"İşte benim tarafta yeni bir şey yok. Sanırım birkaç gün beklememiz gerekecek.""Ben de Baekhyun'la konuştum ama o da biraz sürecek gibi. Şu an beklemekten başka yapabileceğimiz bir şey yok gibi görünüyor."
Luhan ve Kris sıkıntıyla iç çekerken kahvelerini yudumladılar. Akşam yemeğinde evde buluşmuş, yemekten sonra bir çalışma odasına geçmiş kahve içerken konuşuyorlardı.
Luhan duvardaki saate bakarak konuştu."Saat neredeyse gece yarısı. Şirket çoktan kapandı ama hala gelmediler, çalışıyorlar sanırım."
Kris de saate baktı. Hafif bir baş sallamasıyla onayladı.
"Evet yeni bir proje olduğunu duydum. Bayağı yoğun olsalar gerek."
Luhan elinde kahve fincanı gözlerini yere dikip dalgınca parkeleri izlerken aklına gelenle doğrulup Kris'e döndü.
"Bu konuda yapacak bir şey olmadığına göre, anlat bakalım Kris Bey Amerikada neler oldu?"
Kris onun sorusuyla bir an gözlerini Luhan'a dikti. Sonra doğrulup ellerini birleştirip masaya koyarak konuşmaya başladı.
"Ayrıldık. 1 yıl önce."
Luhan bir an şaşkınlıkla gözlerini pörtletip Kris'e bakmaktan kendini alamadı. Tabi ki de çok şaşırmıştı.
"Nasıl ayrıldınız? Nasıl oldu bu? İnanamıyorum.."
Kris hafifçe kaşlarını çatıp anlatmaya başladı. Hatırladıkça içinde bir şeyler fokurduyordu sanki. Unuttuğunu, atlattığını düşünüyordu halbuki. Gerçi geriye öfkeden başka bir şey kalmamıştı.
"Amerika'da ilk zamanlar iyiydik. Babam tüm kartlarımı iptal ettiği için giderken yanıma aldığımdan başka param yoktu. Ama iş buldum, bir süre idare ettik ve iyi bir eve çıktık. O sırada Melanie de çalışıyordu. Son zamanlarda ikimizde yoğun çalışıyorduk ve birbirimize fazla vakit ayıramıyorduk. Tanrım.. hiç fark etmemiştim. Evlilik teklifi yapacaktım, bir süredir düşünüyordum, işleri yoluna koymayı beklemiştim ve tam karar vermiştim ki benden ayrılmak istediğini söyledi. Beni aldatıyormuş! İş yerinde tanıştığı bir adamdan hoşlanmaya başlamış, birkaç kez de görüşmüşler ve tam ben artık işlerine koyduk derken bana benden ayrılmak istediğini, bana karşı artık eskisi gibi hissetmediğini söyledi.. Ben onunla olmak için her şeyimi geride bırakmışken! Sonra da ayrıldık işte."
Luhan duyduklarına inanamıyordu. Kris sırf o kız için ailesini karşısına almış kendi pozisyonunu Sehun'a bırakmaya karar vermişti, Sehun her ne kadar karşı çıkıp bu karardan nefret etse de. Ve sonuç bu muydu? Kris'in nasıl bir hayal kırıklığına uğradığını ve pişmanlık yaşadığını tahmin edebiliyordu.
"B-Ben şu an cidden ne diyeceğimi bilemiyorum.."
Kris masaya yasladığı elleriyle oynarken kafasını ellerine yasladı ve her tarafından pişmanlık dökülen sesiyle konuşmaya devam etti.
"Böyle olacağını nereden bilebilirdim.. Babam karşı çıktığında onu dinlemeliydim.. Onunla olmak için şirketten vazgeçtim evet, bu önemli değildi. A-Ama Sehun'u karşıma aldım ve be-benim yüzümden.. Tanrım.."
Derin bir nefes alıp kafasını kaldırdı ve konuşmaya devam etti.
"Benim yüzümden o gece kaza yaptı. Öfkesinden. Böyle olacağını bilseydim.. Ama artık çok geç.. Ayrılalı yaklaşık 1 yıl oldu, ama garip bir şekilde o sıralar ayrılmış olmak umrumda bile değildi. Sehun'a karşı o kadar pişmandım ki geri gelmeye yüzüm yoktu. Kendimi nasıl affettirebilirim gerçekten bilmiyorum ve bana kızmakta, benden nefret etmekte sonuna kadar haklı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
All Or Nothing
FanfictionAynı gün kaybettikleri hayatlarını birbirlerinde tekrar bulan iki gencin hikayesi. Ya da birbirini etkileyen olaylar silsilesi. Bir sürü neden-sonuç ilişkisi. Olaylar arası ilişki karmaşası. * * * "Bir elmanın iki yarısı kadar uyumlu, kırmızı ve yeş...