BÖLÜM 18

18 1 1
                                        

Katilin gerçekten babam olduğuna inanamıyorum. Benim babam... Benim babam nasıl böyle bir şeyi yapabilir? En çok güvendiğim adam, bizi hep koruyan, kollayan saçımızın teline zarar gelse içi acıyan adam nasıl katil olabilir?

Babamla ilk defa kavga etmiştik o gün. Hiç olmadığı kadar sinirliydi. Anneme ve bana durduk yere bağırmıştı, ikimiz de çok kırılmıştık o gün. Engin'in yanımda kalmasını istemiştim çünkü onunla dertleşip rahatlamak istemiştim. Engin'i çağırmasaydım o da...

- Engin, emin misin? Benim babam katil olamaz. Sen de biliyorsun onun nasıl biri olduğunu. Nasıl yapar böyle bir şeyi?

Gözyaşlarım benden bağımsız akmaya başlamıştı. Düşündükçe artıyordu göz yaşlarım. Nasıl olabilir böyle bir şey!

-Emin olmasam nasıl söylerim sana böyle bir şeyi Kumsal. Kanıtlar var, bazı belgeler vs. Ben de çok şaşırdım, üzüldüm, inanamadım. Onu ne kadar sevdiğimi sen de bilirsin ama neden böyle bir şeyi yaptı bilmiyorum.

-Özür dilerim Engin...

Sesim fısıltı gibi çıkmıştı ama o duymuştu. Ne için dilediğimi bilmiyordum ama suçluluk duyuyordum. Benim babam yaşatmıştı tüm bunları. Engin'in yüzüne nasıl bakardım artık ben. Kafamı diğer tarafa çevirdim ve duvarı incelemeye başladım. Boya, duvar, tuğlalar, sonsuzluğa giden atomlar, milyonlarca atomdan oluşmuş bu duvar ilgimi çekmeyi belki başarırdı.

-Sakın özür dileme Kumsal! Senin hiçbir suçun yok.

Çenemden tutup başımı kendine doğru çevirdi ve konuşmaya devam etti.
-Ben seni suçlamak için anlatmadım bunları. Bulut'un anlattıklarına açıklık getirdim sadece. Ne olursa olsun sen benim en değerlimsin. Bu değişmeyecek.

Kollarımı boynuna dolayıp sıkıca sarıldım. Onu hak edicek ne yapmıştım acaba? Göz yaşlarım gömleğini sırılsıklam yapsa da umursamadım, umursamadı. Sadece söylenmemiş sözler dökülüyordu. Söylemesek de anlıyorduk ne demek istediğimizi.

Engin'in omzuna yaslanmış düşünüyordum, o da saçlarımı okşuyordu.

-Engin...

Saçlarıma bir öpücük kondurup cevap verdi.

-Efendim birtanem.

-Temmuz, o nasıl ?

- Deliye döndü, böyle devam ederse onu da kaçırmak zorunda kalıcaz.

Bu söylediği beni gülümsetmişti.
- Nasıl yani?

-Temmuz zeki bir adam, güçlü bir adam ve seni çok seviyor. Seni bulabilir. Bir süre burda kalman lazım Kumsal. Olaylardan uzakta ve güvende..

Sona doğru sesi kısılmıştı. Neden ben uzakta tutuluyorum anlamıyorum.

-Tamam.

Ne diyebilirdim ki Engin hep beni korurdu nasılsa. Şimdi de böyle olmasını istiyorsa olurdu.

*****

-Bulut, ben acıktım.

Gözlerini televizyondan ayırıp bana döndü. İki saattir şu salak futbol programını izliyordu. Bu şartlarda bile olsa kaçırılmak hoş bir şey değilmiş. Sıkıntıdan ölür insan ya...

-Mutfak şurda Kumsal...

Gözlerini tekrar televizyona çevirdi.

