BÖLÜM 12

34 1 0
                                    

Anne ya da huzur... İkisinin de anlamı farksız benim için.Aynı harfleri bile bulundurmayan bu farklı iki kelime aynı kapıda aynı kavramda buluşuyordu. Farklılıkların benzerlikleri... Her zaman ilgimi çeken bu kavramlar, benden farklı hangi bedende benzerliklerimiz ortaya çıktığında tekrar karşımda göz kırpacaktı.

İçimdeki huzursuzluk ve korku tüm bedenimi,duygularımı ele geçirmişken annemin kollarında huzuru hissetmiştim.Korktuğum için tüm gece yanımda uyumuştu. 

Gök gürültüsüyle yerimden sıçramış,uykumdan uyanmıştım. Yanımda annem yoktu.Nasıl beni yalnız bırakmıştı? Her gece yanımda uyurdu ya da ben öyle sanırdım.Gece beni uyutması ve sabah uyandırması mı bunu düşündürmüştü bana. Tekrar o korkutucu sesle sıçradığımda beni güvende tutacağını düşündüğüm yorganımın altına saklanmıştım.Göz yaşlarım yine kendiliğinden akmaya başlamışken göğün her gürlemesinde yerini hıçkırıklara bırakıyordu.Kapımın açılmasıyla tekrar yerimden sıçramıştım. Hızlı adımların sesini takip ederken bir anda koruyucu yorganım açılmış ve kendimi annemin daha güvenli kollarında bulmuştum. O gün annemin beni aslında hiç yalnız bırakmayacağını ve her korkumdan,üzüntümden,göz yaşlarımdan sonra kendimi annemin kollarında bulacağımı anlamıştım.

Koruyucu meleğimin yanaklarına sulu birer öpücük bırakıp "Günaydın anneciğim."  diyerek onu uyandırdım. Annem şişmiş gözlerini aralarken içten bir gülümsemeyle 'günaydın' diyerek yataktan kalktı. Kahvaltı hazırlamak için aşağıya indiğinde ben de yatağımı toplayıp hazırlanmaya başlamıştım. Hiçbir zaman çok dağınık bir insan olmamıştım ve kalktığımda ilk yaptığım şey yatağımı toplamak olurdu.Bunu neden yaptığımı bilmesem de güne daha hazır hissetmemi sağlıyordu. Kahvaltıdan sonra yakın korumalarımla tanışmak için salona geçtik. 

Kızlardan biri kumral diğeri esmerdi. Kumral olan daha sevecen dururken esmer olan daha sert bakıyordu. Erkeklerin de biri sarışın ve mavi gözlü iken diğeri esmer ve yeşil gözlüydü. Hiçbirinin siyah veya ona yakın gözleri olmamasına sevinmiştim. 

Temmuz yanımda dururken Engin onları teker teker tanıtmaya başladı. "Meltem, 23 yaşında (Kahverengi dalgalı saçları ve bal rengi gözleriyle sevimli bir tip.Koruma olması ilginçmiş.) ; Kayra, 24 yaşında ( Esmer ve keskin yüz hatlarına sahip.Bu onun daha sert görünmesine neden oluyor.Bunun koruma olmasına pek şaşırmadım açıkçası. ) ; Kaan,24 yaşında ayrıca benim Ankara'dan arkadaşım ( Esmer ve yeşil gözlü.Bu iki özellik onu inanılmaz çekici kılmış.Temmuz ile yarışabilecek bir tipi var. ) ve son olarak Mert. O da 24 yaşında ve Ankara'dan arkadaşım. Kızlar ise İstanbul'dan ve grubun başında Kaan var.Öncelikli olarak güvenliğinden sorumlu olan o ama hiçbiri  yanından ayrılmayacak.Bundan emin olabilirsin. " 

-Tanıştığıma memnun oldum. Engin bakıcılarımı sevdim fakat bunlara gerçekten gerek olduğuna emin misin? 50 kişi var etrafımda ve bundan rahatsız oluyorum. 

-Kumsal bunu konuşmuştuk. Eğer daha fazla itiraz edersen seni bir odaya kilitlerim ve penceresi olmayan o odada oksijen tüpleriyle yaşarsın bu olay çözülene kadar. 

Gözlerimi olabildiğince açmış Engin'e bakarken Temmuz araya girdi ve konuşmaya başladı. "Aynen öyle küçük hanım.İstersen hemen o odayı hazırlatabilirim. Bana kalsa yakın korumaların sayısı 10 olurdu ama Engin bu kadarının yeterli olacağını söyledi. " 

-10 mu ? Ah, size inanamıyorum. Eğer o lanet olası heriften korkmasaydım,bunların hiçbirine izin vermeyeceğimi biliyordunuz değil mi. Ayrıca ben de ders almak istiyorum. Her ne kadar korumalarım olsa da kendimi korumayı öğrenmem gerekiyor. Biriniz hoca ayarlayabilir mi ? 

