5.bölüm

82 5 29
                                    

Medya min yoongi namı değer badem kokulu

Gençler uzun zaman oldu yazmayalı ama biliyorsunuz araya bayram girdi. Bayran temizliğiydi, misafirlerdi, gezmeydi felan bir türlü yazamadım birde şehir dışına çıkmam ve yeğenimin rahatsızlanması felan zaman bulamadım. Ama queen cominq dağılın.
***

"Gelmeyeceğini biliyorduk gencolar. Hem ne güzel işte anneme yardım etmiş olduk"

Gerçi bu işe sevindiğimi söyleyemeyeceğim. Çünkü galiba bel kemiklerim kırılmıştı. Yani hayatında ilk defa temizlik işine girişen birinin üstüne bu kadar gelinmez ki. Yerleri sil, süpür, bulaşıkları yıka, camları sil, tuvalet banyoyu temizle, halıları bile yıkadık o derece. Gerçi halıdan çok birbirimizi yıkadık ama olsundu. Şuan da mutfakta yemek yapıyorduk. Yani sadece deniyorduk.

"İki saat sonra demiş akşam oldu bundan sonrada gelmez zaten" eun su'nun görmeyeceğini bilsemde kafamı onaylar anlamda salladım. Doğruyu söylemek gerekirse gelmesini istiyordum. Ama gelmesini istemeyi istemiyordum. Gelmesini istememi istemememi de istemiyordum. Kısacası gelmedi. Benimle dalga geçiyordu resmen. Geleceğim diyor ve gelmiyordu aslında çok havalı bir hareket ama sinir bozucu. Ne olduğuna dair hiç bir fikrim yok. Bir haftadır ne yaşıyorum anlamıyorum. Bi adam var ve bu adamdan bildiğin gizem fışkırıyor. Hani fıskiyeden sular uçuşur ya bu da o şekil. Aslında tek bir gerçek vardı o da minnoş tatliş ama bir o kadarda gaddar anacığımı ihmal ettiğim. Neyse ki bugün telafi etmeye çalışmıştım ve galiba bu konuda başarılı olmuştum. Yine mükemmelik akıyor oramdan buramdan.

"Şey galiba ben birşey yaptım ama tek birşey" min hee'ye doğrulttum bakışlarımı "ne halt yedin lan yamuk kafalı mi-" aniden bakışlarım parkede takılı kalınca alt dudağımı korkuyla dişledim. Eun su'nun dudaklarından bir 'hıh' nidası dökülünce yutkundum.

"Sen yere un mu döktün lan kullanılmama klavuzu?" Yüzünü buruşturup kafasıyla beni onaylayınca ayağımdaki tüylü topuklu siyah terliği çıkartıp kafasına fırlattım. Tabi ben annem gibi tam 12 den vuramamıştım o tartışılırdı. Hemen kendimi bu alanda geliştirmem lazımdı. Arada lazım oluyordu işte böyle. Bu konuyu daha sonra düşünmek üzere kapatıp min hee'ye döndüm. Canı yanmıştı ama annem duymasın diye sesini bile çıkaramamıştı. Korku çok başka bir şey be sebastian. Adamı titretiyor yahu "O unların içinde son nefesini ver lahana kılıklı. Ne bok yiyeceğiz lan biz şimdi anne sultan yolun başına kadar elinde baltalarla soplarla kovalar bizi!"  Birşey yaptım demişti ama resmen bir çuval unu parkeye dayamıştı. Yer boylu boyunca bembeyazdı.

"Şşht sessiz ol yeşil yaratık duyacak şimdi valla yaşatmaz bizi." Sinirle gözümü kıstım "onu dökmeden önce düşünecektin. Lan bu parke en son Zenciydi ne diyeceğiz anneme ırkçılık yapmasınlar diye beyaza mı boyadık diyeceğiz? yoksa gelinlik mi giydirdik diyeceğiz? Ya da duvarlar beyazdı yabancılık çekmesin diye yaptıydık dersin yavrumcumcum. Nasıl temizleyeceğiz len antibakteriyel beyinli" fıs fıs gibi enteresan sesler duyunca başımı eun su'ya çevirdim. Dezgahın önüne çömelmiş, dizlerini kendine çekmiş, ellerini birleştirmiş, gözleri kapalı transa geçmişti. "Napıyon kanka?" Diye sorunca gözlerini açtı. "Anne sultandan kaçabilmek için tanrıya yalvarıyorum" göz devirip yanına ilerledim. "Öyle değil antilop" avuçlarını açıp yukarı kaldırmasına yardım ettim. "Böyle dua edeceksin" eun su bana şapşal şapşal bakıp kafa salladı.

"Eun su bir saçmalama kuzu. Kızlar acilen burayı temizlememiz yalayıp yutmamız lazım. Buranın parlaması lazım. Anne sultanın bizi balkondan mancınıkla dağa uçurmasını felan istemiyorsak eski haline getirmeliyiz. hemen şimdi!" Min hee'nin kafasına iyisinden bir osmanlı şaplağı geçirip yüzüne baktım. "Sen bizi o domestos reklamlarındaki süper kahramanlarmı zannetin lan. Biz olsak olsak o reklamdaki klozete yuva yapmış rengarenk, şerefsiz, konuşan mikroplar oluruz. Gerçi onuda beceremeyiz ama ortak yönler var bizde konuşuyoruz." Ayağımı sinirle parkeye vurduğumda bütün unlar çakma zenci parkeden havalanmıştı. Ani refleksle ellerimle gözlerimi kapattım. "Hayır az olsa belki, oda belki temizlemenize yardım ederdim ama çok" eun su'ya içimden göz devirip cevap verdim. "Hoyor oz olso bolko ya banane ya ben iki saat sildim buraları sen kirlettin sen temizleyeceksin" diyerek elimi min hee'ye uzattım. "Tamam benim daha iyi bir fikrim var" düşünmek, akıl edebilmek ve min hee olamaz gözlerim yaşardı. "Fark ettirmeden kaçarsak temizleme gibi bir sorunumuz kalmaz zaten yemeğide beceremeyecek kadar beceriksiziz." Adam haklı beyler dağılın. "Evet artık kapıdan çıkarken de anne sultana bi görüşürüz felan deriz öyle çıkarız."
Sırıtarak eun su'ya baktım  "ulan terlik suratlı ciddi söylüyorum artık hayvan gördüğümde sayende korkmuyorum. Pencere diye bir şey icat edilmiş haberin olsun diye söylüyorum. Ne enteresan arkadaşlarım var ya şansızım oğlum ben umarım bir gün şans ovarlok makinası gibi ayağıma gelir." Ikiside bana uzaylı gören çiftçi gibi bakınca cevap vermem gerektiğini hissettim. "Ya türkiyede ki şarkı söyleyen araba işte o boşverin"

Bir Sen, Bir Ben, Bir De ÇenemHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin