Maskeli bir adam elinde telefonuyla gözlerini dikmiş bana bakıyordu. Çığlık atmamam için tabi ki hiçbir sebep yoktu. Arkadaşlarım da benimle aynı fikirde olmuş olmalı ki aynı anda onlar da çığlık attılar. Hepimiz cam kenarına sinerken maskeli adam bize doğru bir adım attı. Biz bir çığlık daha atarken adam bize " Sesinizi kesin yoksa ben hepinizin dilini keserim." diyerek bağırdı.Gerçekten keser miydi?
Telefonumu hangi ara almıştı. Mesaj kimden gelmişti. Bu adamın evimde ne işi vardı? Sapık bu muydu? "Sapık sen misin?" Ne?Bunu cidden sesli söylemiş olamam değil mi? Korkudan dolayı da olsa böyle bir aptallık yapmış olamam ama adamın attığı kahkaha bu düşüncemin üzerine toprak atıyordu. Maskeli adam kahkaha attıkça umutlarımın üzerine de toprak atılırken korkum iyice gün yüzüne çıkıyordu.
"Evet, bendim şirine.Sabah giydiğin kırmızı çamaşırlarını görünce seni daha yakından görmek istedim.Şuan da sana dokunmak,sahip olmak istiyorum.Buna ne engel olacak? " bir adım daha atarak söyledi beni.
"Korkma Kumsal, bugün bu isteğim gerçekleşmeyecek üzgünüm. Bugün sadece seni görmek istedim." bir adım daha attı ve aramızda kısa bir mesafe kaldı."Elimin yanağında gezinmesini istedim." bir adım daha attı ve elini yanağıma getirdi. Dokunmasıyla kendimi çektim ve " Dokunma bana!" diye bağırdım. Başını iki yana salladı ve "Hayır,küçük kız.Bana bağırmamalısın."diyerek kolumu sıktı.Ses çıkarmamak için yanağımı dişledim.Kolum kesinlikle morarmıştı.Kemiğim bile kırılabilirdi bu sıkmaya.Tişörtümü yırttı ve gözlerini üzerimde gezdirdi."Ah,Kumsal gerçekten çok güzelsin." Alayla sırıttı. "Git buradan."diye mırıldandım.Sesim fısıltı gibi çıkmıştı ama beni duymuştu.
Kolumu bıraktı ve "Görüşürüz küçük kız." diyerek göz kırptı ve arkasını döndü. Telefonumu koltuğa bırakıp gitti. Dizlerimin üstüne yığıldım ve öylece kapıya baktım.Oyun olamayacak kadar ciddi bir sorundu bu.Resmen peşimde bir sapık vardı ve evime rahatça girebilmişti.Korkudan donup kalırken göz yaşlarımın bile akmaması beni şaşırttı.Tüm duyguları içimde yaşarken bir mimiğim bile oynamıyordu. Ne gördüğümün ne de duyduklarımın farkındaydım ama bayılmamıştım. Dizlerimin üstünde öylece duruyordum.
Ne ara kapattığımı fark etmediğim gözlerimi aralarken kulağıma bazı uğuldamalar geliyordu. Etrafıma baktığımda birçok çift gözle karşılaştım. Hepsinin tonu farklıydı.Önümde gözlerimin içine bakan bir çift kahverengi göz varken hemen arkasında duvara yaslı bir bedende kızarık mavi-yeşil bir çift göz vardı. Gözlerinin rengini anlayamamıştım. Sağ tarafımda ise bir çift yeşil,bir çift mavi,onun yanında da bir çift... Ahh.Neden bu kadar çok göz var.Yanımdaki kahverengi gözleri kapatıp "Gözler,gözler gitsin." dedim.Hem kalabalıktan hem yalnızlıktan korkuyordum.Başımı göğsüne yaslayıp saçlarımı okşamaya başladı. Boynunu görebiliyordum sadece.Gözler gitmişti."Simsiyah gözleri vardı.Derin bir kuyu gibi uçsuz bucaksız siyahlık vardı gözlerinde.Sonu bataklıktı biliyorum." Ellerimi beline yerleştirip başımı göğsüne yaslayıp gözlerimi kapattım.Siyah.Bir çift siyah göz. "Gözlerimi tutar mısın kapanmasın.O gözleri çıkarıyor yine karşıma."
Başımı ellerinin arasına alıp geri çekildi. Kahverengi gözleriyle gözlerime baktı. "Geçti,ben yanındayım artık."
Tek gördüğüm onun boynuydu artık,gözler yoktu.Ama siyah gözler aklımdan çıkmıyordu."Geçti mi?" diye sordum güvende olduğumdan emin olmak istercesine.
-Hahaha, Geçmedi tabi ki şirine.Seni yanıma çok az kaldı.Bekle beni.
Bu o sesti.Sesin nereden geldiğini anlayamasam da geniş bir alanda yayıldığını fark edebilmiştim.Ellerimin arasındaki t-shirti sıkmaya devam ederken ağlamak için dişlerimi birbirine bastırıyordum.Tükendiğini düşündüğüm göz yaşları içimde var olduğunu belli ederken hala akmamış olmaları hayret vericiydi.Bu benim artık güçlü olduğumu mu gösteriyordu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUMSAL
RomantizmKumsal ve Temmuz başta olmak üzere Defne,Deniz,Derin,Murat ve diğerleri... Arkadaşlar,aşıklar,hayatlarının en güzel yaşlarında bakalım onları hangi olaylar bekliyor.. *** En çok hayali kurulan yaştır on sekiz. Bu kuralı kimin seçtiği bilinmezken ve...