15° Geri dönme

371 39 47
                                    

Cem Adrian- Geri dönme.

"Ben seni seviyorum,
Gizlice...
El-pençe duruyorum,
Yüzüne bakıyorum,
Söylemeden,
Tek hece."
- Özdemir Asaf.

***

Ali arabayı park edip indikten sonra nihayet birlikte evine giriyoruz. Uzun zamandır uğramadığım eve girdiğim zaman yüzümde bir gülümseme oluşuyor. Hani çocukluğunuzdan tanıdık gelen bir koku dolar burnunuza ve siz o kokuyla tekrar eskilere gidersiniz, içinizi sıcacık, güzel bir mutluluk kaplar. İşte tam olarak şu an hissettiğim bu. Bir zamanlar burnuma dolan bana sevdiğimi hissettiren ama şimdi yabancı gelen o güzel koku.

Salona girdiğim de her şeyin değiştiğini görüyorum. Mobilyalar, duvarların rengi, eşyaların yeri her şey çok farklı. Eskiye dair hiçbir şey yok. Neden?

2 yıl önce.

"O nasıl, Pelin? " diye soruyorum utanarak. Pelin'in telefondan yüzümü göremeyeceğini biliyorum ama yine de utanıyorum. Onu bırakıp gittim şimdi nasıl diye sormam çok aptalca, değil mi?

"Kötü, Selin. "

Sadece tek kelime. Kötü. Ben yaptım. Sevdiğim adamın kalbini kırdım ve onu mahvettim. O kadar severken onu mahvettim. Şimdi neden üzülüyorum anlamıyorum. Zaten biliyordum ama şimdi kötü olduğunu duymak ve bunun benim yaptığımı bilmek beni tüketiyor. Ölüyorum!

"Ne yapıyor? "

Yine dayanamayıp yeni bir soru soruyorum. Nasıl bir cevap alıcam bilmiyorum ama iyi bir şeyler duymak istiyorum. İyileşmek için bir şeyler yaptığını bilmek istiyorum. Zaman herkese iyi gelir. Ben gideli bir yıl oldu biraz olsun düzelmeli. Ben iyileşmedim, iyileşemedim ama o iyi olmalı. En azından denemeli.

"Uyumuyor, Selin. Tüm gün boş boş takılıyor. Geceleri evinin yanındaki barda sahne alıyor, gündüzleri ise devamlı bir şeyleri düzenliyor. Şimdi evini düzenliyor. Yeni mobilyalar, eşyalar. Devamlı yeni düzenlemeler peşinde. Eskilere tahammül edemiyor. Kısacası kötü."

Benim gibi onun da iyi olmadığını öğrenmek beni daha çok yaralıyor. Telefon elimden kayıp yere düşüyor ve ben de ağlamaya başlıyorum. Mahvettiğim aşkım için ağlıyorum.'

Günümüz.

Bordo renkte olan koltuğa geçip oturuyorum, o da gelip yanıma oturuyor.

"Sevgilin benim burada kaldığımı öğrense kızmaz umarım. "

Alayla söylüyorum. Benim yüzümdeki gülümseme onun da yüzüne yayılıyor. Tek fark var; ona gülümseme daha çok yakışıyor.

"Burçin öyle biri değil, rahat ol. "

Birden yüzümdeki gülümseme soluyor. Başka birinin olmasına hâlâ alışamadım. Bir zamanlar o benimdi, sadece benim. Yeniden gülümsemeye çalışıyorum ama başarılı olamıyorum. O da bunu anlamış olacak ki, konuyu kapatmak için ayağa kalkıp mutfağa doğru yürüyor.

"Sormayı unuttum aç mısın?"

Kafamı sağa sola salıyorum ama beni görmeyeceğini biraz geç anlıyorum.

"Hayır. Ben bu saatte yemek yemem ama güzel bir şarabın varsa içerim. "

Mutfakta biraz oyalandıktan sonra yanıma bir şişe kırmızı şarapla ve iki kadehle geri dönüyor. Kadehlere şarabı doldurup birini bana uzatıyor ve sırtını koltuğa yaslayıp bana dönüyor.

YabancıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin