2. Bölüm

87 7 0
                                    

multi: min yoongi'nin arabası

boku yedin selo. boku yedin selo. boku yedin selo.

acaba çok umursamayıp, hiç bir şey olmamış gibi yürüyüp gitsem çok salakça olur mu? abi gerçi şu durumda umursamamak yada umursamamaya çalışmak ne kadar mantıklı. yani şahsen ben arabamın üzerine çıkmış camlarını, sanki yıllar önce kaybettiği unicornunu bulan salak kız gibi öpen bir liseliyi görsem mezarına rakı sofrası kurardım herhalde.

gözlerimi sımsıkı kapatıp seslice yutkundum. kuruyan boğazıma tükürüğüm yetmiyordu adeta. sakince araba demeye kıyamadığım meleğimin üzerinden inmeye çalıştım. sol ayağım yere değdiğinde hala arkamı dönmemiştim. sağ ayağımı da yere indirmemle geriye doğru sendelenmem bir oldu. sol kolumu başımı korumak istercesine enseme doğru götürmeye çalıştım. bakın sadece çalıştım. olayların nasıl geliştiğini kavrayamamıştım. hızlı ve öfkeli part bilmem kaç

o an fark ettiğim şeyle tekrar derinden yutkundum. aklım ne kadar hala arabada olsa da, bedenim şuanda tanımadığım bir adamın kollarındaydı ve ben olayların şokuyla gözlerimi açmayı bile akıl edememiştim. kollarımı boynuna doladığım ve şu anda ince belimi kollarının içerisine hapsetmiş olan adama bakmak için ürkekçe tek gözümü araladım. daha sonra manzaranın tadı damağımda kalınca hayretle sol gözümü de açıp ağzımı araladım

UZAYDAN DÜNYAYA DÜŞEN METEOR, FAKİR AMA GURURLU KIZ SELİNİN KALBİNİ DELİP GEÇMİŞTİR. LÜTFEN ÜSTÜNE BİR BARDAK SOĞUK SU İÇİNİZ. İYİ GÜNLER.

Siyah saçları dağılmış,alnına düşmüştü. Bu haliyle bile bu kadar yakışıklı olması diğer erkeklere haksızlık değil miydi? giydiği siyah smokinden bile belli olan kaslarına sonradan yatakta tepinerek tepki verecektim.

kaç dakika pozisyonumuzu değiştirmeden, gözlerimizi birbirimize kenetlemiş aynı şekilde durduk bilmiyorum ama en son telefonumun bildirim sesi kulağımı doldurunca hızla geri çekildim. ve tek elimle saçlarımı düzelttim. diğer elimi ise eteğime doğru yaklaştırıp avucumdaki teri eteğimle gidermeye çalıştım. titreyen göz kapaklarımı kaldırarak yeşillerimi tekrar kusursuz yüzüne çevirdim. öylesine ifadesizdi ki ne hissettiğini anlamıyordum ve anlayamazdım. suratında tek bir duygu belirtisi dahi yoktu. beni baştan aşağı süzünce vücudumun titrettiğini hissettim. gözleri bacaklarımda takılı kalınca dudaklarını yaladı ve kaşları çattı. kaşlarını çatmasına anlam veremezken o hızla arabasının kapasını açtı ve sürücü koltuğuna yerleşti. ağzım iki metre açık onu izlerken o bir saniye olsun bana bakmadı. kapıyı sertçe çektiğinde yerimden zıplamıştım. korkuyla yutkundum. o ise atik bir hareketle arabayı çalıştırıp gözden kaybolmuştu.

kimdi o?

yerimde saf salak hala karşı duvarı izlerken telefonuma gelen bildirim sesiyle irkildim. elimi ceketimin cebine götürüp telefonumu çıkardım. şifresini girip bildirimin nerden geldiğine bakındım.

WHATSAPPTALLAR

götümsü varlık: ders başladı kanka nerdesin?

mal işleri bakanı: min hee haklı. lan fotoğrafını bir iki kişiye gösterip bunu gördünüz mü? dedim. okulda hayvan ne arar dediler. kayıp ilanı vereceğim gel artık!

kaşlarımı çatıp telefonumu cebime geri koydum. hıh hebele hübele.

okul binasına girdiğimde tekrar iç çekerek seyretmeye başladım karşımda ki muhteşem manzarayı. zengin olmak iyi ya. hemde baya iyi. hani sabah uyanırsın okula geç mi kaldım diye panik yaparsın ya, sonra saate baktığın da daha 2 saat olduğunu fark edersin ve mütişmel uykuna kaldığın yerden devam edersin. işte zengin olmak ta, bi o kadar güzel aslında.

Bir Sen, Bir Ben, Bir De ÇenemHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin