"Beni ölümüne korkutuyor ve aynı zaman da ruhumu rahatlatıyor. Belki de aşk budur: bir şekilde dengede kalan tam anlamıyla bir çelişki. "
-Tamara Webber, Where you are.
***
Telefon sesiyle gözlerimi aralıyorum. İlk önce rüya mıydı diye düşünüyorum ama sonra telefon sesi tekrar odada yankılandığında rüya olmadığını anlıyorum. Komidinin üzerinde duran telefona baktığımda teyzemin aradığını görüyorum. Teyzemi fazla bekletmeden yeşil tuşu sağa kaydırıyorum ve telefonu kulağıma götürüyorum.
Sesi kulağıma dolduğunda yüzümü buruşturmadan edemiyorum.
"Selin tatlım, nasılsın? "
Hala rüyada mıyım diye gözümü açıp kontrol ediyorum, çünkü teyzem bana nasılım diye sordu. Kafamıza taş yağacak!
"Hadi, teyze söyle ne istiyorsun? "
Derin bir nefes alıp konuşmaya başlıyorum.
"Biliyorsun, Selin bugün ailemiz için kötü bir gün. Ablanı bir yıl önce çok kötü bir şekilde kaybettik. "
Telefonda hıçkırık sesi duyulunca gözlerimi deviriyorum. Teyzemin nasıl ikiyüzlü olduğunu biliyorum o yüzden bu yalandan ağlamaları, üzülmeleri benim umrumda bile değil.
"Teyze, yeter ağlama! Ailemiz için kötü bir gün falan değil! Benim ailem toprağın altında zaten! "
Telefonda bir süre sessizlik oluyor. Daha fazla bu sessizliğe tahammülüm yok.
"Teyze, neden aradığını biliyorum. Bugün orada olucam ama sadece ablam için. "
Bir şey söylemesine izin vermeden telefonu yüzüne kapatıyorum. Telefonu yatağa fırlatıp akmaya hazır olan gözyaşlarımı geri gönderiyorum. Kapım iki kez tıklanınca gözlerimin dolduğu anlaşılıyor mu diye hemen yatağın karşısında duran aynaya bakıyorum ve hiç bir şeyin belli olmamasına seviniyorum.
Pelin siyah elbiseyle, topuz yaptığı saçlarıyla içeri giriyor ve yatağa yanıma gelip sıkıca sarılıyor bana. Gözlerimi kocaman açmış bakıyorum etrafa. Sonunda benden ayrılıp bakıyor bana.
"Pelin, n'oluyo? Ölüyor muyum?"
Hafif eliyle ağzıma vuruyor ve kızgın bakışlarla bakıyor bana.
"Ağzından yel alsın, Selin! Sadece bugünün senin için ne kadar üzücü olduğunu biliyorum. "
Bana her koşulda destek çıkması beni o kadar mutlu ediyor ki. Gözlerim doluyor. Hemen onu kendime çekip sıkıca sarılıyorum ona.
"Gel buraya, şapşal. "
O'da sıkıca sarılıyor bana. En azından ablam gitse bile Pelin'in benimle olması bana çok iyi geliyor. Yalnız olmadığımı anlıyorum ve bu bana güç veriyor.
---
Kapıyı çalmak ve çalmamak arasında kalıyorum. Peline baktığımda bana hadi bakışları attığını görüyorum. Onun bana verdiği cesaretle kapıyı çalıyorum ve birkaç dakika sonra teyzemin yardımcısı kapıyı açıp teyzemin ve diğer herkesin salonda olduğunu söylüyor.
Çantamdan siyah şalımı çıkarıp takıyorum ve Pelinle birlikte salona geçiyoruz. Teyzem bizi görür görmez yanımıza geliyor ve sıkıca sarılıyor bana. Sonra elimden tutup beni herkesin önünde takdim ediyor."Arkadaşlar, bu benim yeğenim Selin. Rahmetli kız kardeşim Nihan'ın bana kalan son emaneti."
Ellerimi sıkıca tutup bakıyor bana. Bazıları gözleri dolu, bazıları kıskançlıkla, bazıları ise hayranlıkla izliyor bizi. Teyzemin bu hayret edilecek oyunculuğuna alkış tutmak istiyorum ama son anda durduruyorum kendimi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yabancı
Fanfiction"Hıçkırarak ağlayan kadının gözyaşları, ağlatan adamın başına gelecekleri altına atılacak imzadır. " diye okudu kadın ve bu cümlenin gerçekliğiyle bir kez daha yüzleşti. O mavi gözlü adama kan kusturacaktı, bunca yılın intikamını alacaktı ondan. #Al...