"Sehun-aah~ hadi şu mağazaya girelim. Vitrini çok hoş görünüyor."
Luhan, kolundan yakaladığı Sehun'u işaret ettiği mağazaya sürüklerken bir yandan da heyecanla yükselttiğini fark etmediği sesiyle konuşuyordu. Rezil olduklarını düşünen Sehun, her ne kadar 'ben onu tanımıyorum, hiçbir alakamız yok.' havasında olmaya çalışsa da bulundukları durumda bu pek de inandırıcı değildi.
"Ne mağazasıymış orası? Vitrinde ne var da bu kadar heyecanlandın?.."
Sehun, Luhan tarafından sürüklenirken 'ne yanlış yaptım da şu böcekle kardeş oldum acaba?' diye düşünüyordu. Ne böceği mi ? Tabi ki sevgi böceğii~ *-*
"Ne mağazası olacak ? Oyuncak mağazasıı~.."
Mağazadan içeri girdiklerinde Luhan, Sehun'a cevap vererek heyecanla parıldayan gözleriyle oyuncakları şöyle bir süzdü.
'Tabi ya..başka ne olabilirdi ki..'
"Sehunniee~ şu geyik çok güzeell."
Luhan, etrafı süzerken gözüne çarpan geyiğe bakıp gülerek Sehun'u bu sefer de oraya çekiştirmeye başladı.
Daha iyi görebilmek için geyiğe yaklaşan Sehun, bir müddet sonra doğrularak bilmiş bir şekilde Luhan'a bakıp sırıttı.
"Aynı sen. Hık demiş burnundan düşmüş. O da senin gibi 'sevimli'. Hehehhe."
Sehun'un sözleri üzerine Luhan'ın kaşları çatıldı ve küçük bir çocuk gibi Sehun'a çemkirdi.
"Yeah! Her seferinde bana laf çarpıtıp duruyorsun. Yeter ama seni gidi sıpa!..desem sırık gibi herifsin sıpa da olmaz senden. Olsa olsa sopa.."
Luhan, kendi çapında çemkirip eğlenirken bu sefer kaşlarını çatma sırası Sehundaydı.
*o kaşlar ne zaman çatık değil bilmiyorum. Ama yemek yerken olabilir bak -showtime- jkkfjm :p*
"Sana da yeter ama. Yok odun yok sıpa yok sopa. Eee daha daha ne var?"
"Hıı?"
"Daha diyorum ne var diyorum kafan diyorum herhalde diyorum güzel diyorum orada diyorum havalar diyorum nasıl diyorum, diyorum diyorum anlatabiliyor muyum?"
Nefes almadan cevap veren Sehun, 'bu çocuk tam bir umutsuz vaka' bakışı atarken Luhan anlamamış bir yüz ifadesiyle Sehun'un söylediklerini çözmeye çalışıyordu.
"Ne diyorsun, nece konuşuyorsun oğlum sen?? Bu da Sehunca olsa gerek. Neyse, Sehunniee bana bu geyiği alır mısıınn?"
Önce boş gözlerle Sehun'a bakan Luhan, asıl niyetini açıklarken aegyo lu bir şekilde gözlerini büyüterek yavru kedi ifadesini yüzüne yerleştirdi. Buna karşılık Sehun, gözlerini devirmekle yetindi.
"Hayır."
Beklemediği cevap karşısında sinirlenen Luhan, içindeki yırtık tarafı hafiften gün yüzüne çıkardı.
"Ne demek hayır?? Ne demekk??Alacaksın işte bana ne bana ne."
"Akşam panayıra gitmeyecek miyiz? Niye şimdi burda dünya kadar para harcayalım ki, panayırdaki standlardan beleşe buluruz birşeyler. Para kolay kazanılmıyor, bugüne bugün karşında bir iş adamı duruyor senin lütfen."
"Haa. Seni gidi beleşci iş adamı senii. Neyse benim için kazanabilirsin o zaman daha değerli olur. Aferin sivri zeka, şu boş kafan işe yaramaya başlıyor. Neyse ben acıktım, yukarı çıkıp birşeyler yiyelim.~"
Sehun'un söylediklerini düşünen Luhan,mutlu bir şekilde cevap verdi ve Sehun'un ensesine bir şaplak attı. Bunun üzerine ne olduğunu şaşıran Sehun, şokla Luhan'a baktı. O sırada Luhan, hoplaya zıplaya mağazanın çıkışına doğru ilerlemeye başlamıştı.-kim bilir belki de Sehun'a attığı şaplağın karşılığıdan kaçmıştı sinsice. Sonuçta kim tamamıyla masumdu kii *-* -
ŞİMDİ OKUDUĞUN
All Or Nothing
Fiksi PenggemarAynı gün kaybettikleri hayatlarını birbirlerinde tekrar bulan iki gencin hikayesi. Ya da birbirini etkileyen olaylar silsilesi. Bir sürü neden-sonuç ilişkisi. Olaylar arası ilişki karmaşası. * * * "Bir elmanın iki yarısı kadar uyumlu, kırmızı ve yeş...