Bakışlarımı Engin ve Temmuz arasında gezdirirken 

- Haftanın dört günü ders alırsın. Hepimizin bir günü olur ve sırasıyla sana öğretiriz.Sorun olmaz. 

-Teşekkür ederim Kaan. O zaman,pazartesi günü ders istemiyorum kesinlikle. Salı günü Meltem, perşembe günleri Mert, cumartesi Kayra ve pazar  günleri de Kaan size uygun mudur ? 

Gülümseyerek bakışlarımı onlara yönelttim ve onaylayıcı işaretleri aldıktan sonra gülümsemem genişledi. Eğer tüm bu güvenliğe rağmen beni  kaçırmayı başarırsa, kesinlikle kolay lokma olmayacağım. 

- Temmuz, bugün bir şeyler yapalım mı? İki gündür dışarı çıkmıyorum. 

Yeşil gözlerini kıstı ve düşünmeye başladı. "Emin misin? En azından biraz daha evde kalsaydın.Evde daha güvende olursun ayrıca. " 

-Evde oturup bekleyemem böyle.Çok sıkılıyorum.Ne olur? 

-Of.Peki başımın belası. Ne yapmak istersin? 

Gülümseyerek kollarımı boynuna sardım ve yanağına öpücük kondurup geri çekildim. 

-Hep beraber pikniğe gidelim. 

-Hep beraber derken? 

-Sen,ben,Engin,Mert,Giray,Defne,Murat,Derin,Melisa,Cem,Buğra,Deniz,Sude, Melisa'nın sevgilisi ve Defne'ye ayarlamaya çalıştığımız çocuk. Bu olaylar yüzünden planımızı erteleyemeyiz. 

-Tamam,en azından kalabalık olacağız ve piknik için de benim çiftlik evime gideceğiz. Orada ağaçların arasında küçük bir piknik alanım var. Ayrıca güvenlik sorunu olmayacak.Zaten korumalarla korunan bir yer olsa da korumaları arttırırım. 

***

Erkekle altışar kişilik gruplarıyla futbol oynarken biz de yemekleri masaya yerleştiriyorduk. Buranın bu kadar büyük bir alan olacağını tahmin etmemiştim. Her taraf ağaçlarla doluydu ve çok temiz bir havası vardı. İnsan burada yaşlanmak isterdi. Meltem tabakları çıkarırken" Korkuyor musun?"  diye sordu. Korkuyor muydum? 

"Bilmiyorum. Herkes yanımda,etrafımda sayısız koruma var.Güvenli olduğunu biliyorum ama içimde bir sıkıntı var. Tüm bunlara rağmen istediğini yapacakmış gibi geliyor. Neden karşımıza çıktığını anlamıyorum.Direk kaçırabilirdi de.Tuzak olup olmadığını düşünüyorum. En önemlisi gözleri. Bilmiyorum Meltem.Gözleri simsiyahtı. Boşlukta gibi. Gözlerini gördüğümden beri unutamıyorum. Bir şeyler var,garip bir şeyler vardı gözlerinde. Bir insanın nasıl simsiyah,ton farkı olmaksızın siyah gözleri olabilir anlamıyorum. Ben ondan çok gözlerinden korkuyorum. " 

"Korkma Kumsal.Seni asla yalnız bırakmayacağız ve sen de kesinlikle yalnız kalmamalısın. Sana bir şey olmayacak bundan emin olabilirsin."

"Haklısın, hayatımı aksatmama gerek yok."

Çay keyfimizi yaparken telefonumdan gelen mesaj sesiyle dikkatimi sohbetten telefona yönelttim.

Kimden: 05*********

Etrafındaki kalabalığın sana ulaşmama engel olmayacağını biliyorsun Kumsal. Sadece zamanını bekliyorum.

Her ne kadar bu korkuyu yaşasam da bana ulaşabileceğini düşünmüyorum.Güvenliğimi düşünen bu kadar insan varken benim kafa patlatmama gerek olduğunu sanmıyorum.Mesajı Kaan'a iletip arkama yaslandım.

Akşam olmuştu ve gökyüzünde yıldızlar parlamaya başlamıştı. Her bir yıldız hayatımdaki ışıltıları temsil ediyorsa geriye kalan karanlık neyin temsilcisi ? Küçükken yazlıktayken Mert ile yıldızları seyreder,  hayatımızdaki güzellikleri hatırlatırdık.Şimdi ise karanlığı sorgular oldum.

KUMSALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin