğru ilerleyip, oturdu. Ondan gözlerimi alıp kapıdan gelen doktora baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUMSAL
RomanceKumsal ve Temmuz başta olmak üzere Defne,Deniz,Derin,Murat ve diğerleri... Arkadaşlar,aşıklar,hayatlarının en güzel yaşlarında bakalım onları hangi olaylar bekliyor.. *** En çok hayali kurulan yaştır on sekiz. Bu kuralı kimin seçtiği bilinmezken ve...