-Ama ben yemek yapmasını bilmiyorum. Ayrıca Engin bana iyi bakacağını söylemişti. Açlıktan öleceğim yakında.

Siyah gözlerini bana çevirip oflayarak yerinden kalktı ve mutfağa gitti. Eskisi gibi korkmuyordum artık ondan. Peki o eve gelen Bulut muydu ?

-Buluuuttt!!!!

-Ne var ?

-Eve gelen sapık sen miydinnn ?

-Evet.

Verdiği cevaba ayrı söyleyiş tarzına ayrı şaşırdım. Bu ne rahatlık!

- Seni adi sapık!Nasıl benim tişörtümü yırtarsın! Senin yüzünden tüm kırmızı eşyalarımı çöpe attım! Psikolojim ne kadar bozuldu senin haberin var mı !

İşlerini bırakıp bana döndü.

-Bak Kumsal, özür dilerim ama bunu yapmam gerekiyordu. Bu olayla ilgisinin anlaşılmaması için dikkatleri sana çekmemiz gerekiyordu.

Başımı sağa sola salladıktan sonra arkamı dönüp odama çıktım. Nasıl beni kullanabilirlerdi!

** Temmuz ' dan

Kumsal kaybolduğundan beri iki gün geçmişti. Öfkeden deliye dönüyordum. Nasıl hala bulamazlar anlamıyorum. Evde o kadar koruma varken nasıl kaçırmayı başardılar hala anlayamıyorum. Bu adamlar gerçekten profesyonellerdi ama bu Kumsal'ı bulamayacağım anlamına gelmiyor. Onsuz bir güne daha katlanamam.

-Temmuz Bey, Sapanca' da bir eve kaçırılmış olabileceğini düşünüyoruz. İpuçları o yönde.

-Ne duruyorsunuz, hemen gidelim!

Hissediyordum, Kumsal'ı bulmama az kalmıştı. Üç adamımla birlikte yola çıktık. Kumsal'a yaptıklarını düşündükçe deliriyordum. Kim bilir ne haldeydi. Ona dokunmuşlar mıydı! Hepsini geberteceğim. Yapmış olabileceklerini düşündükçe karanlık yüzüm ortaya çıkıyordu. Bu zamana kadar sakin yaşamıştım ama sevdiğim söz konusuyken bağımsız bir şekilde bu hale dönüyordum.

Büyük bir evin önüne geldiğimizde kapıda iki tane koruma olduğunu gördüm. Bu ev için gerçekten azdı koruma sayısı.

Adamlarım kapıdakileri hallettikten sonra kapıyı sessizce açıp içeri girdik. Ev sessizdi ama mutfaktan sesler geliyordu. Salonda korumalar yoktu. Mutfak tarafına yöneldim ve sessizce o tarafa yürüdüm. Kapıdan başımı uzattığımda Kumsal'ın bir adamla yemek yediğini gördüm. Adamın arkası dönüktü. Kumsal ise bir şeyler düşünüyordu ve gerçekten solgun görünüyordu. Mehmet'i adamın yanına gönderdim ve Mehmet adamın başına silahı dayayıp adamı etkisiz hale getirdi. Utku adamın üstünü ararken ben de Kumsal'ın yanına gittim hemen.

*** Kumsal'dan

Babamın yaptıklarına hala inanamıyordum. Düşündükçe ne yapacağımı şaşırıyordum. Peşimdeki sapık tarafından kaçırılmıştım ve onunla yemek yiyordum. İş birliği yapmış sayılıyor muydum? Burdan kaçsam, babamın yanına nasıl gidecektim ki? Engin'i de zor durumda bırakamazdım. Peki o yeni mi öğrenmişti yoksa her şeyi o mu planlamıştı. Ben bunları düşünürken saçlarıma bir el dokundu. Kafamı kaldırdığımda bir çift yeşil gözle karşılaştım. Temmuz'un gözleri... Beni bulmuş muydu?

KUMSALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin