Yaklaşık 15 dakikadır salonda çıt çıkmıyordu ve tek ses kaynağı ortamdaki gerilimin çıkardığı cızırtılardı. İkili koltukta oturan Hae Ri ve Hye Mi, üçlü koltuğun bir ucunda Sehundan olabildiğince uzak oturan ve her an saldırıya hazırmış gibi tetikte bekleyen Luhan ile diğer ucundaki gözlerini yere dikmiş kasılan yüz hatlarıyla ses çıkarmadan oturan Sehun'un karşılarındaki tekli koltuklardan birinde ifadesiz fakat yumuşak bir yüz ifadesiyle onları izleyen Krisle aralarındaki tuhaf atmosferi merakla karışık bir belirsizlik hissiyle soluyorlardı.Ortamın gerginliğinin elebaşı olduğunu bilen Luhan bu durumu ortadan kaldırmanın da kendisine düştüğünü ve tüm bunların kendi başının altından çıktığını bildiğinden istemeden de olsa atmosferi değiştirebilmek için kendisini feda etti.
"Ehehe.. ee ne güzel bir aradayız böyle hazır hep birlikteyken zamanımızı iyi geçirip güzel eğlenelim hehehe, Hye Mi-ssi sen de benim gibi düşünüyorsun değil mi?"
Luhan ne diyeceğini bilemeyerek başladığı sözleriyle arada Sehun'a gönderme yapmayı da ihmal etmeyerek herkesin dikkatini düşüncelerinden çekmeyi başardı ve sözü sıradaki kurbanına bıraktı.
Bir anda sözün kendine çevrilmesiyle ne yapacağını bilemeyen Hye Mi birkaç saniye boş boş Luhan'a baktı. Zira ortamdaki %5 oksijen %95 gerilimden oluşan atmosferin yalnızca %1'lik oksijeni onun payında düşüyordu ve o sıralar oksijen yetersizliğinden fenalık geçirmek üzereydi. Aniden Luhan'ın gerilimi kırmasıyla rahat bir nefes almış, ani oksijende onu biraz çarpmıştı anlayacağınız.O boş boş bakarken Luhan kaş göz hareketleri yaparak bir şeyler söylemesini anlatmaya çalışıyordu. Bunun üzerine nereye bakarak konuşacağını bilemeyen Hye Mi heyecanlı bir ses tonuyla bir şeyler saçmaladı.
"Ah.. evet tabiki ne güzel birlikteyiz değil mi? Hem yeni tanıştık, bu zamanımızı güzel geçirmeliyiz değil mi abla?"
Hye Mi saçmalamayı kesip topu Hae Ri'ye attı. Onların bu uğraşını gülerek izleyen Kris'e karşın Sehun hiçbir tepki vermiyordu.
"E-Elbette.. ah..siz nasıl birlikte gelmiştiniz onu anlatsanıza, kapıda mı karşılaştınız Kris-ssi ile?"
Hae Ri'nin sözleriyle kafasını kaldıran Sehun, meraklı gözlerini ona dikti. Hae Ri topu ortaya atmıştı fakat bu konuyu merak eden Luhan fırsatını bularak balıklama daldı.
"Doğru, kapıyı açtığımda birbirinize bakıp 'sen?' demiştiniz. Sanırım önceden de karşılaştınız, anlatsanıza."
Topun bu sefer de kendisine döndüğünü fark eden Kris gülümseyerek anlatmaya başladı.
"Ben başlayayım o zaman, yoldayken yağmur birden bastırıverdi. Havaalanına yeni inmiştim ve kimseye haber vermeden geldiğim için beni alacak biri de yoktu. Havaalanında taksi bekledim ama yetişemedim. Sırt çantamdan başka yüküm olmadığı için belki otobüsü yakalarım diye ben de aşağıdaki durağa kadar koştum. Sonra..."
Flashback
"Ah!"
"Oov! Pardon, iyi misin?"
Yağmurda sırılsıklam olmamak adına sırt çantasıyla, kafasına geçirdiği üstündeki hırkanın şapkasıyla ve gözündeki gözlüklerle koşan uzun ve iri yapılı adam onun gibi montuna sarılmış durağa koşturan kıza hızını alamayarak çarptı ve düşmesine neden oldu. Neyseki durağa varmışlardı ve yer kuruydu. Genç kız acıyla ufak bir ses çıkarınca genç adam endişeyle elini uzattı ve ayağa kaldırarak özür diledi.
"Gerçekten üzgünüm, iyisin değil mi?"
Genç adam -nam-ı diğer Kris- gözlüklerini çıkararak genç kıza baktı. Hemen hemen 17-18 yaşlarındaki kız üstünü silkeledikten sonra ona döndü ve cevap verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
All Or Nothing
FanficAynı gün kaybettikleri hayatlarını birbirlerinde tekrar bulan iki gencin hikayesi. Ya da birbirini etkileyen olaylar silsilesi. Bir sürü neden-sonuç ilişkisi. Olaylar arası ilişki karmaşası. * * * "Bir elmanın iki yarısı kadar uyumlu, kırmızı ve yeş...