Güneş çoktan yükselmiş etraf çoktan ışımış saatse öğleye yaklaşmışken Sehun gözleri kapalı yatakta dört dönüyordu. En son soluna doğru yuvarlanıp durduğunda sıkıntıyla nefesini bırakıp yavaşça gözlerini araladı. Koca bir gün bomboştu. Yapacak hiçbir şeyi, hiç kimsesi yoktu ve uyanır uyanmaz bu durum canını sıkmaya başlamıştı bile. Uyuyabildiği kadar uyumak ve vakit öldürmek için yeniden uykuya dalmayı amaçlayarak yatakta dört dönmüştü fakat bu sadece uykusunun iyice açılmasını sağlamıştı, şimdiyse boş gözlerle duvarı izliyordu. Bir süre sonra hızla kapanan bir kapının sesi ve merdivende duyulan hızlı ayak sesleriyle gözlerini duvardan ayırıp uyuşuk bir hareketle yatakta oturur vaziyete geçti. Anlaşılan Kris ve Luhan gece geç saatlerde eve gelmişlerdi. Evdeki sesleri dinlerken tek eliyle saçlarını dağıttı ve yavaşça kalkıp banyoya doğru ilerledi.
Aşağıya indiğinde Kris ve Luhan kahvaltı sofrasına çoktan oturmuş bir yandan konuşurken bir yandan da kahvaltı ediyorlardı.
"Geçen maçı 1-2 kaybettik."
"Bugünkü maç Almanya'yla gruptan çıkamasak da kazanmamız önemli en azından grupta sonuncu olmayız ayrıca karşı takım 4 kez şampiyonluk almış bir takım sonuçta."
Tam Luhan konuşuyorken Sehun mutfağa girdi ve sandalyesini çekip günaydın diyerek yerine oturdu. Luhan ve Kris hafif şaşkınca birbirlerine bir bakış atıp Sehun'a döndüler o ise pek umursamadan yemeye başlamıştı bile.
"Hangi dağda kurt öldü acaba?"
Luhan sessizce sırıtarak kendi kendine konuştuğunda Sehun omuz silkerek cevap vermemeyi seçti ve kahvaltıya devam etti. Bunun üzerine Kris ve Luhan konuşmalarına devam ettiler.
"Akşam Min Seok gelecek maçı beraber izleriz."
Kris kafasını sallayarak onu onayladı ve sessizce yemeye devam ettiler.
---------------
"Günaayyyddıııınnn ablaların bir tanesi!!"
Hae Ri kahvaltıyı hazırlıyorken uyanan Hye Mi sessizce gelip arkasından ona sarıldığında Hae Ri anlık bir şaşkınlıkla yerinde sıçradı. Arkasına dönüp şakadan Hye Mi'ye kızgın bir bakış attıktan sonra elindekileri masaya koyup yerine oturdu.
Hye Mi kıtlıktan çıkmışcasına saldırırken onaylamaz bir şekilde bakıp iç geçirerek kahvaltı etmeye başladı.
"Ablacım bakıyorum bugün pek bir erkencisin, nasıl oldu da erken kalkabildin?"
"Aa.. Erken kalkmaya alışmışım. Uzun zamandır çok fazla uyuyamıyorum zaten, işti toplantıydı derken her sabah 5'te kalkınca insan tatil gününde de şaşıyor tabi."
"Belli belli gözlerinin altı şişmiş, bu gece de uyku tutmamış anlaşılan?"
Hae Ri hafifçe iç geçirip dalgın bir şekilde çatalıyla oynarken Hye Mi ise onun bu haline içten içe sırıtıyordu. Zavallı ablacığı bugüne kadar hiç tatmadığı, ilk kez su yüzüne çıkan duygularıyla boğuşurken gece gözüne gram uyku girmemişti anlaşılan. O her ne kadar alışkanlıktan dese de gözleri uykusuzluğunu ele veriyordu.
"Ha bu arada abla seninle bir konu hakkında konuşmamız gerek."
Hae Ri, Hye Mi'nin ciddi ses tonunu duyunca kendini topladı ve merakla ona döndü.
"Sen bir süre daha evde olmayacaksın ve ben 2 aydan fazla bir süredir Mi Cha ablalarda kalıyorum. Bence eve dönsem daha iyi olacak ayrıca ben artık 20 yaşındayım çocuk değilim ki hem Mi Cha abla da yakın zamanda geri dönecek zaten."
Hae Ri kaşlarını hafifçe çatıp bir süre düşündü Hye Mi'ye hak veriyordu ama onu evde tek başına bırakamazdı, aklı onda kalsın istemiyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/21323728-288-k521190.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
All Or Nothing
FanfictionAynı gün kaybettikleri hayatlarını birbirlerinde tekrar bulan iki gencin hikayesi. Ya da birbirini etkileyen olaylar silsilesi. Bir sürü neden-sonuç ilişkisi. Olaylar arası ilişki karmaşası. * * * "Bir elmanın iki yarısı kadar uyumlu, kırmızı ve yeş...