5°"Şimdi öpüşe bilir miyiz?"❣

494 41 55
                                    

"Sen öpülmek için yaratılmışsın, sık sık ve özenle."

***

Gözlerimi aşağıdan gelen kapının vurulma sesiyle aralıyorum. Kim bu saate? Yatağın yanında duran saate baktığım zaman saatin on buçuk olduğunu görüyorum. Yataktan kalkıp ayağıma ayıcıklı terliklerimi geçirip aşağı kapıyı açmaya iniyorum.

Kapının yanında duran aynada kendime çeki düzen verdikten sonra kapıyı açıyorum ve bir siyah ve bir maviyle karşılaşıyorum.

"Günaydın."

İkisi birden konuşunca şaşırıyorlar ve birbirine bakıp gülümsüyorlar.

"Günaydın?"

Rüzgârı pas geçip bakışlarımı Ali'nin üzerinde sabitliyorum. Bana içten bir gülümsemeyle bakıyor.

"Ali? Rüzgârı anladım ama senin sabah sabah burada ne işin var? "

Rüzgar onunla muhatap olmadığımızı anladığında içeri giriyor ve biz Aliyle kapıda yalnız kalıyoruz.

"E Ali neden geldin? "

"Ben neden geldim?Güzel soru! Şimdi Rüzgar Kaya'yı kahvaltıya davet etti ya bende sen yalnız kalmayasın diye sana kahvaltıda eşlik etmeye geldim. "

İtirafına kahkahaya atıyorum. Bir insan saçmalarken bu kadar mı tatlı olur? Yanaklarını ısırıcam şimdi! Ama bu ona acıyacam ve kıskandırmayacam anlamına gelmiyor! Hadi bakalım başlasın kıskandırma siyansları.

"Buraya kadar tamam, Ali. Ama sana benim yalnız kahvaltı yaptığımı kim söyledi? "

Sabahtan beri tatlı gülümsemeyle bana bakan Ali'nin yüzünden birden bire gülüş soluyor ve ciddileşiyor. Ay kıyamam!

"Kiminle ediceksin ki? "

Sesi kısık çıkıyor. Dün 'bon sono hoyoto koskonmom' diyordun. N'oldu? Sana daha neler çektiricem sarı kafa! Memnun bir şekilde sırıtıyorum.

"Arasla. "

Yüzü biraz daha ciddileşiyor. Boynunda oluşan damarlardan sinirlendiğini göre biliyorum.

"Arasla demek? Dün o kadar konuştum nafile! Edin bakalım kahvaltınızı, bende size eşlik edeyim!"

Sinirli şekilde geçiyor yanımdan. Arkasından sırıtarak kapıyı kapatıp salona geçiyorum. Salonda, Rüzgar koltukta oturmuş Pelin'in hazırlanmasını beklıyor. Pelin hazırlanıp inince birlikte çıkıyorlar ve Aliyle baş başa kalıyoruz.

Hemen telefonumu alıp Arasa konum ve mesaj atıyorum Ali'ye çaktırmadan. Mesaj attıktan sonra mutfağa geçip dolaptan kahvaltı için yiyecekleri çıkartıyorum. Arkamdan Ali geliyor, tezgaha yaslanıp beni izliyor. Bu benim dikkatimi dağıtsa bile umursamamaya çalışıyorum.

"Arasla ne zaman konuştun? "

Ona çaktırmayarak sırıtıyorum. Onun gibi bende tezgaha yaslanıp ona bakıyorum.

"Dün akşam aradım. "

Kafasını salıyor. Ona bakmayı bırakıp yiyecekleri salona götürüyorum. Arkamdan o'da salona geliyor.

"Nerden buldun numarasını? "

Ona bakmıyorum. Bakarsam kahkaha atacağımı biliyorum. Bu kıskanç halleri gülmeme neden oluyor.

"Pelin'den."

Yeni bir soru sormak istiyor ama kapının sesi bölüyor onu.

Onu salonda yine yalnız bırakıp kapıyı açmaya gidiyorum. Kapıyı açınca Aras kocaman gülümsüyor bana. İşin içinde Ali olmasa Arasa bir saniye bile katlanmazdım ama olsun. Savaşta her yol mübahtır nede olsa.

YabancıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin