Bölüm 48

5 0 0
                                    

          Gözünü açtı nefes alamıyordu aldı nefes burnunu yakıyordu adeta yataktan doğruldu. Elini burnuna götürdü. Yastığını görüğünde ise korkuyla banyoya koştu. Yastığını kan bürümüştü. Yıkamaya başladı tırnak etleri, kulağı, burnu her yeri an içerisindeydi. Kendisinde olan kanları gördükçe hayata veda edeceğini düşünmeye başlamıştı bile. Uyandırmak için annesi yatağına doğru gittiğinde kanları görünce olacak ki bir çığlık atarak kızını aramaya başladı odalarda. Banyoda ayakta zorlukla duran kızını aynada kendi vücudunu incelerken buldu. Aynada annesinin yansımasına bakarak "iyi değil.."



(4 saat sonra)

Gözlerini hastanede açmıştı Ceren. Yanı başında duruyordu annesiyle babası. gözleriyle kısa bir süre onları izledi yorgundu kapattı sonraki açışında ise odada doktor vardı.  Hastalığıyla ilgili çeşitli sorular sordu ve bir takım tetkitlerden geçmesi gerektiğini anlattı ailesine. Yapılacak tetkitleri hastane imkanı olmadığı için sevk vermişti. Sevk edilen hastanede ise tüm tetkitleri yapılarak hastaneye yatışı verilmişti Ceren'in. Morarmış kanlı vücudunda ne hastalığı bulunduğu anlaşılmaya çalışılıyordu. Kollarına serumlar takılmıştı. Beklenen süre zarfıyla anlaşıldı hastalığı;  meğerse kullandığı ilaçlar zehirlemişti onu...  Sadece akciğerleri  kalmıştı iltihaplanmayan bütün vücudunu iltihaplar sarmıştı. Vücudunun bunlardan kurtulması zaman alacaktı. Tedavinin başlaması ise yapılan besleme sonrası bir panzehir ile başlayacaktı. Vücudun verdiği direnç ile yarı yarıya bir şansı vardı şimdi sadece. Odaya girdi doktor ailesiyle konuşmuştu. Verilecek ilaç hakkında bilgilendiriyordu ailesini.  İlaç serumunun içine takviye edilecekti ve  sonrasında  vücudunu ateşler basacaktı önce, canı yanmaya başlayacak ve uykuya dalacaktı. Yarı yarıya şansı ise tamamen dirayetine bağlıydı işte şimdi. Eğer direnci yoksa tamamen kaybedeceklerdi Cereni, varsa da kan kusarak uyanacaktı bu uykudan...


      Ailesi tamamen yıkılmıştı bu duydukları karşısında hastalık git gide ilerlemiş son demlerini almıştı. Ve durmasının tek yöntemi ise bu panzehirdi. Doktordan kısa bir süre isteyerek akrabalarını arkadaşlarını hastaneye toplamıştı kızının. Belkide son görüşü olacaktı bu onları herkes başındaydı şimdi Ceren'in işte. Kimi ağlıyor kimi ise dönüp dönüp öpüyordu genç kızı.  Ne olduğunu anlamıyordu Ceren niye toplanmıştı bunca insan buraya neden ağlıyorlardı içten içe ölecek miyim yani diyor sesini dışına vuramıyordu.. Ağlayışlar halindeyken içeri doktor girdi ve seruma panzehiri enjekte etti. "Bu seni uyutacak şimdi biraz dinlenmen lazım  güzel kız." dediğinde kolunda bir yanma hissetti Ceren. Canı yanıyordu " ama kolum  yanıyor" diyerek serumu sökmek için çabalıyordu.  Ağlıyordu "canım yanıyor" diyerek annesine babasına baktığında onlarıda  ağlarken görmüştü. Son gördükleri ise bunlar olmuştu Cerenin gözlerini kapatmıştı dünyaya şimdisi ise belkilere bağlı pamuk ipliğiydi. Nereye tutunulsa geçen saatlerle kopuyordu pamuk ipliği. Ceren uyanmıyordu.. Geçen her saatte başındaki sessiz ağlayışlar çoğalıyordu kuran sesleri duyuluyordu fısıltı halinde bir tek odada. Çaresiz bekliyordu herkes genç kızın uyanmasını şimdi oysa uyanmıyor ve geçen her saatle bir adım daha uzaklaşıyordu sevdiklerinden.



 " Gitmek mi kolay kalmak mı bilinmez. Kimileri gidene kolay kalana zor kimileri ise kalana kolay gidene zor derler. Ancak söz konusu olan bir veda edemeden bir sarılamadan gitmekse pekte kolay olduğu düşünülemez. Bir veda yakışır her gidişe senin vedan bu olmamalıydı Ceren."

Gökyüzü Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin