BÖLÜM 3 MELEK

68 1 0
                                    

** Kumsal'ın hediyesi **

'Aşk insanı aptallaştırır.' Beni aşktan uzak tutan belki de en önemli cümle buydu. Mantığımı aktif kılan, kalbimin sesini duymama engel olan bu cümleydi. Belki de tamamen zırvalıktan ibaretti. Hiç aşık olmamıştım ki nereden bilebilirdim nedeninin ne olduğunu. Sadece o kişiyi bulamamıştım ve bu yüzden aşkın varlığına inancım yoktu. Belki de aşk yoktu. İnsanlar aşık olduğunu düşünüyorlar, aptalca hatalar yapıyorlardı. Aşkın mükemmeliyetine olan inançtan hep aşk arayışı içerisindeydiler ve en minik duygu kırıntılarına bile 'AŞK' adını vererek aşkı basitleştiriyorlardı. Belki de sadece basitleşmiş aşka olan inancım yoktu. Bilemiyorum. 

Defne'yle birlikte Erenlerin yanına doğru ilerlerken beynime 'Temmuz'a bakma!' komutlarını veriyordum. Ama attığım her adımda gözlerine bakma isteğim artıyordu. Bunu başarabilirsin Kumsal, bakma ona. Gözlerine bakma. Göz göze gelme! O çimen yeşili gözlere baktığında aptal gibi davranıyorsun Kumsal! Sakın bakma ! Ah! Bunun bu kadar zor olacağını nereden bilebilirdim ki. Eren'e bak. Evet! Eren'e bakmalıyım. 

Temmuz'un gözlerini üzerimde hissettiğimde midemdeki solucanlar hareketlenmeye başladı ve yanaklarım yanmaya başladı. Kızarıyor olamazdım değil mi? Bir kaçış yolu bulmalıydım. Defne'yle göz göze geldiğimde ne halde olduğumu anlayarak dikkat dağıtmaya çalıştı. Bakışlarımla 'iyi ki varsın kedicik sen olmasan kıpkırmızı olacaktım,teşekkürler' derken o da önemli olmadığını ve bu konuyu yarın konuşacağımızı belirtti. Evet gözlerimizle konuşabiliyoruz. Çünkü en yakın arkadaş olmak bunu gerektirir. 

- Eren, senin takıldığın bir kız vardı, ne oldu o iş? 

Ve dikkatler Eren'de toplanır. Evet yine kediciğim sayesinde Temmuz'un ruhumu delen bakışlarından kurtulmuştum. Neden bu kadar dikkatle bana baktığını anlamıyordum. Ben insanların gözlerine uzun süre bakabilen biri değilimdir ki rahatsız oluyordum. Bir yandan iç sesim sürekli bana bakmasını istediğimi fısıldıyordu. 

-Gizem'den bahsediyorsun herhalde.Bilmiyorum ya karışık.Sonra anlatırım kuzen, olaylar baya karıştı bu aralar.

Gizem, Eren'e en uzun katlanabilen kızdı. Eren ona soğuk davransa bile ondan ayrılmadı. Kız ya gerçekten çok sabırlı ya da çok arsız. Kesinlikle öyle bir durum içinde olmak istemezdim. Kendimi  o kadar güçlü hissettiğimden emin değilim. 

Can'ın sesiyle kendime geldim. Demek pasta vakti gelmişti ve tabi ki ardından muhteşem hediyeler. İşin en sevdiğim kısmı tabi ki hediyeler. Kim hediye almayı sevmez ki zaten. Pastanın başına geçtiğimde gözlerimi kapattım ve ne dilek dileyeceğimi düşündüm. Bunu daha önceden düşünmemiştim ve ne diyeceğimi bilemedim. 

'Aşkı öğrenmek,hayatımın aşkını bulmak istiyorum.' 

Ne! Gerçekten mi! Bunu dilemiş olamam değil mi. Bu aptallık. Resmen aptal olmayı diledim,kendime inanamıyorum. Sinirle gözlerimi açtığımda gülümseyen bir çift yeşil göz görmeyi beklemiyordum. Bu kadar işaret gerçekten fazla ve bunlara kanmamak benim için bile çok zor. 

'Hayatımın aşkı Temmuz olamaz değil mi? '

Adını yansıtan sıcacık gülümsemesiyle içimi ısıtıp, sinirlerimi eriterek yok olmasını sağlarken ne yaptığının, bende ne etkiler bıraktığının farkında mıydı...  Bu gözlerden kaçış yolu var mıydı? Ve daha önemlisi bu gözlerden kaçmak istiyor muydum? 

Melisa'nın aldığı pembe elbiseyi görünce kendimden geçtiğimi söyleyebilirim. Can içinde en sevdiğim şarkıların bulunduğu 10 albümü uzattığında sevinç dansları yapıyordum. Murat alamadığım kitapları almışken, Derin de hazırladığı ayraç koleksiyonunu verdi. Ah Tanrım! Bu hediyeler mükemmel. Defne ise geçen hafta alışverişte param kalmadığı için alamadığım çantayı almıştı. Beni nasıl mutlu edebileceğini bilen arkadaşlarım olduğu için gerçekten çok şanslıyım.

Temmuz'un hediye ettiği üzerinde melek kanatları olan beyaz altın kolyeyi gördüğümde ve o kolyeyi boynuma taktığında hissettiğim duygular kelimelerle ifade edilemeyecek kadar karmaşıktı.  "Doğum günün kutlu olsun melek" dediğinde kalbim durmak üzereydi. Nefes almayı unutmuş heyecan ve şaşkınlıkla gözlerine bakıyordum. O da sıcacık bakışlarıyla "Nefes al, melek." dediğinde utançtan gözlerimi kaçırdım ve yanağıma hücum eden alev toplarını engelleyemedim. Gülümseyerek yanımdan ayrılırken bakışlarımı yerden hala kaldıramamıştım. 

KUMSALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin